Ve Neron’un nameleri Roma sokaklarındaki halkın kopan feryatlara karışıyor. Aylar sonra Roma'nın külleri üstünde. Neron bunu bir fırsat biliyor. Yeniden ben bu kenti... Fırsata dönüştürüyor. Tabii yanmış. Günümüzdeki kıyı şeritlerimizde yanan ormanlardan... Bunu da bir fırsat biliyor. Roma'yı yeniden yaratıyor.
2000 yıl sonra adı konmuş. Ama adı konmamış halini Neron ilk uygulamaya geçiriyor. Ve başarılı da oluyor. Daha doğrusu Anadolu'nun batıdaki halkları tarafından geliştirilmiş bazı kentsel iyi örnekleri... Efesler var, Bergamalar var. Onları kopya etmeye çalışıyor.
Günümüzde de biliyorsunuz uluslararası toplantılarda olsun, kongrelerde olsun hep iyi örnekler anlatılır. İyi uygulamalar gündeme gelir. Yüzlerce, binlerce makalede bu yer alır. Fakat bunları bir türlü, bu iyi örnekleri uygulayamayız. Yani biz demek ki kötü örnekleri öne çıkararak bunları yapmayın demek belki daha etkili olacaktır. Şimdi Roma'da ciddi su sorunu var.
Roski Genel Müdürü de bunun kaynağını araştırıyor. Onun için diyor, her şey matematiğe bağlıdır. O nedenle Roma haritasını önüne seriyor.
Roma'ya getirdikleri suları ölçüyor, miktarını ölçüyor, diğer kaynakları topluyor. Kişi başına şu kadar tüketilir, işte hamamlar bu kadar tüketir, şudur budur diyor. Bakıyor ki ihtiyaç tüketilmesi gereken benim getirdiğim suyu tam yarı yarıya, yani bu su niye yetmiyor diye araştırmaya kalkıyor.
Öyle ki Venedik Meydanı'ndaki meşhur çeşme, meşhur çeşmedir hani içine para atılır, o bile kuruyor ve bunu araştırmaya karar veriyor. Bir de bakıyor ki şehir şebekesinden çeşmelere giden borularda kaçak bağlantılar yapılmış, kaçak sular kullanılıyor. Bunları kim kullanılıyor diye bakıyor.
Çoğu senyör, senatör, köle sahipleri, özel at çekmişler kendilerine ve onun için Roma'ya, peki bu senyörler falan bunlar hep siyasetçi, filozof, mülk sahibi, köle sahibi. Bu işin elitler bu işin tekniğini bilmez ki. Bunu kim yaptı diye araştırıyor.
Bir bakıyor ki kendi memurları, Roski'de çalışan teknisyenler. Mesai dışı öyle servis vermişler. Servis vermişler ve bunları yakalıyor.
Bu işini bilen memurları ayıplıyor. Bu liyakat sahibi olmayan, işini doğru yapmayan, rüşvet karşılığı, para karşılığı bütün Roma'da yaşayan halkın ihtiyacını karşılamak üzere getirilen suyu belli yerlere kanalize etmişler.
Bunları bir kere bir ayıplıyor. Liyakat sahibi memurları tutuyor ve ondan sonra çok ciddi çalkantılar oluyor. Hakkında Neron'a kompozitörler gönderiyor bu mülk sahipleri.
Kompozitörler de dostane aracılar. Yüce Neron'a öyle ulaşmak kolay mı? Senatörde olsanız. Sempatik ikmal yolları. Dostane aracılar, kompozitör gönderiyorlar. Ama buna rağmen Neron, işini bilen Roski genel müdürü, frontinisi burada tutuyor. Ama ondan sonra şöyle bir kaygıya kapılıyor.
Ya bu böyle hem de halk arasında güçleniyor, namı yürüyor. Herkes bunun dürüst, liyakat sahibi bir yönetici olmasından dolayı hatta Neron'u bile yerinden edebilecek değil de popülaritesi Neron'dan daha fazla olabilecek bir şey olduğunu gözlüyor. Ve şöyle bir çözüm buluyor.
Böyle yükselen kişileri ya atayacaksın başka bir yere ya da itibarsızlaştıracaksın. Roma'dan uzaklaştıracaksın, Roma'da kalacaksa da. Ona görevlendirme diyoruz görüyoruz hocam.
Geçici görevle dışarıya gönderme işi. Ya da yurt dışı görevler. Görevler ki bu daha yükseltilerek veriler.
Prestij gibi oluyor. Roski genel müdürlüğü yerine bunu şeye görevlendiriyor. Belki de Bizans'a geliyor buradan, İstanbul'a bile geliyordur.
Galya, İdil Tören'in yöneticisi olarak gönderiyor. Yani günümüzdeki sorun da benzer bir sorun. Ama aslında bu sorunu yanılmıyorsam Neron şeyle çözdü hocam.
Bu sorun çözücüleri bir araya getiriyor. E sorun çözüldükten sonra bu adamlara da bir iş bulmak lazım. Onları da böyle bir şey yapıyor.
Geçici görevlendirmeler. Sorun çözücüleri sorununu nasıl çözmek? Çözülme meselesi. Açığa alma biçiminde de oluyor.
Yurt dışı görevlendirme de oluyor. Frontins aslında Britanya genel valisi oluyor. Çünkü o yeteneklerinin tümünü kullanacağı bir mevkii değil genel vali.
Yan gelip yatılacak aslında bir şey. Fakat burada da durmuyor. İki tane kitap yazıyor.
Fakat su üstüne değil. Bir tanesi askerlik üzerine. Bir de ilginci savaş hileleri üzerine üç kitap yazıyor.
Hatta söylenir ki bu savaş hilelerinde ele aldığı konuların bir çoğunu Napolyon özümsemiş ve kullanmış ve bunu geliştirmiş. Aslında savaş, düş yoksunu bir olay ama Frontins bu konuda da yetkinliğini tarihe kazımış biri. Su konusunda da bizim nasıl ulaştık Frontins'a? Frontins bu Roma, Roski genel müdürüyken başarı elde ettiği konularla ilgili şöyle diyor.
Benim şimdi idareyi düzelttim. Liyakat sahibi insanlar aldım. Su yetiyor.
Herkes memnun. Fakat ben bunu gelecek kuşaklara nasıl buradan çıkarttığım dersleri aktarabilirim? Yazmam lazım diyor. Anılarını yazıyor.
O dönemde Allah'tan şeyle karşılaşmamış hocam. Onun da başını belaya sokabilirdi. Gazeteci çıkabilirdi karşısına.
Roma'nın sularını kirlendi. Ey Roma gidip bu sulardan içmeyin diyerek. Değil mi? Bizim Osmanlı'da da öyle bir süreci yaşamıştık.
Öyle gazeteci idrakleri da olmamış. Gazeteciler yok ama gazetecilik görevini yapan bazı senatörler var. Mesela Seneka. Mesela Tuketides. Bunlar ciddi olarak Neron’u eleştiren, hataları yapan özellikle yönetimsel anlamda, insan ilişkileri anlamında çok ciddi eserler vermişlerdir. Hele ki bir de bir vitri büyüsü var.
O da mühendislik dallarında, teknik anlamda çok ciddi, hatta 30 küsur tane küçük küçük günümüz Türkçesine de çevrilmiştir en fazla vitri büyüsü vs. Frontinus'un yazdığı da Roma şehri suları üzerine. Güzel.
Şimdi bunu yazıyor fakat bu daha sonra kayboluyor. Yazdığı kitap nerede? 1600 yıllarında Venedik arşivlerinden sorumlu bir papaz var. Papaz Maggio.
Napoli’deki Venedik papalık arşivlerini düzenlemiş. Ve bu Frontinus'un Roma suları üstüne olan kitabını günün konuşulan diline çeviriyor. Fakat bu da unutuluyor.
Bunu kim keşfediyor biliyor musunuz? Yaklaşık 100 yıl önce, 100 yıl oldu ya da olmadı. Amerikan İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı var. Buluyor ve bunu İngilizceye tercüme ediyor. Benim kullandığım kaynakta, yani benim bu anlattıklarımı hikaye ettim ama bazı gerçekleri de o İngilizce metne dayandırdım. Aradaki o şeyler falan.
Peki diyeceksiniz ki... Ne diyeyim? Demeyin, o da şöyle bir şey olabilir. Peki Neron ne yaptı? En son lir çalıyordu hocam. Lir çalıyordu, hala lir çalıyor.
Ve hala muhteşem kızıllığa karşı lirik havalar çalmaya devam ediyor. Ve Neron’dan son gelen nameler şunu içeriyor.
Neron’um kaldım biçare, selam olsun o yare.
Deget kalleş promete, küller üzerinde avare.
Ah Roma ah vah Roma, beni bu külliyede yalnız koyma.
Ah Roma ah vah Roma, beni bu diyarda yalnız koyma.
-Müthiş, ironiydi. Ama herhalde günümüze dair de bir sürü mesajla barındırıyordu. Biraz tarih, biraz nostalji.
*Dilerim suyun söndüremediği ateş olmasın.