Altın artık halkın değil, neredeyse yalnızca zenginlerin ulaşabildiği bir lüks haline geldi. Gramı 6 bin lirayı yaklaşan altın, bir zamanların “düğünlerin değişmez geleneği” olmaktan uzaklaşıyor. Oysa yıllardır bir Türk düğününde altın takmamak neredeyse saygısızlık sayılırdı. Şimdi o gelenek bile ekonominin dişlileri arasında eriyip gidiyor.
Artık tablo değişti: Parası altına yetmeyen vatandaş, yönünü gümüşe çevirdi. Düğünlerde altın bileziklerin yerini gümüş setler, gram altının yerini gram gümüş aldı. Hediyeleşmede, birikimde, hatta çocuğun kumbarasında bile gümüşün adı daha çok anılır oldu.
Anafartalar Caddesinde Kuyumculuk yapan Ali İhsan Çevik da bu dönüşümün farkında:
“Bizim milletimiz altını sever” diyor Çevik “ama fiyatlar yükseldikçe insanlar başka alternatiflere yöneliyor. Altına hâlâ ilgi büyük, fakat alım gücü azalan vatandaş artık gümüş ve platine de bakıyor.”
Gerçekten de öyle. Son sekiz ayda yatırımcısına yüzde 65 kazandıran gümüş, yalnız takı değil artık birikim aracı da. Ali İhsan Çevik’in sözleri manidar: “Çocuğunun kumbarasındaki harçlıkla bile gümüş almak isteyen müşterilerimiz oluyor.” diyor.
Yani halk, “birikim” kavramını ayakta tutmak için elindekine göre formül buluyor. Kimine göre gram altın, kimine göre gram gümüş…
Dünyadaki ekonomik belirsizlikler altını yukarı taşırken, elde kalan parayla gümüşe yönelmek mantıklı bir tercih haline geldi. 50, 100, 250 gramlık gümüşler revaçta. Bütçesi dar olanlar için ulaşılabilir bir yatırım kapısı açıldı adeta.
Üstelik şimdi yeni bir trend daha doğuyor: Platin.
Altının yanına artık gümüş ve platin de eklendi. Yani yatırım dünyasında altın tahtını paylaşmak zorunda kalıyor.
Kuyumcu Ali İhsan Çelik gelecekteki öngörüsünü şöyle açıklıyor :
“Altın bu hızla yükselmeye devam ederse, gümüşteki talep daha da artar. Belki ilerleyen dönemde gümüş çeyrek, gümüş gram gibi ürünler bile piyasaya çıkar.”
Kim bilir, belki de yakın gelecekte düğünlerde “gümüş takanlar” yadırganmayacak; aksine “akıllı yatırımcı” olarak alkışlanacak.
Ekonominin rengi artık sarıdan griye dönüyor — ama halk, yine de bir şekilde parlayan metali bulmayı amaçlıyor.
Bir zamanlar devletin ekonomi politikaları “tasarrufu teşvik” içindi. Şimdi halk tasarruf etmeyi değil, “değer kaybetmemeyi” öğrenmeye çalışıyor. Çünkü maaş daha cebe girmeden eriyor, birikim yapmaya fırsat kalmıyor. Altın hayal, döviz riskli, borsa güvensiz... Geriye gümüş kalıyor.
Bu da aslında bir tercihten çok, çaresizliğin adı.
Gümüşe yönelmek belki “akıllı yatırım” diye pazarlanıyor ama gerçekte halkın sistemin dışına itilmesidir bu. Çünkü altına, dolara, faize, borsaya güç yetmeyen kitle, kendi çapında bir “direniş metali” buldu: gümüş.