Ağrı’nın Doğubayazıt ve Diyadin ilçeleri ile Van’ın Çaldıran ilçesi arasında yer alan 3 bin 532 metre yüksekliğindeki Tendürek Dağı’nda, 1855 yılında meydana gelen volkanik patlamada yayılan lav ve kül bulutları, birçok yerleşim birimini yok etti. Bu tarihi olayın etkilerini araştırmak amacıyla, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alperen Kayserili, Dr. Öğr. Üyesi Tolga Korkusuz ve Arş. Gör. Emre Sakaoğlu tarafından bilimsel bir inceleme başlatıldı. Ekip, drone görüntüleriyle yaptığı taramalarda bazı bölgelerde eski yerleşim kalıntılarına rastladı.
“Volkanik Taşlar Hem Yuva, Hem Tehdit”
Araştırma kapsamında elde edilen bulgulara dair konuşan Dr. Öğr. Üyesi Tolga Korkusuz, lav akıntılarının yavaş ilerlediği alanlarda geçmiş yerleşim izlerinin görüldüğünü belirtti. Korkusuz, "Buradaki bazı evler, volkanik taşlarla inşa edilmiş. Yani insanlar hem bu taşlardan faydalanmış hem de aynı volkanik faaliyetin tehdidi altında yaşamış. Bu çelişki, volkanik coğrafyanın iki yüzünü de ortaya koyuyor" dedi.
Jeomorfolojik Turizm İçin Eşsiz Bir Potansiyel
Bölgenin jeoturizm açısından da büyük potansiyel taşıdığına dikkat çeken Korkusuz, "Tendürek’te volkanik akıntıların sonucu olarak oluşan bu dramatik tabloyu Türkiye’nin başka hiçbir yerinde göremeyiz. Erciyes ve Ağrı Dağı’nda volkanik yapılar görülse de yerleşim yerinin doğrudan lavlar altında kaldığına dair böylesine net örnekler yok" diye konuştu.
Verimli Araziler Yüzünden Yerleşim Sürekliliği Gösteriyor
Prof. Dr. Alperen Kayserili ise volkanik arazilerin verimliliğine dikkat çekerek şunları söyledi:
“2 bin 114 metre rakımda bulunuyoruz. Lavların soğumasıyla oluşan kayaç yapıları ve kül tabakaları oldukça dikkat çekici. Bu arazilerin çevresi, verimli topraklar sunduğu için tarih boyunca yerleşimlere sahne olmuş. Bugün de bu özelliğin devam ettiğini gözlemliyoruz. Tendürek’in eteklerinde hala köyler var. Bu da volkanik alanların her dönemde cazibe merkezi olduğunu gösteriyor."