Türk Medeni Kanunu (TMK), Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu felsefesini toplumsal hayata taşıyan, 17 Şubat 1926’da kabul edilerek 4 Ekim 1926'da yürürlüğe giren en köklü yasadır.

Osmanlı'nın Durduğu Yer: I. Viyana Kuşatması
Osmanlı'nın Durduğu Yer: I. Viyana Kuşatması
İçeriği Görüntüle

Bu kanun, Osmanlı'dan miras kalan teokratik hukuk sistemini lağvederek, birey haklarını, özellikle de kadın-erkek eşitliğini temel alan modern, laik bir hukuk düzeninin temellerini atmıştır.

TMK, sadece hukuki bir metin değil, aynı zamanda Türk toplumunun batılılaşma ve modernleşme yolundaki en kritik adımıdır.

MECELLE'DEN LAİKLİĞE GEÇİŞ

Osmanlı İmparatorluğu'nda 19. yüzyılda bile aile ve miras hukuku, temelde Şeriat Mahkemeleri tarafından görülüyordu.

  • Osmanlı Hukuku: Medeni hukuk alanında temel metin, Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından hazırlanan ve fıkıh hükümlerini toplayan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye (Mecelle) idi. Ancak Mecelle, daha çok borçlar ve muamelat (işlemler) üzerine odaklanmıştı; evlenme, boşanma ve miras gibi aile hukuku konuları dini hükümlere tabiydi.
  • Cumhuriyetin İhtiyacı: Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti, ulusal egemenlik ve laiklik ilkelerini benimsemişti. Teokratik bir hukuk sisteminin bu ilkelere aykırı olması ve hukuki birliğin olmaması, hızla modern bir kanun yapmayı zorunlu kıldı. Amaç, dinî cemaatlere göre farklılık gösteren hukuki statüleri ortadan kaldırarak tüm vatandaşları tek ve eşit bir kanun çatısı altında toplamaktı.

İSVİÇRE MODELİ

Medeni Kanun'un hazırlanması aşamasında, Türk hukukçuları dönemin en ileri Avrupa kanunlarını inceledi ve ilginç bir tercihte bulundu.

Medeni Kanun 1

  • Hukuk Komisyonu: Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt'un liderliğinde bir komisyon kuruldu. Komisyon, hızla Fransız, Alman ve İsviçre Medeni Kanunlarını değerlendirdi.
  • Neden İsviçre? Türk hukukçular, İsviçre Medeni Kanunu (ZGB) ve Borçlar Kanunu (OR) üzerinde karar kıldı.
    • Sadelik ve Açıklık: İsviçre Kanunu, diğer Avrupa kanunlarına göre daha sade, anlaşılır ve uygulaması kolaydı.
    • Modern Aile Hukuku: Özellikle kadın hakları, tek eşlilik ve boşanma konularında en ilerici hükümleri barındırıyordu.
    • Hukuk Başlığı: Medeni Kanun, bir ülkede yazılmış en son medeni kanundu ve bu durum onun çağdaşlığını gösteriyordu.
  • Hız Rekoru: TBMM'de görüşmeler, bizzat Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimlerin hızını kesmeme talimatıyla hızlandırıldı. Kanun teklifi Meclis'e geldikten sonra, maddeler tek tek okunmadan ve ciddi bir tartışmaya girilmeden birkaç gün içinde (17 Şubat 1926) kabul edildi. Bu durum, Türkiye'nin reform yolundaki kararlılığının bir göstergesiydi.
  • Yürürlüğe Giriş: Türk Medeni Kanunu, 4 Ekim 1926'da yürürlüğe girerek eski hukuk sistemini tamamen sonlandırdı.

ÖNEMLİ MADDELER

TMK, sadece teknik bir kanun değil, aynı zamanda Türk toplumunun yapısını temelden değiştiren bir sosyal sözleşme niteliğindeydi.

Alan

Getirilen Yenilik

Eski Hukukta Durum

Evlilik

Tek eşlilik (Monogami) zorunluluğu ve resmi nikâh şartı.

Erkeklerin dört eşe kadar evlenme hakkı (Poligami) vardı; resmi nikâh zorunlu değildi.

Boşanma

Kadın ve erkeğe eşit şartlarda yargı yoluyla boşanma hakkı.

Boşanma hakkı büyük ölçüde erkeğin tek taraflı iradesindeydi (talak).

Miras

Kadın ve erkeğin miras hakları eşitlendi.

İslam Hukuku'na göre kadının miras payı, genellikle erkeğin yarısı kadardı.

Kadın Hakları

Kadınlara meslek seçme ve malvarlığı üzerinde tam tasarruf hakkı tanındı.

Evli kadınların meslek seçimi ve malvarlığı üzerindeki hakkı sınırlıydı.

Hukuk Birliği

Tüm yargı alanlarında laiklik ilkesi benimsendi; Şeriat mahkemeleri kapatıldı.

Hukuk, dinî kurallarla iç içeydi ve farklı cemaatler için farklı kurallar uygulanabiliyordu.

AZ BİLİNEN İLGİNÇ BİLGİLER

  • Mahmut Esat Bozkurt'un Soyadı: Medeni Kanun'un kabulünde gösterdiği üstün çaba nedeniyle, kanunun mimarı Adalet Bakanı Mahmut Esat Bey'e, 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile bizzat Atatürk tarafından "Bozkurt" soyadı verilmiştir. Bu soyadı, Türk Hukuku'nu yeniden dirilttiği (hukuki reformu simgelediği) için bir onurlandırmaydı.
  • Oy Hakkından Önce Eşit Malvarlığı: Türk Medeni Kanunu, kadınlara siyasi haklar (seçme ve seçilme hakkı – 1934) verilmesinden sekiz yıl önce medeni haklar ve miras konusunda tam eşitlik sağlamıştır. Bu, sosyal reformun siyasi reformdan önce geldiğini gösterir.
  • Dünya Çapında Bir İlk: Türkiye, İsviçre Medeni Kanunu'nu (ZGB) birebir, büyük değişiklik yapmadan kendi ulusal kanunu olarak kabul eden ilk ülkedir. Bu hız ve doğrudan alıntı, o dönemde uluslararası hukuk çevrelerinde büyük yankı uyandırmıştır.
  • "Kadınlara Verilen Haklar" Tartışması: Kanunun kabulü sırasında muhalif çevreler, kadına tanınan eşit miras hakkının "İslam'a aykırı" olduğunu savunmuşlardır. Ancak Mahmut Esat Bozkurt, hukukun çağdaş medeniyetin bir gereği olduğunu vurgulayarak eleştirileri reddetmiştir.

Türk Medeni Kanunu, 1926'dan bu yana toplumsal değişime ayak uydurmak adına pek çok kez revize edilse de (en kapsamlısı 2002'de), özündeki laiklik ve bireysel eşitlik ilkeleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel direklerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir.

Muhabir: Barış Berkant Oğuz