Tarih

Casusluğun Gölgesi: Mata Hari’nin Hayatı

Tarihte bugün, egzotik dansı ile dönemin en büyük yıldızlarından olan ve I. Dünya Savaşı'nda casusluk yaptığı için idam edilen Mata Hari'nin infazının gerçekleştiği gün. Gelin birlikte farklı bir hayatı olan Mata Hari'yi okuyalım.

Abone Ol

Mata Hari (1876–1917), asıl adıyla Margaretha Geertruida MacLeod, Birinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa sosyetesini büyüleyen egzotik bir dansçıydı.

Sahne kariyeri, onu Avrupa'nın en zengin ve güçlü adamlarının yatak odalarına kadar taşıdı. Ancak bu şöhret, savaşın paranoyak atmosferinde ona pahalıya mal oldu.

1917'de Fransa tarafından çifte ajanlık suçlamasıyla idama mahkûm edilen Mata Hari, bir casusluk efsanesine dönüşerek tarihe geçti. Onun hikâyesi, gerçeklik, romantizm ve trajedinin iç içe geçtiği bir muamma olmaya devam ediyor.

HOLLANDA'DAN UZAKLAŞMA

Margaretha Zelle’nin hayatı, Hollanda’nın küçük Leeuwarden kentinde, sıradan bir burjuva ailesinde başladı.

  • Zorlu Evlilik: Genç yaşta, kendisinden 20 yaş büyük, Hollanda Ordusu’nda görevli İskoç-Hollandalı subay Rudolf MacLeod ile evlendi. Çift, evliliklerinin büyük bölümünü o dönemde Hollanda Doğu Hint Adaları’nın (Endonezya) başkenti olan Batavia'da (şimdiki Cakarta) geçirdi. Evlilik, eşinin alkolizmi ve sadakatsizliği yüzünden mutsuzdu.
  • Trajik Kayıplar: Çiftin iki çocuğundan biri olan oğulları, muhtemelen frengi tedavisi sırasında zehirlenme sonucu küçük yaşta hayatını kaybetti. Bu trajedi, evliliğin çöküşünü hızlandırdı.
  • Yeniden Doğuş: Eşinden ayrılıp 1903 yılında Paris’e giden Margaretha, hayatta kalmak için bir kimlik yaratmak zorundaydı. Önce sirklerde at biniciliği denedi, ardından egzotik dansa yöneldi.

MATA HARİ'NİN YARATILIŞI

Margaretha, Paris'te yarattığı Mata Hari kimliğiyle kısa sürede şöhrete ulaştı.

  • "Günün Gözü" Anlamı: Mata Hari, Malay dilinde tam olarak "günün gözü" (Güneş) anlamına gelir. Kendini, Hint tanrılarının tapınağında büyüyen bir Cava prensesi olarak pazarladı.
  • Egzotik Şöhret: Dansları tamamen kendine özgüydü; seyircinin gözü önünde kat kat Hint ve Cava kıyafetlerini çıkararak finalde neredeyse çıplak kalırdı. Bu, 1905’lerin tutucu Paris’inde büyük bir skandaldı ve kısa sürede onu Avrupa sosyetesinin en çok konuşulan ismi yaptı.
  • Yüksek Çevreler: Mata Hari’nin cazibesi, onu sadece sahnenin değil, aynı zamanda Avrupa’nın en güçlü siyasetçilerinin, askerlerinin ve zengin iş adamlarının da yakınına taşıdı. Bu ilişkiler, daha sonra casusluk iddialarının temelini oluşturacaktı.

CASUSLUK VE 1. DÜNYA SAVAŞI

Birinci Dünya Savaşı’nın (1914-1918) patlak vermesi, Mata Hari'nin lüks ve sefahat dolu hayatını tehlikeye attı.

  • Çifte Geçişler: Bir Hollanda vatandaşı olarak, savaş sırasında tarafsız statüdeydi. Bu durum, Avrupa'daki ülkeler arasında (özellikle Fransa ve İspanya arasında) görece daha serbest seyahat etmesine olanak tanıdı. Bu seyahatler, onun casusluk şüphesiyle izlenmesine neden oldu.
  • Fransız Casusu Olma Teklifi (H.21): Mata Hari’nin büyük borçları vardı. 1916 yılında Fransız istihbaratı (Deuxième Bureau), ona Almanlardan bilgi toplamak karşılığında yüklü bir miktar para teklif etti. Mata Hari teklifi kabul etti ve H.21 kod adını aldı. Ancak Paris'ten ayrıldıktan sonra İspanya'da Almanlarla temasa geçmesi ve onlardan da para alması, onu bir çifte ajan durumuna düşürdü.
  • Alman Kodunun Çözülmesi (H.21): Fransız İstihbaratı, 1917 başlarında, Almanya’dan İspanya’daki bir Alman diplomatına gönderilen şifreli bir telgrafı ele geçirdi. Telgrafta, H.21 kod adlı bir ajandan bahsediliyor ve yüklü bir ödeme yapılması isteniyordu. Fransızlar, bu telgrafın Mata Hari’yi işaret ettiğine ve onun Almanya için çalıştığına karar verdi.

YARGILANMA VE İNFAZ

13 Şubat 1917’de Paris’te tutuklandı. Yargılanması aceleyle ve gizlilik içinde yapıldı.

  • Kanıt Yetersizliği: Mata Hari’ye yönelik kanıtların çoğu dolaylıydı, büyük ölçüde şüphelere ve şifresi çözülen ancak kesin olarak teyit edilemeyen telgrafa dayanıyordu. Tarihçiler, Mata Hari'nin aslında savaşın gidişatını etkileyecek hayati bir bilgi aktarmadığını, ancak Fransa'nın moralini yükseltmek için acilen bir "günah keçisine" ihtiyacı olduğunu öne sürerler.

  • İdam: Mata Hari, casusluk ve düşmanla işbirliği suçlarından idama mahkûm edildi. 15 Ekim 1917’de, 41 yaşındayken Paris’in dışındaki Vincennes'de bir idam mangası tarafından kurşuna dizildi.

AZ BİLİNEN İLGİNÇ GERÇEKLER

  • İdamdan Önceki Son Saniyeler: Rivayete göre Mata Hari, idam mangasının önünde dururken, gözleri bağlanmayı reddetti. Askerlere son bir kez göz kırptığı ve onları bir öpücükle selamladığı söylenir. Bu hareket, onun son anına bile dram ve gizem katmıştır.

  • Beyni Kayıp: İdamdan sonra bedeni, geleneksel olarak tıp öğrencileri için kadavra olarak kullanıldı. Paris Adli Tıp Müzesi, onun beynini incelemek üzere aldı. Ancak 2000’li yıllarda yapılan araştırmada, Mata Hari’nin beyninin kaybolduğu anlaşıldı.

  • "Casus" Değil, "Hizmetçi": Mata Hari, kendini büyük bir casus olarak değil, aksine hayatını sürdürmek için küçük, önemsiz görevler üstlenmeye çalışan, borç içindeki bir kadın olarak tanımlamıştı. Bir tarihçi, onun için "bir casustan çok bir hizmetçi" tabirini kullanmıştır; büyük sırları değil, sadece dedikoduları aktardığını iddia eder.
  • Hollanda'nın Müdahalesi: Hollanda, kendi vatandaşı olmasına rağmen, Mata Hari’yi kurtarmak için yetersiz ve isteksiz bir diplomatik çaba gösterdi.

Mata Hari, gerçek bir casustan çok, savaşın getirdiği siyasi karmaşada, yüksek sosyetedeki çalkantılı hayatı ve egzotik kimliği nedeniyle kurban seçilmiş, bir efsaneye dönüşmüş trajik bir figürdür.