Bir hayal kuruyorum, benzeri gelişmiş ülkelerde olduğu gibi mutlu, müreffeh ve özgürce ülkemizde yaşamayı.

Bir hayal kuruyorum, Devlet Babanın, vatandaşlarına sımsıkı kollarının arasına alıp saran, koruyan bir ülkede yaşamayı.

Bir hayal kuruyorum, çocukluk ve gençlik yıllarımdaki gibi bir Türkiye’ de yaşamayı. İktidarı ve Muhalefeti ile ortak değerlerde buluşmayı.

Bir hayal kuruyorum, insanlar arasında ayrım yapılmayan, Dünya insanı gibi ortak ve mutlu olan bir toplum içinde yaşamayı.

Bir hayal kuruyorum, her şeye sahip, ama ona ulaşamayan bir birey olmamayı. İktidarların hakça dağıtım yaptığı bir ülkede yaşamayı.

Bir hayal kuruyorum, 70’li, 80’li yıllarda olduğu gibi özgürce yazıp çizmeyi. Horlanmayan, dışlanmayan, yandaş mandaş olmadan yazıp çize bilmeyi.

Bir hayal kuruyorum, geçmiş yıllarda olduğu gibi, doğruyu doğru, yanlışı yanlış diye özgürce yazabilen Gazeteci - Yazarların arasında yaşamayı.

Bir hayal kuruyorum, parayla, pulla, yandaş mandaş olarak anılmayan Gazetecilerin olduğu bir toplumda yazılarımı yazmayı.

Bir hayal kuruyorum, uyguladıkları yanlış politikalar yüzünden, ülkeyi Ekonomik çıkmaza sokan ve bu yüzden gözyaşı döken yaşlılarımızın olmadığı bir ülkede yaşamayı.

Bir hayal kuruyorum, gençliğin ve sağlıkçılarımızın bu güzel vatanımızdan adeta kaçarcasına kaçmadığı bir ülkede yaşamayı.

Bir hayal kuruyorum, güçlü ve zengin toplumu olan, gece karanlıklarında çöplüklerden yiyecek aramayan insanlarımızın yaşadığı bir ülke yaşamayı.

Bir hayal kuruyorum, Devletin ve Baba olarak bildiğimiz Cumhurbaşkanının ayırım yapmadan 85 milyonun tamamını sarıp sarmaladığı bir ülkede yaşamayı.

Bir hayal kuruyorum, ülkeyi yönetenlerin, belli aralıklarla, işçisine, memuruna, Emeklisine, çiftçisine, Esnafına, kadınına, gençliğine müjdeler vermesini.

Bir hayal kuruyorum, gençliğin, işçinin, sivil toplum kuruluşlarının ve siyasetçilerinin, yakıp, yıkmadan özgürce caddelerde, meydanlarda dertlerini dile getirmelerini.

Sonuç: Bir hayal kuruyorum, şafak vakti apar topar gece baskınları ile evlerinden alınan Siyasetçi, Öğrenci, Sanatçı ve Belediye başkanlarının, gene bir şafak vakti, zindanların kapılarını açıp serbest bırakıldıkları bir ülke düşlüyorum.

Sevgili okuyucular, işte bugünkü köşemi olur veya olmaz bilmiyorum bu hayallerimle süslemek ve sizlerle paylaşmak istedim.

Çünkü bu güzel ülkemizin, ayırım yapmadan söylüyorum 85 milyonu birden, bu duygularla yaşamak istiyor ve hak ediyor.