İlan edildiği günden bugüne cumhuriyet, kadınların eğitim hayatından iş hayatına, toplumsal yapıdan üzerindeki birçok baskıya kadar her türlü düşünce ve kişiyle mücadele etmiş ve etmeye de devam edecektir.
Cumhuriyetin 100’üncü yılında kadınlar, başarıları ve örnek davranışları ile milli gururumuz haline gelmiş ve birçok tabunun yıkılmasına neden olmuştur. Konuyla ilgili Girişimci İş Kadınları Derneği (ANGİKAD) Başkanı Gözde Diker ve Anıtkabir 13’üncü Komutanı Emekli Piyade Albay Muzaffer Taytak, gazetemize konuştu.
“KADINLARIN GÜCÜ DENİZLERDE DE GÖRÜLECEK”
Kadınların ülke yönetiminde stratejik alanlarda etkin ve yetkin şekilde yer almasının önemli adımlar olduğunu dile getiren ANGİKAD Başkanı Gözde Diker, ilk kadın amiral olan Gökçen Fırat’ı kutlayarak sözlerine şöyle başladı:
“Denizlerimiz, ekonomik ve stratejik açıdan büyük öneme sahiptir ve denizlerde etkili bir şekilde var olmak, ülkemizin güvenliği ve refahı için elzemdir. İşte tam da bu noktada, Türk Deniz Kuvvetleri’nin tarihinde bir ilk olarak karşımıza çıkan kadın amiralimiz Gökçen Fırat, kadınların gücünü ve yetkinliğini denizlerde de göstermektedir. Deniz kuvvetlerimizin yönetim kademesine gelen Fırat, güçlü liderlik vasıfları ve denizcilik bilgisiyle donanmış olarak görevine atanmıştır. Gökçen Fırat’ın bu başarısı, kadınların denizcilik alanındaki potansiyelini ve yeteneklerini ortaya çıkararak, toplumda cinsiyet temelli olumsuz düşünceleri yıkan bir örnektir.”
EKONOMİ POLİTİKALARINDA KADIN ELİ
Sözlerini sürdüren Diker, “Bizlere gurur ve mutluluk veren bir diğer örnek de kısa bir süre önce Merkez Bankası başkanlığına atanan Hafize Gaye Erkan olmuştur. Ekonomi, bir ülkenin kalkınması ve ayakta kalabilmesi için büyük öneme sahip temel bir faktördür. Para politikalarının belirlendiği Merkez Bankası ise ekonominin temel taşlarından biridir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir kadın ekonomist, Merkez Bankası başkanı olarak atanmıştır. Merkez Bankası başkanlığı gibi kritik bir göreve bir kadının gelmesi, kadınların ekonomi alanında da ne denli yetkin olduklarını gösteren önemli bir adımdır. Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın ekonomik politikaları belirleme sürecinde göstereceği etkin liderlik, ülke ekonomisine ve finansal piyasalara büyük katkı sağlayacaktır.” şeklinde açıkladı.
“KADINLARIMIZIN TAKİPÇİSİ, DESTEKÇİSİ OLACAĞIZ
Gözde Diker konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Devlet yönetiminde de kadınların güçlenmesi, kritik görevlere gelmesi, daha kapsayıcı karar alınma süreçlerinin gelişmesine, uluslararası imajımızın güçlenmesine katkıda bulunacaktır. Kadın liderlerin varlığı, her iş alanına yansıyacak ve rol model olarak etki yaratacaktır. Bu durum, Türkiye’nin daha adil, kapsayıcı ve güçlü bir toplum olarak ilerlemesine katkı sağlayacaktır. Kadınların devlet yönetiminde daha fazla temsil edilmesinin ve güçlenmelerinin, Türkiye’nin geleceğine daha umut dolu yarınlar sunacağını ve toplumsal gelişimimizi daha da ileri taşıyacağını düşünüyorum. Kadınlarımızın yaşamın her alanındaki başarılarının takipçisi ve destekçisi olmaya devam edeceğiz.”
“DEMOKRATİK, LAİK DEVLETE İNANAN GENİŞ KİTLE VAR”
Anıtkabir 13’üncü Komutanı Emekli Piyade Albay Muzaffer Taytak, Cumhuriyetin 100’ üncü yılında kadınların başarısı ile ilgili şunları dedi: “Türk kadını son dönemde pek çok alanda büyük başarılar elde etti. Bunun en büyük simgesel olanı dünya şampiyonu olmuş A Milli Kadın Voleybol Takımımızdır. Buna benzer sporda veya sanatta birçok başarılar sergilemiş Türk kadınları toplumumuza mal olmuştur. Buradan da şunu anlıyoruz; cumhuriyetimizin 100’ üncü yılında demokratik, laik, sosyal hukuk devletine inanan çok geniş bir kitle var. Buna inanmayan bir kesim olsa bile inanan çok büyük bir kesim var. Bu anlamda kendini gerçekleştiren eğitim kurumlarımız mevcut. Dolayısıyla burada yetişen kadınlarımız birbiri ardına başarılar elde ederek toplumumuza yüz akı olmakta ve hepimizi gururlandırmaktadır.”
“BAŞARILARI GÜZEL ÖRNEKLER”
- YAŞ kararından sonra Tuğamiral olan Gökçen Fırat hakkınki düşüncelerinizi alabilir miyim?
- Muzaffer Taytak: Bu yılki Yüksek Askerî Şûra’ da (YAŞ) alınan kararların sonucunda bir kadınımızın, Gökçen Fırat albayımızın tuğamiral olarak terfi ettirilmiş olması ayrıca simgesel bir anlam taşıyor. Fakat geçen yıl Jandarma Albayımız Özlem Yılmaz tuğgeneral olmuştu. Dolayısıyla ilk askeri üniforma içerisinde ilk amirallik rütbesine terfi eden Jandarma Tuğgeneral Özlem Yılmaz’dır. Gökçen Fırat ikinci olarak tuğamiral rütbesine terfi ettirilmiştir. Bunlar tabii ki gurur verici haberler. Türk kadınının nerelere gelebildiği, nerelerde olması gerektiği ile ilgili çok güzel örneklerdir. Türk Silahlı kuvvetleri Atatürk’ün izinde giden bir kurum. Ve Atatürk’ün Türk kadını ile ilgili çok önemli bir sözü vardır:
‘‘Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.’’ Dolayısıyla kendi alanlarında güçlerini ispat etmiş, kendi alanlarında çok başarılı olmuş, geçmişi başarılarla dolu bu iki kadınımız generallik ve amirallik rütbesine terfi ettirilmek suretiyle hakları verilmiştir. Böylelikle layık oldukları ve hak ettikleri makamlara getirilmişlerdir. Diliyorum ki ilerde daha iyi görevlere getirileceklerdir. Ama ilk olması bakımından çok önemli. Sabiha Gökçe’nin izinden giden havacı pilot kadınlarımız da var. Önümüzdeki yıl Yüksek Askerî Şûra kararlarında bir havacı, bir karacı kadınımızda general olsun çünkü neden olmasın.
“İLK KADIN SUBAYLAR 1960’LI YILLARDA VARDI”
- Toplumdaki kadına bakış açısından kaynaklı askeriye içerisindeki kadın nüfusunun artması askeri yapıya herhangi bir etkisi oluyor mu?
- Muzaffer Taytak: 1970 ve 80’lerde ilk defa öğretmen, hemşire veya doktor sınıfından üniformalı kadınlar askeri yapı içerisinde görülmeye başladığında ama bundan öncesinde ilk kadın subaylar 1960 yıllarında görülmeye başlanmıştır. Çoğunlukla öğretmen sınıfından oluyorlar ama bunun haricinde psikolojik danışmanlık, rehberlik gibi uzmanlık alanlarında Türk kadınları üniformalı olmuşlardır. Ama bu durumun yaygınlaşması 1980 yılından sonradır. Henüz o olgunluğa erişmemiş olan erkek kesimi, kadın subay ile karşılaştığında selam verip vermemekte tereddüt yaşayanlar olmuştur ki selam verme askeriyenin temelidir. Fakat zamanla bu durum alışılmış ve kanıksanmıştır.
Kadın subaylarımızın, astsubaylarımızın elde etmiş olduğu başarılar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geleneksel disiplin anlayışı içerisinde ortaya koydukları tavır, davranışlar her türlü saygıyı hak ettiği için kadın subay ve astsubay normal karşılanmaya başlamış. Elbette ki askerliğin doğasında olan güç koşullara dayanma anlamında ele alacak olursak konuyu; operasyon görevlerinde bir kadının arazide mesai yapması, askerlerinin başında savaşması bazı güçlükler içermektedir. Ama geçmişe baktığımızda tabii ki bir Nene Hatunlar, Kara Fatmalar ve buna benzer mücadelelerinin içerisinde olmuş kadınlarımız vardır. Bugüne kadar operasyon görevlerinde kadın subay veya Astsubayların bir fiil görev aldıklarını duymadım ama almışlarsa bile o zorlukların üstesinden gelmeyi başarmışlardır, inanıyorum.