Erzincan İliç' ilçesinde maden ocağında meydana gelen facia ile ilgili önceki yazımda siyanürün, nerelere zarar verdiğini belirtmiştim. Siyanürün yayılmasıyla, insan sağlığına, çevreye ve ekonomiye olan olumsuz etkiler yaratacağını belirtmiştim.

Maden bölgesinde yaşayan köylülerden gelen haberler  hiç iç açıcı değil. Köylüler içme sularına siyanür  karıştığını söylüyor. Böyle bir durum ortaya çıkarsa, felaket olur.

Maden ocağı yetkilileri depolardan su numunesi alıp tahlil yaptırılacağını gerekirse İliç Belediyesi ile görüşülüp depoya su pompalayacaklarını söylemişler.

İşin bir başka büyük sorun da hayvanların otladığı meralar. Bir grup köylü “Biz geçimimizi  büyükbaş hayvancılıktan sağlıyoruz. Süt satıyoruz, peynir satıyoruz.  Bizim hayvanlarımız meralarda otluyor. Siyanür tehlikesi nedeniyle süt ve peynirlerimiz elde kaldı satamıyoruz. Bu patlamadan sonra benden süt isteyen yok. Memuru, jandarması herkes benden süt alırdı şu anda yok. Burası vatanımız, göçecek yerimiz yok. “ diye yakınıyor.

BALIK ÖLÜMLERİ

Televizyonda, Kayacık Köyünde yaşayan 87 yaşındaki Ahmet Temel’i dinledikçe alandaki durumun  ne kadar vahim olduğu gözleniyor. Kayacık Köyü’nün Fırat Nehrine 50 metre mesafede olduğunu, geçtiğimiz günlerde nehirde toplu balık ölümleri olduğunu belirterek "Önceden bizde meyve de ceviz de olurdu. Bitkilerin bile menfaatini alamıyoruz. Madenden sonra biz mağdur duruma düştük. Zararı çok. Bir balık tutup da yiyemiyoruz. Neden? Tehlikeli diye. Korkuyoruz. Bu nedir nereye kadar gidecek bu iş. Geçen gün bizim orada binlerce balık öldü. 50 metre baraja benim evim. Doğru dürüst meyve alamıyoruz. Doğru dürüst suyumuzu içemiyoruz. Dağdan gelen bir su ondan bile korkuyoruz.” diyor.

Toprak kaymasının meydana geldiği bölgede, acil önlem alınmazsa gerçekten tam bir doğa katliamı yaşanacaktır.