Günümüzde birçok insan, sosyal medya platformlarından iş yerine, aile içi ilişkilerden sosyal çevrelere kadar her alanda “iyi” bir birey olma baskısı altında yaşıyor.  Bu durum kişiler üzerinde hem olumlu hem de olumsuz birçok psikolojik etki yaratabiliyor. Peki, sürekli olarak “iyi” görünme çabası bireylerin ruh sağlığı üzerinde ne gibi etkiler bırakıyor?

İyi Olmanın Getirdiği Yükler

Sürekli olarak “iyi” olma çabası, kişinin kendi içsel deneyimlerini ve duygularını göz ardı etmesine neden olabilir.
Bu durum zamanla kişisel otantikliklerin kaybedilmesine ve kimliklerin sürekli bir maske arkasına saklanmasına yol açar.  İyi olmak adına sürekli bir rol yapma halinin, bireylerde stres, anksiyete ve depresyon gibi ruhsal sorunlara yol açabileceği bilinmektedir.

Sosyal Beğeni ve Onay Arayışı

Sosyal medyanın etkisiyle birlikte, bireyler sık sık başkalarının onayını ve beğenisini kazanma ihtiyacı hisseder.
Sürekli olarak başkalarının beklentilerini karşılama çabası içine sokar.  Özellikle gençler arasında gözlenen bu durum, özgüven sorunlarına ve kimlik krizlerine yol açabilir.  Kendilerini sürekli olarak başkalarıyla kıyaslayan bireyler, aslında kendi benlik değerlerini ve özgünlüklerini yitirme riskiyle karşı karşıya kalırlar.

Kendine Karşı Anlayışın Önemi

Psikologlar, iyi olma baskısını yönetebilmenin yollarını araştırırken, bireylerin kendilerine karşı daha anlayışlı ve hoşgörülü olmalarının altını çiziyor.
Kendini kabul, bireyin kendi içsel deneyimlerine saygı göstermesi ve kendi gerçekleriyle barışık olması demektir.
Kendine karşı nazik olmak, zaman zaman “hayır” diyebilmek ve kendi ihtiyaçlarını önemsemek, ruh sağlığını korumanın önemli adımları arasında yer alır.
Ulaşılabilir Hedefler Belirlemek
İyi olma hedefi, gerçekçi ve ulaşılabilir olmalıdır.
Bireyler, kendilerinden beklenenin her zaman mükemmel olmadığını kabullenmeli ve hedeflerini bu doğrultuda şekillendirmelidir.
Kendi sınırlarını tanımak ve bu sınırlar içinde neyin en iyi yapılabileceğini bilmek, baskıyı azaltır ve kişisel gelişimi destekler.
İyi olma çabası, dengeli ve sağlıklı bir şekilde yönetildiğinde, bireyin gelişimine katkı sağlayabilir.
Ancak bu baskının aşırılıklara kaçmadan, kişisel özgürlük ve özgünlük çerçevesinde ele alınması gerekmektedir.
Kendi sınırlarımızı ve ihtiyaçlarımızı anlamak, bu süreçte bizi daha mutlu ve daha sağlıklı bireyler haline getirebilir.