Ekonomist Murat Özbülbül, Ebru Güngör'ün konuğu olarak Ekonomi Yorum programına katıldı. Özbülbül, ülkede yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.

Tekirdağ'da yeni ayçiçeği ekilecek Tekirdağ'da yeni ayçiçeği ekilecek

''FIRTINANIN EN ŞİDDETLİ OLDUĞU ANDA EN ÇOK İHTİYAÇ DENİZ FENERİDİR''

Murat Özbülbül konuşmasının başında programın yapılmasına dair, ''Fırtınanın en şiddetli olduğu anda deniz fenerlerine en çok ihtiyaç duyulan andır.'' dedi. Özbülbül daha sonra gündeme dair, ''Fırtınanın en şiddetli olduğu anda deniz fenerlerine en çok ihtiyaç duyulan andır. Dolayısıyla böyle bir deniz fenerini fırtınada kapatamazsın. Ülkemiz şu anda büyük bir fırtına yaşıyor, bu siyasi bir fırtına. Böyle bir ortamda eğer biz, siz izleyicilerimize malınızı, mülkünüzü, işinizi, gücünüzü, servetinizi korumak için bir takım tavsiyelerde bulunmayacaksak ne zaman bulunacağız? Asıl bize şimdi ihtiyacınız var. İlk söyleyeceğim şey, arkadaşlar sakın panik yapmayın, sakın panikle davranıp sonra ah ne yaptım demeyin. Çünkü olan oldu. Şimdi bundan sonra ne olacağına bakmamız lazım. Bundan sonra olacak şeylere göre de işimizi, gücümüzü, yatırımımızı planlamamız lazım. Birçok yayınımda ekonomi siyasetten ve hukuktan ayrılamaz dedim. Hukukun olmadığı yerde ekmek olmaz. Birileri yine çok zengin olabilir, saraylarda yaşayabilir bunu krallık ve diktatörlüklerde görüyoruz ama halkın büyük bir çoğunluğu ekmekten bile mahrum kalır. Görüyoruz Kuzey Kore örneğini. Bu neden böyle? Çünkü her türlü faaliyet bu ister sanat ister iktisadi ister bir bilimsel faaliyet olsun. Öngörülebilir bir düzende hukuk güvencesi altında yapılabilir. İnsani faaliyetler böyle yürür. Siz şimdi düşünün, bir tarlanız ve onu ekeceksiniz ama ektiğiniz zaman birinin gelip mahsulünüzü yakacağından, birinin gelip el koyacağından korkuyorsanız niye boşa uğraşıp tarlayı ekesin. Onun için öngörebilmemiz lazım. Ben bu tarlayı ekerim, biçerim sonra topladığımı satarım, paramı alıp cebime koyarım ve onunla da önümüzdeki dönem ihtiyaçlarımı karşılayabilirim güvenceniz varsa ekip, biçersiniz. Bu çok basit bir iş olan tarımla alakalı, böyle bir güvence yoksa ekmezsiniz. Osmanlı zamanında işler karışıkken adam tarla ekmezmiş çünkü tarlası olan adam ne ekerse eksin bunun yüzde doksanını gelip alıyorlarmış. Orada bir alt sınır varmış, adam geçineceği kadarını ekiyormuş geri kalanını uğraşmıyormuş. Hem ekinden olup hem de tarlasından olmak istemiyor. İktisat böyle bir şey. Bugünkü iktisat çok daha büyük ve kompleks. Eğer siz öngörülebilir bir düzen yaratmıyorsanız, insanlar o öngörülebilir düzende hukuk teminatı altında yapacakları işleri yapmıyorlarsa insanlar iş yapmazlar. İnsan iş yapmazsa ne olur? Toplum fakir olur. Ürün üretilmez, katma değer olmaz ve neticede hep beraber daha fakir oluruz. Onun için hukukun üstünlüğü ilkesi çağdaş bir üretim toplumunun olmazsa olmazıdır. 

Bugünkü son olaylar İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanının, Avrupa'nın en büyük şehrinin başkanının başına bunlar geliyorsa hangi cesur yatırımcı gelir Türkiye'ye bir çivi çakar. Şimdi bakın AKP iktidara geldikten sonra gerçekleşen bir kalkınma hamlesi vardı ama hatırlayın o dönemde hukukun üstünlüğü prensibine uyacaklarını ve Avrupa Birliği'ne gireceklerini söylemişlerdi. O dalga Türkiye'de bir zenginlik yarattı niye? Çünkü Türkiye, Avrupa Birliği'ne girerse hukuk üstün olacak. Ben iş, güç yaparsam ve para kazanırsam kimse bunu benim elimden alamayacak bir düşünce vardı. Bir anda her şey tersine döndü o 2000'li yıllarda yaşadığımız büyük krizlerden sonra bir anda topluma bir dinamizm geldi. İnsanlar iş, güç yapmaya başladı. Ne zaman ki geri gidildi insanlar dur bir bakalım ne olacak dedi. Bugün iktidara en yakın iş insanları bile paralarını ve yatırımlarını hukuk güvencesi olan demokratik ülkelere aktarmaya çalışıyorlar. Arkadaşlar para ve can bir defa gittim mi bir daha geri gelmiyor kolay kolay.'' açıklamasında bulundu.

''BUNLAR BİR KORKARSA YANDI GÜLÜM KETEN HELVA DEMİŞTİM''

Özbülbül konuşmasına, ''İşaret fişeği atıldı. Uzun zamandır diyordum, carry-trade'ciler Türkiye'ye para getiriyorlar. Bunlar yüksek faiz, düşük kurda ellerinde tuttukları döviz karşılığında büyük para alıyorlar ve dolara Türk lirası faizi alıyorlardı. Bunlar bir korkarsa yandı gülüm keten helva demiştim. Bugün gördüğümüz tabloda bunlar ya harekete geçtiler ya da üzereler. Bunların derdi Türkiye'ye refah getirmek değil ki, adam dövizine faiz alıp gidecek. Bunu Amerika'da, Avrupa'da on yılda yapabilir. Burada ise birkaç ayda yapabilir. Onun için bunlar bir ürktü çünkü kurları zapt etmek kolay değil. Müdahaleye rağmen dolar bu seviyelerde tutabiliyor. Vatandaş ve yatırımcı şunu düşünecek, çarşı karışıyor ben ne yapayım? Dövize döneyim, altına döneyim. Mümkünse bunları evimde tutayım diye düşünebilir. Siz bir diplomanın ya da belediye başkanının teminatını bile buharlaştırırsanız, bankadaki dövizinizin güvenliğinden herkes endişe edebilir. Hiç dilemem ama bunun yaratacağı iktisadi telaş, insanlar bankadan dövizlerini çekmeye çalışabilirler. Derhal dövize ve altına dönmeye çalışabilirler. İşte bu çok büyük bir türbülans yaratabilir. Bunun benzer deneyimler yaşayan başka ülkeler ve Türkiye'de gördük. Halk korktuğu anda servetini, malını, mülkünü, canını emniyet altına almaya çalışır. Bunun da yolu belli, paracığını alır yastığının altına koyar. Daha sonra böyle riske girip işe güce kalkışmaz ve kenarda durup bekler. Bu Türkiye gibi ülkelerde iktisadi düzene çok bozucu etkiler yaratabilir. O yüzden halkı korkutmamak lazım, yani siyasi sahiplerle hukuku buharlaştıracak işler yaparsanız halk korkar ve diplomayı buharlaştıran bana ne yapmaz diye düşünür. Yabancılardan bahsetmiyorum bile. Halk arasında da büyük bir infial yarattı. Sonuçta biz iktisadi yanıyla ilgileniyoruz. İnsanlar iki tepki verirler. Bir, varlıklarını korumak için olağanüstü tepkiler verirler. Paralarını yastık altına koyup iktidarın olağanüstü hallerde elleyemeyeceği bir hale getirirler. İkincisi, bir iş yapmaya niyetleri varsa iş filan yapmazlar. Yapacaklarsa da burada yapmazlar. Bugün Yunanistan iş yapacaksan kapısını sonuna kadar açacak. Sen demokrasi ve hukukun olduğu toplumda iş yapmak varken keyfe keder yönetilen, hukukun ayaklar altına alındığı topraklarda niye paranı riske atasın.'' devam etti.

''BU YANLIŞ İŞLERDEN DERHAL GERİ DÖNÜLMESİNİ ŞİDDETLE TAVSİYE EDİYORUM''

Özbülbül, konunun geri kalanında, ''Ben bu yanlış işlerden derhal geri dönülmesini hararetle tavsiye ediyorum. Hem ülkem için hem bu ülkeyi yönetenlerin iyiliği için. Onlarında çocuğu var. Bu ülke iyiye gitmezse onlarında menfaatleri iyi gitmeyecek. Sonuç olarak demokrasi ve hukukun üstünlüğünü korumamız lazım. Bizim gibi yayıncılar halkı korkutmamız lazım. Çünkü doğrulanmamış haberleri, teyit edilmemiş bilgilerle halkı paniğe süreklersek çok yanlış işlere girişip varlıklarını  kaybedebilirler. Mesela bu gözaltı dalgasını ve ya yapılacakları önceden haber alan birileri dün borsadan hisse sattılarsa ve ya iki gün önce sattılarsa. Şimdi sen panikle sattığın zaman o hisseleri toplarlarsa durduk yere bir günde yüzde 10 para kazanmış olacaklar. Yani böyle bir kazanç nerede var? Ya da dövize döndüyse bu sabah düşünsene adamın karını. Bunlar emme-basma tulumba gibi çalışır. Yanlış dalgaya binen çok büyük zarara uğrar, dalgayı doğru yakalayan da çok büyük fayda sağlar. Lütfen o yüzden sükunetle adım adım gidin. Yatırımcılığın birinci kuralı sakin olmaktır, ikinci kuralı yumurtaları aynı sepete koymamaktır, üçüncü kuralı alım ve satımlarda ani hareketler yapmaktan ziyade peyder pey alıp, peyder pey satmaktır. Bizim gibi bağımsız kanallarda iş yapanları takip etmeyi unutmayın.'' dedi.

''DOLARIN ŞU ANKİ SEVİYESİ SUNİ''

Murat Özbülbül dolar kuru hakkında, ''Doların şu anki seviyesinin suni olduğunu herkes biliyor. Döviz kurlarının baskı altında tutulduğunu, bir siyasi ya da iktisadi kırılma sonrasında bu kurların fırlayıp gideceğini ve bunu tutabilecek bir gücünde kimse de olmadığını biliyorlar. Anlatmıştım, bir dehşet dengesi var. Bu malum bunu hepimiz biliyoruz dolayısıyla ne olacağını söyleyemiyorum, iki şeyden dolayı söyleyemiyorum. Bir, yatırım tavsiyesi verme hakkımız yok, iki siyasetçilerin ne yapacağını bilmiyorum. Ya olur mu böyle saçma şey Ekrem Başkanı bırakında diyebilirler. Adama Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Bey gibi 8-10 ay dava dosyasını bekleyecek şekilde içeride de tutabilirler. Biliyor musun? Bilmiyorsun. Bilmediğimiz için ne olabileceğini de bilmiyoruz. Ben bu hareketi başlatanların bilinçli başlattığını ve sayın Cumhurbaşkanının da bu işten haberi olduğunu, o yüzden ''Turpun büyüğü heybede'' lafını kullandığını düşünüyorum. Başladılarsa durmayacaklardır. Herkes pozisyonunu ona göre alsın derim.'' dedi.

VİDEONUN TAMAMI İÇİN:

 https://www.youtube.com/watch?v=YRHLclENaK8

Muhabir: Barış Berkant Oğuz