CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Halk Tv'de yayınlanan İsmail Küçükkaya'nın programında ona yöneltilen soruları cevapladı.
"Cumhurbaşkanına sahip çıkmak isteyen herkesi Samsun'a bekliyoruz"
Partisinin yapmak istediklerinden bahseden Özel, Geçtiğimiz hafta partimizin kongresini yaptık, kurultayını yaptık. Kurultaydan hem güven tazeleyerek, hem güçlenerek, birleşerek Cumhuriyet Halk Partisi bir bütün halinde çıktı. Bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisi kendi yol yürüyüşünü sadece bir siyasi parti olarak gerçekleştirmeyecek. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bundan sonraki yol yürüyüşü adım adım bir iktidar yürüyüşü. Bunun için toplumun tüm kesimlerini kapsayacak, hem siyasi partilerle bu yolu birlikte yürüyecek, hem toplum siyasi parti üyesi olmayan ancak toplumun çok farklı kesimlerinden insanları kucaklayarak yol yürüyecek iktidarı devralmaya gidiyoruz. İşte anketler var, her anket bir öncekinden iyi geliyor. Geçmişte yarım 0.2 puan, 0.3 puanlık artışlar şimdi artık çok daha fazla ve her gelen anket, hangi firma yaparsa yapsın. Yani iktidarı yakın, iktidarı uzak. Her gelen anket daha iyi geliyor. Bu da büyük bir sorumluluk yüklüyor bir mesele üstüne. Onu çalıştık, bundan sonraki süreci konuştuk birlikte. Samsun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Anadolu'ya ayak basıp Kurtuluş Savaşı'nı başlattı simge kent. O yüzden ilk miting Samsun'da. Ekrem Başkan da bence tutukluluk hali ortadan kalktıktan ve mitinglere başladığı, il ziyaretlerine başladığında ilk Samsun'dan başlayacak. Bunu hep konuşuyorduk, ilk mitingi Samsun'da yaparız diye. Maalesef Ekrem Başkan olmadan yapacağız. Onun boşluğunu biz dolduracağız. Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı Özgür Özel değil, Cumhuriyet Halk Partisi'nin yöneticileri değil, üyeleri değil. Gelecekte ülkeyi yönetecek, Cumhurbaşkanına sahip çıkmak isteyen herkesi Samsun'a bekliyoruz. Çok önemli bir miting olacak, önemli bir başlangıç olacak. Devamında da söylediğiniz gibi, Çarşamba bizim için sembol. Neden? Darbe girişimi 19 Mart Çarşamba günü yapıldı. 7 gün gündüz gece direndik ve 26 Mart Çarşamba günü orayı bir kayıma değil, belediye meclisimizden bir seçilmişe, Nuri Başkan'a emanet ederek, Ekrem Başkan'ın da içine sinerek, belediye meclisimizdeki tüm üyelerimizin oylarını alarak ve yine sandıktan çıkan birisiyle Ekrem Başkan'a vekil seçtik, ona teslim ettik ve ayrıldık. 7 gece miting yaptık, Çarşamba'dan Çarşamba" dedi.
"Milletimiz takdir ederse bir sonraki Cumhurbaşkanı'na darbe yaptılar"
Saraçhane'de yapılan eylemlerden bahseden Özgür Özel, "19 Mart günü hem dünyanın en çok bildiği Türkiye'nin metropolüne, İstanbul'una, 3 imparatorluğa başkentlik etmiş bir kente darbe yaptılar. Seçilen belediye başkanına darbe yaptılar. Ve Türkiye'nin 4 gün sonra belirleyeceği Cumhurbaşkanı adayına darbe yaptılar. Bence milletimiz takdir ederse tabii ki bir sonraki Cumhurbaşkanı'na darbe yaptılar. O darbeyi o gün Saraçhane'ye, ki Saraçhane'yi bilmeyenler için hatırlatalım, bir tarihi yarım adada bulunuyor, etrafında köprüler, viyadükler var. Bütün köprüleri kaldırarak, kapatarak, gelen metroyu durdurarak, trenleri keserek, vapurlara izin vermeyerek Saraçhane'yi tecrit ettiler. Ve dediler ki 3 kişiden fazla bir araya gelmek yasak bütün İstanbul'da 5 gün boyunca. O gün Saraçhane'ye ben çağrı yaptım, o akşam 155 bin kişi geldi. Akıl alır gibi bir şey değil. Peki pek çok engel vardı. Ulaşım konusunda olağanüstü engellemeler vardı. İnsanlar kilometrelerce geriden,, bir yolunu buldu oraya geldi. Pazar günü, ön seçimin olduğu gün 1 milyon 200 bin kişi oldu" ifadelerini kullandı.
"Dedim ki burayı bırakmayacağız"
Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alındığı süreci anlatan Özel, "O sabah bu darbe girişimini duyunca dedim ki arkadaşlar bizim bir İstanbul barosu var onu baro savunacak. Bizim kontrolümüzde iki mekan var. Birisi Cumhuriyet Halk Partisi burada yatıp kalkın, burayı savunun. Ben dedim ki en az 100 kişi olun. Dediler ki bazı geceler 350-400 kişi yattı partide. Burayı vermeyin dedim. Siz ne yapacaksınız? Vallahi yolda düşüneceğim dedim. Bir sembol mekanda bu darbeye direnmek lazım. Bir sembol mekanda. Yola çıktık. Yol boyunca giderken İstanbul İl Başkanımı aradım. Ona ne oluyor dedim. Dedi ki vatan emniyete gittik. Önü şöyle tedbirler böyle. İl binası şöyle. Burası böyle falan. Dedim ki Ekrem Başkan'a açılan iki dava var. Yani o anda iki soruşturma. Biri kendi mali suçlar dedikleri. Bir tanesi terör emri. Terör demek kayyum atan. Direkt niyet belli. Dedim ki kayyum atanacaksa İstanbul Büyükşehir'in sembol binası Saraçhane. Esas makam odası orada. Kayyum gelecek oraya oturacak. Orayı savunmak lazım. Özgür Çelik'e dedim ki Saraçhane'ye kimleri toplayabiliriz. Dedi ki İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi biz. Kaç kişi işte 160 küsur kişi. Dedim ki meclis salonuna derhal gitsinler. Ben bir başka talimat verene kadar oradan çıkmasınlar. Çünkü orası oranın meclis salonu. Makam odası açık mı dedim. Dedi açıktır , tamam dedim. Oraya bir güvenlik alın. Ben geleceğim oraya ve orayı savunacağız. Özgür Başkan dedi ki ben o zaman Vatan Emniyet'teydim. Dedim ki orada güçlü zinde bir grup tut. Ben geleceğim konuşuruz. Erkenden de hedef etmeyelim. Çünkü siz orada 50 kişiyken gelirler alırlar orayı. Çünkü terör soruşturması varsa her an atayabilirler. Vatan Emniyette Saraçhane'ye gitmeden önce pardon. Yolda Bolu Tüneli'nde gidiyoruz. Doğrusunu mu yapıyorum diye düşündüm. Dedim ki yok. Önce Ekrem Başkan'ın ailesine bir moral vermek lazım. Dilek Hanım'ı ziyaret ettim. Köprüden geçtim. Dilek Hanım'ı çocukları gördüm. Orada basına bir mesaj verdim. Yani ailenin yanında. Çünkü ailenin morali işin insani tarafı da önemli. Oradan Saraçhane'ye gittim. Arkadaşlarla toplandık. Dedim ki burayı bırakmayacağız. Öleceğiz ama burayı bırakmayacağız. Burayı savunmamız lazım. Kaç kişi gelir? Dediler ki çağırdıktan sonra ulaşılabilen herkes gelir. Ama eylem yasağı var. Çok kişi gelmez. Dedim burada kalacağız. Ben burada yatacağım kalkacağım dedim. Burası yeniden her şey normalleşene kadar bu binayı savunacağız. Bir duyuru yapalım. Akşam 20.30'da buraya herkesi bekliyoruz. Gün boyu da isteyenler gelsin. Vatan Emniyeti'nin önünde de hatırı sayılır bir kalabalık vardı. 3 bin 4 bin kişi birikmişti. İstanbul Üniversitesi'nde bir hareketlenme vardı. Öğleden sonra İstanbul Üniversitesi bariyerleri yıktı. Akşamüstü meydana girdi. Vatan Emniyet'e Özgür Başkan gitti. Önlerindeki bariyerleri yıktılar. 4-5 bin kişi girdi. Biz oradaki 10 bin kişiyi bu binayı savunmaya yeter gördük" şeklinde konuştu.
"İsmail Saymaz ayağında kelepçeyle oturuyor"
Tutuklu gazeteciler ile ilgili de konuşan Özgür Özel, Akın Gürlek bakan yardımcısı iken, bakın Erdoğan adamı bakan yardımcısı yapmış siyasi pozisyon. Oradan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na atıyor. Niyeti belli. Geldiği gün 9 Ekim. İlk hareketi 30 Ekim Esenyurt'a kayyum ataması. 30 Ekim'den beri neler oldu kronolojik olarak bir bakın. Beşiktaş Belediyesi, Beykoz Belediyesi toplam 6 belediyemiz. Bunun yanında geziye giden sanatçılar. Bunların Ayşe Barın başında bir tane işte önce Ayşe Barın tekelleşme oluşturdu ama bir popülerite bir magazin boyutu kazandırdı. Sonra aldı hapse koydu hala daha zavallı kadın hiçbir suçu olmadan orada duruyor. Onun üzerinden dünya kadar sanatçıyı getirdi. Onları hepimizin gözü önünde ne yapıyor? En popüler sade vatandaş Allah Allah diyor ya sanatçılar gidiyor. 14 yıl önce de olsa dedi 12 yıl önce de olsa ben gezinin hesabını sorarım dedi. Kim yapıyor Akın Gürlek yapıyor. Bundan önceki Cumhuriyet Başsavcısı ondan önceki yapmıyordu bu yapıyor. Adam sabah kalkmış 12 yıl önceki geziden hesap sormaya kalkmış. Oysa bu ne? Sanatçıları sindirmek. Gazeteciler en son Timur Soykan, Murat Ağrı bugüne kadar dünya kadar gazeteci. İsmail Saymaz ayağında kelepçeyle oturuyor. Özlem Gürses bir ay evden yayın yaptı. Dünya kadar gazeteciyi alıyor koluna polis sokuyor o fotoğrafı veriyor. O fotoğrafı gösteriyor kolunda dün Timur Soykan'ı da polis götürüyor. 11'de gidecek adamı sabah 6'da evden alıyorlar. Kimin talimatıyla oluyor? Akın Gürlek'in talimatıyla oluyor. TÜSİAD başkanı değil mi? Bakın gazeteciler sanatçılar iş adamları başka bir boyut. Bugüne kadar TÜSİAD dediğin kurum çok önemli bir kurum. Genellikle hükümetin bütün toplantılarına gider. Bakanların dış gezilerine katılır. Adam demiş ki hukukun üstünlüğünün olmaması Türkiye ekonomisine zarar veriyor. İki kere iki dört demiş. Aldılar adamları mahkemeye yurt dışına çıkış yasağı. Mehmet Şimşek diyor ki gel yurt dışına birlikte gidelim. Adam diyor ki gelemem Akın Gürlek bana yurt dışına çıkış yasağı koydu."
"Sayın genel başkan bir şey söyleyeceğim. Şimdi bir fotoğraf çiziyorsun. Evet. Bir çerçeve çiziyorsun. Evet. Bütün bunlar planlı. Öyle mi? Tek elden yönetiliyor. Bakın iş dünyası bir kelime söyledi. Yurt dışına sıkış yasağı. Gazetecilere ev hapsi. Sanatçılara o şekilde. Zafer Partisi var. Sendikacılar var. Ev hapsine çıkarılan. Ya DİSK'in genel işin genel başkanı hapiste yattı burada. Ev hapsi cezası alan sendikacılar var. Şimdi bakın. Öğrenciler en son geldi ama bir sürü öğrenci zaten içeri giriyor çıkıyordu. Siyasetçiler. En sağdan Zafer partisi. En sağdan. Genel başkanı içeride ya. Bakın Ümit Özdağ bir genel başkan. İstanbul il başkanı içeride. Zafer partisinin genel başkanı içeride. Bunun yanında İstanbul'un seçilmiş belediye başkanı içeride. 6 belediye başkanı içeride. Her partiden belediye başkanları içeride ve buna itiraz eden gençler bir gün yatarı olmayan çocuklardan 301'ini koydular. Nihayet dünkü tahliyelerle biraz yüreğimiz hafifledi. Bugün de devamını bekliyoruz. Toplumda yani darbeyi yapacağını biliyor. Ekrem İmamoğlu'nu alacağını biliyor" dedi.