Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli çözüm süreci ile alakalı açıklamada bulundu. Bahçeli çözüm süreci ile alakalı 7 madde söyledi.

Celal Şengör hakkında hapis talebi
Celal Şengör hakkında hapis talebi
İçeriği Görüntüle

DEVLET BAHÇELİ KİMDİR?

Devlet Bahçeli, 1 Ocak 1948'de Osmaniye'de doğmuş bir Türk siyasetçidir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) genel başkanıdır ve Türk siyasetinde önemli bir figürdür.

Akademik kariyerine Gazi Üniversitesi'nde ekonomi alanında akademisyen olarak başlamıştır. Siyasete atılmadan önce Türk tarihi ve dış politikaları üzerine çalışmalar yapmıştır.

Devlet Bahçeli 2

Siyasi kariyerine MHP'de başlayan Bahçeli, 1997 yılında Alparslan Türkeş'in vefatının ardından MHP genel başkanı seçilmiştir. 1999-2002 yılları arasında Bülent Ecevit'in başbakanlığındaki koalisyon hükümetinde başbakan yardımcısı olarak görev yapmıştır.

Bahçeli, MHP'nin Türk siyasetindeki konumunu güçlendirmeye çalışmış ve partisinin ideolojik çizgisini muhafaza etmiştir. Siyasi duruşu genellikle milliyetçi ve muhafazakar olarak tanımlanır.

YENİ ÇÖZÜM SÜRECİ Mİ BAŞLADI?

PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrı üzerine, örgüt 5-7 Mayıs 2025 tarihlerinde bir kongre toplamıştır. Bu kongre sonucunda, 12 Mayıs 2025 tarihinde PKK, örgütsel yapısını feshettiğini ve silahlı eylemleri durdurduğunu resmen açıklamıştır. Açıklamada, bu "pratikleşme sürecinin" Abdullah Öcalan tarafından yönetileceği ve yürütüleceği belirtilmiştir. PKK, bu kararla birlikte silahlı mücadele yöntemini ve PKK adı altında yürütülen çalışmaları sonlandırdığını duyurmuştur.

Pkk 1

BAHÇELİ'NİN SÜREÇ HAKKINDAKİ AÇIKLAMASI

Bahçeli yaptığı basın açıklamasında;

''Şayet doğru bakılırsa, şayet dikkatle okunup anlaşılırsa yaşanmış hayat ve hadiseler mecmuunun kovuklarından sızan ve süzülen tarihi tecrübeler istikbalin karanlıkta kalan noktalarını tıpkı bir deniz feneri gibi aydınlatacaktır.

Elbette zaman geriye değil ileriye doğru akmaktadır.

Ancak ilerinin ve ilerlemenin sırrına hakim ve vakıf olabilmenin gerek şartı adım adım yürünerek geride bırakılan çetin, çetrefilli ve çileli yolları her cihetiyle idrak etmektir.

Millet olmayı başarmış toplumlar tarihin fırtınalı dönemlerinde sadece ayakta kalmayı başarmakla iktifa etmemiş, sert ve şiddetli mücadele süreçlerinde akıl, ahlak, cesaret ve asalet cevherlerini elbirliğiyle gün ışığına çıkarmasını bilmişlerdir.

Hiç kuşku yoktur ki, milletleşme en medeni insanlık seviyesidir.

Söz konusu yüksek demokratik ve gelişmiş beşeri mertebeden bihaber olanların komünal toplum önermesi emperyalizmin bayatlamış bir telkini, bayağı bir tembihidir.

Bu merkezde olmak suretiyle, Türk milleti tarihin gerisine asla düşmeyecek, etnik kalıntıların zoraki ittifakı veya kabilelere ayrılmış parçalı toplum yapısı halinde tarif, tahdit ve tefrik edilemeyecektir.

Devlet ve millet harici toplumsal sistem önerilerinin tartışılıp gündemde tutulması, bu öneri sahiplerinin ciddiye alınması abesin ve akıl dışılığın son eşiğinden başka bir şey değildir.

Türkiye’miz muktedir idare ve irade marifetiyle terörsüz geleceğin kalın perdesini aralamış, daralan husumet çemberini yarmak için vaziyet almış, milli birlik ve beraberliği bozucu tesirlere her kesimin katılım ve desteği mucibince, üstelik tamamıyla karşı ve kapalı bir evreye geçmiştir.

Bölücü terör örgütü PKK’nın 12 Mayıs 2025 tarihinde silahları bırakma ve örgütsel fesih kararını ilan etmesiyle hassas, nazik, kırılgan ve bir o kadar da sabır gerektiren yeni bir aşamaya geçilmiştir.

Provokasyon ortamının tahrik ve tahkimine, sudan sebeplerden dolayı yeşerecek alınganlıklara ve yanlış anlamalara fırsat verilmemelidir.

Herkesin sorumlu bir dil kullanması, sonu uçuruma açılan polemik dehlizlerine kapılmaktan uzak durulması, siyasi ve ideolojik çıkar hesaplarına itibar edilmemesi, sağduyu ve aklıselimin çizgisinden sapılmaması hayati değer ve önemdedir.

Papaza kızıp oruç bozmak bizim itikat ve inancımızda olmayan bir şeydir.

Türkiye Cumhuriyeti devleti meşru, hukuki, egemen varlığını sonuna kadar müdafaa etmekle birlikte, terörizmle müzakere ve mütareke çaba ve çalışmasında hiç olmamış, bundan sonra da olmayacaktır.

Gerçekçi, gelişmiş ve geniş kapsamlı barış gönüller ve görüşler arasında yapılandır.

Barış tek kanatlı kuş değildir.

Kaldı ki tek kanatla havalanmak mümkün değildir.

İkinci kanadın takılarak uçuşun sağlanabilmesi milletimizin tamamının özverisine, özgüvenine, alicenaplığına, metanetine, duasına ve sahiplenmesine bağlıdır.

Türk milleti terörsüz Türkiye hedefini ve atılan sağlam adımları doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle sevinçle karşılamış ve bağrına basmıştır.

Geldiğimiz bu süreçte Türkiye artık terörle anılan, hüzünlü manşetlerle hafızalara kazınan bir ülke olmayacaktır.

Terörsüz Türkiye, hukukunun üstünlüğünü esas alan eşit hak ve yükümlülüklerin egemen olduğu kapsayıcı ve kucaklayıcı, demokrasisini güçlendirmiş, ekonomik refahını artırmış bir Türkiye’dir.

Mezkur hedefin uzun süreli kalıcı başarıya ulaşması “terörsüz Türkiye” stratejisinin geniş bir toplumsal uzlaşmayla milli gayeler doğrultusunda inşasını gerektirmektedir.

Bu kapsamda önümüzdeki dönemin yol haritasını belirlemek üzere anayasal görev, yetki ve sorumlulukla birlikte milli iradenin tecelligahı olan TBMM’nde bütün toplumsal kesimlerin temsilcileri olan siyasi partilerin katılımı ile bir komisyon kurulması akla en yatkın seçenektir.

Teamüllere uygun olarak TBMM Başkanı’nın çağrısı ile “Yeni Yüzyılın Terörsüz Türkiye Stratejisi; Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu” kurulması samimi teklif ve temennimizdir

Evvelemirde, komisyon çalışmalarının geniş katılımlı ve şeffaf yürütülmesi amacıyla, Gazi Meclis’te temsil edilen 16 siyasi parti temsilcilerinin bulunacağı komisyon 100 üyeden oluşmalı, çalışma şartlarına göre komisyonlar kurulmalıdır.

İkinci olarak, TBMM’de temsil edilen her siyasi parti en az bir üye ile temsil edilmeli, diğer üyeler grubu bulunan partilerin temsil oranına göre belirlenmelidir.

Üçüncü olarak, TBMM’de temsil edilen her siyasi parti komisyonda çalışmak üzere alanlarında uzman iki kişi görevlendirebilmelidir.

Dördüncü olarak, komisyon çalışma usul ve esaslarını kendi belirlemelidir.

Beşinci olarak, TBMM Başkanı komisyona başkanlık etmelidir.

Altıncı olarak, komisyonda kararlar salt çoğunlukla alınmalıdır.

Yedinci olarak da, komisyonda alınan kararlar milletvekilleri tarafından teklif haline getirilerek ilgili ihtisas komisyonlarına ve TBMM Genel Kurulu’na sunulmalıdır.

Bölgesel ve küresel gelişmelerin hız kazandığı; siyasi, ekonomik ve diplomatik ilişkilerin devamlı farklı yüz ve yönlerinin tezahür ettiği bir dönemde, Türkiye’mizin aracısız ve bağlantısız şekilde, yalnızca kendi imkanlarıyla terörsüz yeni yüzyılı inşa etmesi muazzam bir olaydır.

Hepsinden daha mühimi ise Türkiye’miz ülkeler arası ihtilafların çözüm adresi, diplomatik manevraların ve diyalog manivelaların güvenilir merkezi, barış ve huzur arzularının sivrilen mihveridir.

Uluslararası müesses nizamın aldığı yıkıcı darbelerle yeni bir dünyanın doğum sancıları günbegün yoğunlaşıyorken, iç cephe ve barış ortamımızı adil, adalet ve hakkaniyet ölçülerine müzahir olarak güçlendirmek hem tarihe, hem ecdada, hem de gelecek nesillere vefa borcumuzdur.

Bu borç mutlaka ödenecek, Türkiye Cumhuriyeti bölücü terör musibetini gündeminden söküp atacaktır.

Statüko kaybetmiş, ezberler bozulmuş, tabular birer birer devrilmiştir.

27 Şubat İmralı çağrısıyla kabuğunu kıran, 10 Mart’ta PYD/YPG’nin silahları Suriye Arap Cumhuriyeti’ne teslim etmeyi, yeni yönetimin kurumlarına entegre olmayı bir mutabakat zaptıyla kabule dayanan, 12 Mayıs’ta ise PKK’nın silah bırakma ve fesih işlemini teyit eden zincirleme gelişmeler Türkiye ve bölge ülkeleri adına çok hayırlı adımlardır.

Ok yaydan çıkmıştır.

Geriye dönüş yoktur.

Bunun hilafına herhangi bir eylem, tertip, tuzak, kara propaganda ve ajitasyon vahim sonuçları teşhir edecek, tedavüle sokacaktır.

Türkiye hepimizindir.

Türk milleti büyük ve kudretli bir ailedir.

Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp bir defasında şöyle yazmıştır:

“Türklerle Kürtler muazzez vatanımızı düşmandan, mukaddes dinimizi fesattan esirgemek için daima birlikte cihada atılmıştır.

Ayrıca şunları ifade etmiştir:

“Milli Misakımızın Türklerle Kürtlere aynı kıymeti, aynı ehemmiyeti vermesi gösteriyor ki, Türklerle Kürtler arasındaki vefa bağları, sadakat rabıtaları her türlü tasvirin fevkinde bir samimiliğe maliktir.”

Bin yıldır biriz, beraberiz ve kardeşiz.

Hep birlikte Türk milletiyiz.

Hiçbir emperyalist komplo, hiçbir yabancı senaryo ve oyun, hiçbir yalan ve dedikodu aramıza giremeyecek, millet çınarında buluşan ebedi dost ve kardeşliği heba ve israf edemeyecektir.'' dedi.

Muhabir: Haber Merkezi