Türk edebiyatının "Şair-i Azam"ı olarak anılan Abdülhak Hamid Tarhan, sadece şiirleriyle değil, aynı zamanda tiyatro eserleriyle de döneminin en etkili isimlerinden biri oldu. 2 Ocak 1852’de İstanbul’da dünyaya gelen Tarhan, küçük yaşta başladığı eğitim yolculuğunda Paris’ten İran’a, Hindistan’dan Londra’ya uzanan bir hayat sürdü. Aşk, doğa ve ölüm gibi evrensel temaları güçlü bir dille işleyen Tarhan, özellikle eşinin vefatının ardından yazdığı “Makber” eseriyle edebiyat tarihinde derin bir iz bıraktı. Şiirlerinde hayal gücünü ve felsefi bakış açısını ön planda tutan Tarhan, hem Doğu’yu hem Batı’yı tanıyan bir aydın olarak Türk edebiyatında modernizmin kapılarını araladı.
“Şair-i Azam” (Büyük Şair) ve “Tezatlar Şairi” olarak anılan Tarhan, Türk edebiyatına sadece yeni bir şiir anlayışı kazandırmakla kalmadı, aynı zamanda tiyatroya felsefi bir boyut ekledi.
İlk eğitimini Bebek’teki mahalle mektebinde aldıktan sonra özel hocalardan dersler gören Tarhan, ailesinin isteği üzerine Paris’e giderek eğitimini burada sürdürdü. Bu süreçte Fransızca ve daha sonra babasıyla gittiği İran’da Farsça öğrendi. Yurt dışındaki tecrübeleri onun hem düşünsel hem de sanatsal dünyasını şekillendirdi.
1867’de İstanbul’a dönen Tarhan, devlet kademelerinde çeşitli görevlerde bulundu. Bu süreçte tanıştığı Namık Kemal, Recaizade Mahmud Ekrem ve Samipaşazade Sezai gibi edebiyatçılarla kurduğu dostluklar, edebî üretimini etkiledi. İlk piyesini "Macera-yı Aşk" adıyla 1873'te yazdı. Ardından "Sabrü Sebat" (1874), "İçli Kız" (1875), "Duhter-i Hindu" (1875), "Nazife" (1876) gibi eserlerle Türk tiyatrosuna farklı bir soluk getirdi.
Şiir yolculuğu 1876'da başladı. Ancak asıl derin ve dokunaklı eseri, 1885 yılında verem hastalığından kaybettiği ilk eşi Fatma Hanım’ın ardından yazdığı “Makber” oldu. Bu eser, hem bireysel acının hem de ölüm teması etrafında şekillenen felsefi sorgulamaların şiirsel bir anlatımıydı.
Londra, Bombay, Lahey ve Brüksel gibi şehirlerde görev yapan Tarhan, özellikle “Finten” ve “Zeynep” gibi eserlerinde Batı toplumunun sosyal yapısını ve kadın temsillerini işledi. Paris’teki anılarını kaleme aldığı "Belde Yahut Divaneliklerim" (1885) adlı şiir kitabı da dikkat çeken eserleri arasındadır.
İkinci Meşrutiyet, Cumhuriyet’in ilanı, ve birçok siyasal dönüşüme tanıklık eden şair, 1914’te Ayan Meclisi üyesi oldu, 1928’de ise İstanbul milletvekili olarak görev yaptı. 13 Nisan 1937’de İstanbul’da hayatını kaybeden Tarhan, Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi
Eserleri
📚 Şiirleri:
-
Sahra (1879)
-
Makber (1885)
-
Ölü (1885)
-
Hacle (1886)
-
Bunlar Odur (1885)
-
Divaneliklerim yahut Belde (1885)
-
Bir Sefilenin Hasbihali (1886)
-
Bala'dan Bir Ses (1912)
-
Validem (1913)
-
İlham-ı Vatan (1916)
-
Tayflar Geçidi (1917)
-
Ruhlar (1922)
-
Garam (1923)
🎭 Tiyatro Eserleri:
-
Macera-yı Aşk (1873)
-
Sabr-ü Sebat (1874)
-
İçli Kız (1875)
-
Duhter-i Hindu (1875)
-
Nazife yahut Feda-yı Hamiyet (1876, 1919)
-
Nesteren (1876)
-
Tarık yahut Endülüs Fethi (1879, 1970)
-
Eşber (1880, 1945)
-
Zeynep (1908)
-
İlhan (1913)
-
Turhan (1916)
-
İbn-i Musa yahut Zatülcemal (1917)
-
Sardanapal (1917)
-
Abdullah-i Sagir (1917)
-
Finten (1918, 1964)
-
İbni Musa (1919, 1927)
-
Yadigar-ı Harb (1919)
-
Hakan (1935)