Günümüzde gelişen teknolojinin imkânlarını kullanarak bakılan falın bundan 4000 yıl önce karaciğerden bakıldığını biliyor muydunuz?

Fal, insanın gelecekte olabilecek olaylar hakkında bilgi sahibi olmak ve öğrendiğini zannettiği kaderini istediği yönde değiştirmek, kötülüklere karşı tedbir almak, böylece merak, teselli ve ümit duygularına cevap vermek veya sadece oyalanıp vakit geçirmek maksatlarıyla çeşitli yollara başvurması ile bunun sonunda elde ettiği netice anlamlarını ele alacak şekilde kullanılır. İnsanın geleceğe duyduğu merakın giderilmesi yönündeki girişimleri ise çok eskilere dayanır.

Fal ve falcılık tarihine baktığımızda antik çağda, Mısırda, Babil'de, Çin' de, Kalde'de astroloji ve el falı gibi metotların uygulandığını gösteren çeşitli belgeler görürüz. Buralarda falcılık, hem dinin hem de hekimliğin tamamlayıcı bir bölümü olarak rahipler tarafından yürütülmüştür.

Bundan tam 4000 yıl önce Hititlerde de fal, krallar ve prenseler tarafından baktırılırdı. Fal o dönemlerde halkın değil soylu kesimin başvurduğu bir merak giderme olayıydı. Dönemin kraliyetine ait fal konulu tabletler ise şu anda Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde muhafaza ediliyor. Anadolu Medeniyetleri Müzesi, konuyu incelemeleri için Ankara Kulübü Derneği Televizyonu Kızılcagün Tv'nin Gizlenenin Peşinde Programı'na kapılarını açtı ve Hititolog Mine Çifçi burada bulunan tabletler hakkında Kızılcagün Tv izleyicilerine çok önemli bilgiler verdi.

Çiftçi'nin verdiği bilgiye göre; Hitiler döneminde krallar ne kadar yaşayacağına, hastalıklarının ve iktidarlarının akıbetine yönelik fal baktırmışlar. Örneğin III. Hattuşili, göz rahatsızlığı sırasında kullanacağı hangi ilaçların ona iyi geleceğine, hangi hekimlere başvurması gerektiğine fala başvurarak soruyor. II. Murşili bir sefer sırasında yıldırım çarpması sırasında dil tutukluğu yaşadığında "tanrıyı mı kızdırdım, neden başıma böyle bir şey geldi "diye fala baktırıyor. Sarayda bir entrika oluştuğunda yine fala başvuruluyor. Mesela II. Murşili'nin eşi Gaşşulavi hastalıktan öldüğünde Murşili fala baktırarak egemen kraliçe Tavananna'nın Gaşşulavi'ye kara büyü yaptırdığını öğreniyor.

Çifçi, Hititlerde görülen 5 fal yöntemi olduğunu belirtti. Bunlar koyun karaciğeri, talih falı, bir Anadolu kuşu olan muşen kuşunun iç organlarından bakılan kuş falı, tahta üzerindeki sembollerle bakılan talih falı, özel yetiştirilen kuşların nehir kenarlarında uçuşuna göre gözlemlenerek bakılan kuş uçuşu falı ve yılanın gittiği yerlere göre bakılan su yılanı falı.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde bulunan Hititlere ait ve karaciğer falı konusunda bilgi veren kil tabletler karaciğer formunda. Çiftçi, bu tabletler koyun karaciğerinden yapıldığını vurguladı. Hititolog Mine Çifçi, "Saraya sağlıklı koyunlar getiriliyor. Koyunların karaciğerleri bir masa üzerine koyuluyor. Bu karaciğerler daha sıcakken ve sönmemişken falcı karaciğerin üzerinde belli isimler verilen bölgelere bakıyor. Karaciğerlerin üzerinde taht kapısı, silah, yol, safra kesesi gibi 13 tane isim verilen bölge var. Bu bölgelerin üzerindeki lekeler, izler falcı tarafından yorumlanıyor. Fakat falcı karaciğer lobu sönmemişken okumak zorunda ve hızlı yorumlamak zorunda. Bir kişi karaciğeri yorumlarken bir başkası da hızlıca o karaciğerin aynısını kilinden örneğini yapıyorlar. Bu killer çok hızlı yazılmak zorunda olduğu için üzerinde kısaltmalar var. Terminolojik açıdan okunması çok zor oluyor." dedi. Karaciğerin kanın toplandığı ve hayati önem taşıyan bir organ olması nedeniyle Mezopotamya'da da tanrının günahları karaciğere işlediği inanışının var olduğunu söyleyen Çifçi, ciğeri beş para etmez gibi deyimlerinde o dönemlerin etkisi olabileceğini belirtti. Ayrıca Çifçi, karaciğer falının Anadolu'ya dışarıdan geldiğini ve Babil kökenli olduğunu ama Anadolu'dan da Roma'da Etrüsklere kadar gittiğini vurguladı. Karaciğerden fal okuma yöntemine ise "hepatoskopi" deniliyor. Tüm bu falların bakılması için de evet - hayır cevaplı sorular üretiliyor.

Falın devlet yönetiminden polisiyeye hayatın birçok alanında etkili olduğu ve çok enteresan yöntemlerle bakıldığı Hititlerde kara büyü ise ölüme sebep olması nedeniyle kraliyetin koyduğu yasaklar arasında.