Gıda takviyeleri, vitamin preparatları ve bitkisel ürünler son yıllarda hızla büyüyen bir pazar haline geldi. “Doğal”, “bitkisel” ya da “masum” ürünler olarak sunulan bu takviyeler, geniş kitleler tarafından çoğu zaman hekim veya eczacıya danışılmadan tüketiliyor.

Özellikle zayıflama ürünleri, protein tozları, bağışıklık güçlendirici kapsüller ve vitamin destekleri bilinçsiz kullanımın en yaygın örnekleri arasında yer alıyor. Oysa uzmanlara göre kontrolsüz tüketilen bu ürünler, sanılanın aksine vücutta ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

Bilinçsiz kullanımın yol açtığı zararlar, böbrek ve karaciğer hasarından sindirim sistemi bozukluklarına; damar tıkanıklıklarından kemik erimesine kadar geniş bir yelpazede kendini gösterebiliyor. Uzmanlar, özellikle internetten ve denetimsiz satış noktalarından alınan ürünlerin halk sağlığı açısından önemli risk taşıdığını belirtiyor.

Yetki karmaşası ve denetim eksikliği

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, gıda takviyeleriyle ilgili en temel sorunun “yetki karmaşası” olduğunu vurguluyor. Saydan’a göre bugün ilaç gibi kullanılan pek çok ürünün ruhsatlandırma ve denetim süreci halk sağlığı için yeterli güvence sunmuyor.

Saydan, gıda takviyelerinin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ruhsatlandırıldığını, oysa bu ürünlerin etkileri ve riskleri itibarıyla Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmesi gerektiğini ifade ediyor:

“Farmasötik form verilmiş bu ürünlerin pek çoğu fiilen ilaç gibi kullanılmaktadır. Buna rağmen marketlerde, internet sitelerinde, benzin istasyonlarında, hatta pazarlarda bile satılabilmektedir. Bitkisel veya gıda takviyesi olarak sunulmaları onları masum yapmaz; her ilacın olduğu gibi bu ürünlerin de yan etkileri vardır.”

Saydan’a göre gıda takviyelerinin yalnızca eczanelerden ve eczacı danışmanlığında halka ulaştırılması, toplum sağlığı açısından zorunlu bir adımdır.

Bilinçsiz kullanımın tehlikeli sonuçları

Toplumda zararsız sanılan vitaminlerin bile yüksek dozda kullanıldığında ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğini belirten Saydan, bazı örnekleri şöyle sıralıyor:

• B12 Vitamini Fazlalığı-B12 vitamininin kontrolsüz alımı, kandaki trombosit düzeyini artırarak damar içinde pıhtı oluşumuna zemin hazırlar. Bu durum ani kalp krizi, inme, damar tıkanıklıkları ve felç gibi hayatı tehdit eden sonuçlara yol açabilir.

• D Vitamini Fazlalığı-En sık kullanılan takviyelerden biri olan D vitamininin yüksek dozda alınması:

Kanda kalsiyum artışına, Böbrek taşı oluşumuna Böbrek ve damar sorunlarına Zehirlenmeye bağlı böbrek yetmezliği ve kalp yetmezliği riskine neden olabilir. Ayrıca ciltte kuruluk ve kaşıntı gibi belirtiler de görülebilir.

Saydan, özellikle “yaşlanmayı geciktiriyor” iddiasıyla pazarlanan D3 takviyelerinin kontrolsüz kullanımına dikkat çekiyor: D3 vitamininin fazla alınması mide bulantısı, kusma, kabızlık, kilo kaybı, böbrek fonksiyonlarında bozulma ve kalp ritim düzensizliklerine neden olabilir.”

• C Vitamini Fazlalığı- Baş ağrısı, Huzursuzluk Sinir sistemi etkilenmeleri Uykusuzluk ya da aşırı uyku hali Halsizlik ve yorgunluk gibi şikâyetler ortaya çıkabilir.

Saydan, bu örneklerin artırılabileceğini belirterek “Toplum sağlığının korunması için gıda takviyelerinin mutlaka Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanması ve sağlık profesyonelleri eliyle hastaya sunulması şarttır.” değerlendirmesinde bulunuyor.

Masum görünen takviyeler büyük risk

Gıda takviyeleri ve vitamin ürünleri, doğru kullanıldığında gerekli durumlarda destek sağlayabilir. Ancak hekim önerisi olmadan, kontrolsüz biçimde ve yüksek dozlarda tüketilen bu ürünler, ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabiliyor. Denetim eksikliği, yanlış yönlendirmeler ve internet üzerinden yapılan kontrolsüz satışlar, halk sağlığını tehdit etmeye devam ediyor.

Uzmanlar, toplumun bilinçlendirilmesi ve takviye niteliğindeki ürünlerin mutlaka tıbbi danışmanlık ile kullanılması gerektiği konusunda hemfikir. Görünen o ki, takviyeler konusunda “çoğu zarar, azı karar” sözü her zamankinden daha doğru.