Henüz 20 yaşında, küçük bebeğini evde bırakarak eline kazma, kürek alıp cepheye koşan Nene Hatun, Osmanlı ordusunun halkla birlikte düşmana karşı destansı direnişine öncülük eden isimlerden biri oldu. Erzurumlu kadınların ve yaşlıların da katıldığı bu direniş, Rus işgaline karşı halkın topyekûn mücadelesini simgeledi.
Kazma Kürekle Yazılan Destan
Rus kuvvetlerinin Aziziye Tabyası’nı ele geçirdiği haberi Erzurum’a ulaştığında şehirde büyük bir infial yaşandı. Nene Hatun, sabaha karşı gözyaşları içinde bebeğini komşularına emanet ederek cepheye koştu. Elinde silahı olmayan halk, baltalarla, küreklerle, ellerine ne geçirdilerse Rus askerlerine karşı mücadele etti.
Tarihe “Aziziye Destanı” olarak geçen bu direniş, Osmanlı askerleriyle birlikte halkın da büyük fedakârlık göstererek Aziziye Tabyası’nı tekrar ele geçirmesiyle sonuçlandı. Savaşta ağır yaralanan Nene Hatun, kahramanlık nişanesiyle ödüllendirildi ve halkın sevgilisi haline geldi.
Cumhuriyet Döneminde Onurlandırıldı
Nene Hatun, savaş sonrasında uzun yıllar sessiz bir hayat sürse de Cumhuriyet döneminde hatırası yeniden canlandırıldı. 1954 yılında, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından Erzurum’da ziyaret edildi. Bu buluşma, tüm Türkiye’de büyük yankı uyandırdı.
1955 yılında hayatını kaybeden Nene Hatun, vasiyeti üzerine kahramanca savaştığı Aziziye Tabyası’nın eteklerine defnedildi. Mezarının bulunduğu alan bugün ziyaretçilere açık olup, onun hatırasını yaşatmaya devam ediyor.
Türk Kadınının Gücünün Temsilcisi
Nene Hatun, sadece bir savaş kahramanı değil; aynı zamanda Türk kadınının vatan savunmasındaki rolünü, cesaretini ve kararlılığını simgeleyen bir figür haline geldi. Onun hikâyesi, bugün okullarda ve milli bayramlarda genç kuşaklara aktarılarak yaşatılıyor.