Sevgili okurlarım, size çok önem yüklediğim bir anıyı aktaracağım ve yanılmıyorsam Eylül’ün 2’si 3’ü olabilir. 1921...

Sevgili okurlarım, size çok önem yüklediğim bir anıyı aktaracağım ve yanılmıyorsam Eylül’ün 2’si 3’ü olabilir. 1921 yılına götüreceğim, bu özel anının anlatıcısı Profesör Metin KAZANCI’nın da anneannesinden dinlediği bu hikayeyi ben de çok merak ediyorum. Mecliste, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, Ankara’dan, Kayseri’ye götürülmesi meselesi tartışılıyor. Merak ettiğim konudur, mecliste bu konuşulurken Ankaralı ne yapıyor idi? Sadece meclis mi gidecekti?

Ankaralılar da beraber mi götürüleceklerdi? Bunun yanıtını da buldum.

Meclisin Kayseri’ye taşınması meselesi konuşulduğu günlerde, Ankara’nın güvenliğinden sorumlu kuvvacılar var. Ankaralıları ki o tarihte, Hacı Bayram’da, Hacettepe’de, Saman Pazarı’nda yaşayan Ankaralıları, güvenlik amaçlı Ankara Kalesi’nin içine götürüyorlar. Herkes orada bir yakınının yanına ya da eski evlerine taşınıyorlar ve bu işi çok hızlı yapıyorlar. Neredeyse şehrin ön yüzü denen kısmında Ankaralı kalmıyor, ki Ankaralı derken aslında sadece kadınlardan ve çocuklardan söz etmek lazım çünkü gençler o sırada devam eden, Sakarya Savaşı’nda savaşıyorlar. Eylül’ün 2’si 3’ü dedim bilerek bunu çünkü yanılmıyorsam 13 Eylül’de ve bir Salı günü bu savaş kazanılacaktır ve muhtemelen yirmi iki gün süren bu savaşın ortaları, Ankaralı bir heyecan içinde, buraya taşınmışsak, muhtemelen bir süre sonra da Yunanlılar bu kente de geleceklerdir diye düşünüyorlar.

Evet, top sesleri duyuyorlar, her gün Ankara Kalesinin surlarına geliyorlar ve savaş alanına doğru bakıyorlar. Geleceklerini merak ediyorlar. Önce bir emir geliyor, bir Kuvva komutanı geliyor, beraberinde 40 tane öküz ve öküzlerin çektiği kağnılar. Bu şu anlama geliyor, Kalede yaşayan Ankaralılar da bu kağnılar marifetiyle Kayseri’ye götürüleceklerdir. Verilen talimatta şudur, herkesin yanında bir çıkın olacak, ikinci çıkın olmayacak. Bu çıkında yol boyunca beslenecekleri gıda maddelerini barındıracak. Cumartesi günü diyorlar, cumartesi günü size haber gelecek, kağnılara bineceksiniz ve buradan Kayseri’ye gideceksiniz. Ankaralılar iyi bilirler, Kalenin birkaç girişi var ama esas girişte Abdülhamit döneminde yapılmış, bir saat kulesi var.

O kapının önüne 40 öküz getiriliyor. Hatta öküzlerin beslenmesi ile ilgili olarak da onların çayırda yayılması konusunda da, Kalede yaşayanlar görevlendiriliyorlar ve müthiş bir bekleyiş, aslında bekledikleri cumartesi günü emir gelecek ve kağnılara binip kadınlar ve yanlarında çocuklar bu taşınmayı gerçekleştirecekler. Evet 13’ünde, salı günü muhtemelen, 10’u 11’i gibi Kale burçlarından bakanlar, şöyle bir sahne görürler, bir toz bulutu, atlılar gelir, bugünkü Gar bölgesinden meclise girerler ve bir grup atlı da kaleye doğru hareket etmektedir. Aslında gelen bir muştudur.

Beraberinde bir Kuvva komutanı var. Adını burada anmak istiyorum. İfakat Hanım. Kuvva Kolcusu, görevi de Ravza ile Bitik arasında, İnebolu’dan gelen askeri mühimmatın korunması ile ilgili görevli bir kadın. İrice yapılı bir kadın. Muhtemelen onbaşı rütbelerinde. O da beraberinde gelir komutanın ve şu muştuyu verirler. Herkes evlerine dönebilir, Yunan dağıldı, cepheyi yardık, Yunan kaçıyor. Muştu budur. Evet merak ettiğim hep şuydu, meclis taşınacak ama Ankaralı ne yapacak? aslında Ankaralı son on günde böyle müthiş bir gerilim yaşamış, geleceklerine dair endişeyi de duymuşlar ama muştu haberi geliyor. 13 Eylül 1921 bizim zaferimizle sonuçlanıyor.

Hoşçakalın…