Ankara’nın taş sokaklarında adım atarken çoğumuzun gözünden kaçan bir ayrıntı vardır: Evkaf Evleri. Onlar ne görkemli birer saray, ne de dillere destan bir konak… Ama Cumhuriyet’in ilk yıllarının gündelik hayatını, bir toplumun dönüşümünü anlamak için bakmamız gereken pencereler işte bu evlerdir.

CUMHURİYET’İN BARINMA ARAYIŞI

1923’te Ankara, yeni devletin başkenti ilan edildiğinde nüfusu 30–35 bin civarındaydı. Birkaç yıl içinde bu rakam katlanarak arttı. İstanbul’dan, taşradan, hatta yurtdışından gelen memurlar, öğretmenler, mühendisler… Herkesin ortak sorunu aynıydı: barınma. Geleneksel Ankara evleri bu ihtiyaca cevap veremiyordu. İşte burada Osmanlı’dan devralınan Evkaf İdaresi devreye girdi.

Evkaf, yani vakıflar, asırlardır camilerin, medreselerin, hanların bakımını üstlenmişti. Cumhuriyet döneminde ise yeni bir işlev kazandı: modern konut üretmek. Böylece “Evkaf Evleri” Ankara’nın ilk planlı apartman blokları olarak yükseldi.

APARTMAN KÜLTÜRÜNÜN DOĞUŞU

Evkaf Evleri, yalnızca barınma ihtiyacını karşılamadı; aynı zamanda yeni bir yaşam tarzını da inşa etti. Birkaç katlı, betonarme yapılar, ortak girişler, numaralandırılmış daireler… Geleneksel avlulu, odaları taş duvarlarla örülü Ankara evinden çıkıp apartman hayatına girmek, aslında Cumhuriyet insanının dünyaya bakışının da değişmesiydi.

Bu evlerde oturanlar, akşamları koridorda karşılaştıkları komşularıyla Cumhuriyet’in ilk yasalarını, yeni harfleri, kadınların seçme hakkını konuşuyordu. Çocuklar aynı apartmanın merdivenlerinde büyüyor, aynı okullara gidiyor, aynı ideallerle yetişiyordu. Evkaf Evleri, bir bakıma Cumhuriyet kuşaklarının laboratuvarı oldu.

KIZILAY VE ULUS’UN İKİ YÜZÜ

Kızılay’daki Evkaf Evleri, Ankara’nın modernleşme anıtları gibiydi. Geniş pencereleri, sade ama işlevsel tasarımlarıyla dönemin rasyonalizmini yansıttılar. Bugün Kızılay’ın hengâmesinde kimse fark etmez ama orada bir zamanlar “yeni başkent insanı”nın ilk apartman yüzleri vardı.

Ulus’taki Evkaf Apartmanı ise daha da simgeseldi. Hem vakıf gelirlerini yöneten idareye ev sahipliği yaptı, hem de uzun yıllar bürokratların lojmanı oldu. Hatta kimi odalarında Cumhuriyet’in geleceğini ilgilendiren önemli kararların alındığı anlatılır.

İDEOLOJİK BİR YANSIMA

Evkaf Evleri, yalnızca birer yapı değildi; Cumhuriyet’in ideolojik tercihlerinin de göstergesiydi. Batılı yaşam biçimine geçiş, bireysel konut anlayışı, apartman kültürü… Tüm bunlar taşrada “yeni insan” modelinin küçük prototipleriydi. Dairelerdeki mobilya düzeninden merdiven boşluklarına kadar her şey, devletin “modern” ve “çağdaş” bir toplum hayalini somutlaştırıyordu.

GÖZDEN KAYBOLAN İZLER

Bugün bu apartmanların çoğu yıkıldı ya da tanınmaz hâle geldi. Kızılay’daki blokların yerinde yüksek binalar yükseliyor. Ulus’taki Evkaf binası ise Vakıflar Genel Müdürlüğü kimliğiyle hâlâ ayakta ama kimse ona “Cumhuriyet’in ilk apartmanı” gözüyle bakmıyor.

Oysa her bir pencere, ilk memur maaşının sevinciyle yakılan bir sobanın, yeni harflerle yazılan ilk mektubun, çocukların yeni marşlarla oynadığı günlerin sessiz şahididir.

SON SÖZ

Evkaf Evleri, başkent Ankara’nın modernleşme hikâyesinin en alçakgönüllü kahramanlarıdır. Göğe uzanan gökdelenler, alışveriş merkezleri arasında kaybolmuş olsalar da, Ankara’nın belleğinde onlar Cumhuriyet’in “sessiz dönüşüm” anıtlarıdır.

Gözümüzü biraz yukarı kaldırıp eski bir apartman cephesine dikkatle bakarsak, belki hâlâ o yılların yankısını duyabiliriz.