Babalar günü geçti; çocuğunu seven, ilgilenen ve düşünen bütün babaların babalar günü kutlu olsun. Dünya üzerindeki...
Babalar günü geçti; çocuğunu seven, ilgilenen ve düşünen bütün babaların babalar günü kutlu olsun. Dünya üzerindeki en güzel ilişkilerden birisidir baba ile evlat ilişkisi. Hayat yolunda ilk korunağımız annemizken ilk kalkanımız babamızdır.
Bir çocuk için hayatın ilk korunaklarını kabusa döndüren ensest ilişkileri ise insanlık tarihinin kötülükle sınandığı durumlardır. 2008 yılında bütün dünyanın kanını donduran ve tüm dünya tarihinin en hastalıklı ruhlarından birisi kabul edilen Avustralyalı Josef Fritzl geçtiğimiz haftalarda, 15 yıldır bulunduğu akıl hastanesinden normal bir hapishaneye geçmek için adalete başvurdu. Şu an 86 yaşında olan Fritzl’in başvurusu kabul edilmeyecek ve akıl hastanesinde ölecek gibi görünüyor. İyi ki…
Josef Fritzl bir elektronik mühendisiydi. Parasını iyi değerlendirmiş ve bir dolu mülk sahibi olmuştu. Fakat evlendikten sonra bile tecavüze yeltenmek gibi sabıkalı geçmişe sahipken tuhaf yasaların koruması altında evliliği de hayatı da normal seyrinde devam edebilen bir insandı. Öz kızı Elizabeth’i 1997 yılında, 11 yaşında iken taciz etmeye başlamıştı. Tacizlere dayanamayan Elizabeth 17 yaşında evden kaçmış ama polis tarafından bulunup ailesine getirilmişti. Bu dönemde Josef Fritzl müstakil evinin bodrum katına ses izolasyonlu bir barınak yaptırmıştı. Şifreli kilit ile girilen barınakta derme çatma bir tuvalet, banyo, yemek ısıtıcısı ve iki oda vardı. 29 Ağustos 1984 tarihinde, Josef Fritzl kızı Elizabeth’i karısından gizli olarak bu barınağa kilitlemiş ve 24 yıl boyunca tecavüz etmişti. Elizabeth’in annesi dahil herkes kızın evden kaçarak uzaklara gittiğine inanmıştı. Elizabeth 24 yıl kapalı kaldığı sığınakta 7 çocuk doğurmuştu. Çocuklardan birisi doğumdan hemen sonra ölmüş ama diğer 6 tanesi Josef Fritzl tarafından özenle yaşatılmıştı. Doğan çocuklardan 3 tanesini kızına yazdırdığı bir mektubu içine koyduğu beşiğin içinde kendi kapısına bırakıyor ve karısını kaçak Elizabeth’in doğurduğu çocuğunu kapılarına bırakıp gittiğine inandırıyordu. Yukarı çıkarılan bu 3 çocuk anneanne ve dedeleriyle (babalarıyla) nispeten normal bir hayat yaşadılar. Diğer 3 çocuk ise Elizabeth’le birlikte barınakta yaşadılar. 2008 yılında Elizabeth’in 19 yaşındaki ilk çocuğu ağır bir hastalık geçirince Josef Fritzl onu hastaneye götürdü. Hastanede hiç güneş görmemiş bu kız görevlilerde şüphe uyandırınca polise haber verdiler ve herkesin kanını donduran hikâye ortaya döküldü. Ne diyelim, insan zekasının olduğu kadar kötülüğünün de üst sınırı yok.
Aklınızdan geçen soruyu ben yazıya dökeyim sayın okurlar: Josef Fritzl iki metre yukarıdaki karısının haberi olmadan 24 yıl bu düzeneği nasıl ayakta tutmuştu? Elizabeth’in annesinin yaşananlardan aslında haberi var mıydı? Durum açığa çıktıktan sonra yapılan bütün sorgular anneyi temize çıkarmış. Kadının bir tarikata katıldığını sandığı kızının, 24 yıl boyunca öz babasının tecavüzüne uğrayarak iki metre altında yaşadığının ve tıpkı kendisi gibi 7 çocuk doğurduğundan haberi yokmuş. Bu mümkün olabilir mi? Bir kadın 24 yıl hiç mi şüphelenmez? Yaşananlar gösteriyor ki mümkün olabiliyormuş. Kendisinin girmesine hiç izin vermediği, evlerinin hemen altında şifreli girişli bir mahzene sahip olma hakkını kocasına tanıyan, onun orada ne yaptığını sorgulamayan bir kadının algılarının çok fazla açık olmadığı besbelli. Ne diyelim, aptal olmak suç değildir ve aptalca davranışları yargılamamalıyız deriz ama belki de aptalca davranmak suçların en büyüğüdür…
Fritzl kızına 11 yaşındayken tacizde bulunduğunu kabul etmiyor. Tecavüzlerinin “Elizabeth’i yeni bir aile kurmak için bodruma kapattığında başladığını” söylüyor. Bunu neden yaptığı sorusuna “kızının karanlık barlarda içki ve sigara içtiği için, o zamanlar 18 yaşındaki kızını dış dünyadan, gerekirse zor kullanarak, koruması gerektiğini” cevabını veriyor. İlk sorgusunda “Elizabeth’in onunla yaptığım şeyi istemediğini biliyordum. Ona zarar verdiğimi biliyordum ancak bu uyuşturucu gibiydi” diyerek herkesi dehşete düşürdü. “Ben çocuklara cinsel tacizde bulunacak biri değilim…” dedi. “Elizabeth’den çocuklarımın olmasını istedim, çocuklarla mutluydum. Bodrumda bir kadın ve çocuklarla gerçek bir ailenin olması da hoştu. 24 yıl boyunca yaptığımın iyi olmadığını biliyordum ancak aynı zamanda bodrumda ikinci bir aileye sahip olmak tamamen normal hale gelmişti… Bilinçsizce bunu kabullenmiş olabilirim ancak canavar değilim” dedi.
Fritzl yanılıyor; o bir canavar. Hiç kimseyi öldürmemiş olsa da kendi kızından doğan çocuklarını yaşatmaya uğraşsa da o insanlık tarihinin gösterdiği büyük canavarlardan birisi. Bir kadını 24 yıl bodruma kapatıp tecavüz etmek sadece ruh hastası olduğunu göstermez, aynı zamanda kötü bir insan olduğunu da gösterir. Bu ruh hastalarını zamanında tespit edip toplumdan uzak tutmaksa yasaların yürütenlerin görevleridir.