Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, bugün Ankara’da bulunan genel merkezde açıklamalarda bulundu.

"Türkiyenin dört bir yanından güzel haber alacaksınız"

Genel Başkan Özel'in satırbaşları şöyle: “Vesayet odakları altındayız deyip şimdi yarattıkları vesayet odaklarıyla seni siyasetin tıkamaya çalışanların iftira ettirenlerin hakaret ettirenlerin muhalefete ikili hukuk uygulayanların eğer kendilerine öfkelenirse dava açanlar öbür taraftan her türlü saldırıya hakarete iftiraya karşı susanların dönemindeyiz. 19 Mart darbesinin üstünden 148 gün geçti. 19 Mart darbesini yapacak olanlar geçen sene 9 Ekim’de siyasi bir makam olan bakan yardımcılığından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gibi çok önemli, çok kritik, çok tarafsız, çok korkusuz, çok bağlantısız olunması gereken bir makama atıldılar. Önceki için ‘Bu beceremedi, bu çocuk becerir’ diye yollandı kendisi. Önceki başsavcının ‘Ben bu dediklerinizi yapamam, ben hukukun dışına çıkamam’ itirazlarından sonra geçmişte her denileni yapan, hep hukukun dışına çıkan, bir seyyar giyotin gibi mahkeme mahkeme gezdirilip istenilen kararları şak, şak verip, işte Selahattin Demirtaş’ı da içeri atan, Canan Kaftancıoğlu’na da yasak getiren, Grup Yorum davasına da giren, baştan aşağı saydığınızda bütün sıkıntılı siyasi kararları vermiş olan kişi, ödüllendirilmek için getirildiği siyasi makamdan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gibi kritik bir makama gitti. O günden sonra bu süreç başladı. Biz yürümekte olan süreci, geleceğin yönetimine, geleceğin Cumhurbaşkanı’na darbe girişimi olarak, 19 Mart’tan bir ay önce nitelendirmiştik zaten. Ekrem İmamoğlu’nun, sevgili Başkanımızın 20 yıl önce daire sattıklarını aramaya başladılar; Açıktan para verdiniz mi?’ 20 yıl önce bu ülkede daire satılır, tapuda bir değeri vardır, bir de açıktan verilir. Onun peşine düşüp, İmamoğlu’nun açıktan aldığı parayı koyduğu bankayı filan bulup, ona başka anlamlar yüklemeyi hesap edecek kadar küçülmüş birileri belediye başkanlarımızın, ailelerinin, eşlerinin, çevrelerinin tamamına akıl alabilecek en haksız saldırılar ve en haksız zorlamalarla yürütecekleri fevkalade utanç verici bir süreci o günlerde başlattılar " diye konuştu.

"Ladin’e, Çınar’a, Meşe’ye iftirayı attırdılar"

Özel, "Boş dosyayı doldurmak için ilk önce gizli tanık… Ağaç isimleri verdiler; meşeler, ladinler, çınarlar. O gizli tanıklar bir şey söyledi ama AİHM ve AYM kararları diyor ki ‘Gizli tanığın dediğini somut delille destekleyeceksin.’ Bunları oraya yollayanlar, ‘Gidin, bakın. Elinizle koymuş gibi bulacaksınız.’ Kişi kendinden bilir işi. ‘Bu işleri yapan müteahhitlerden bunlar bunu, bunu istemiştir. Buralara da koymuştur’ diye gittiler. Ladin’e, Çınar’a, Meşe’ye iftirayı attırdılar. Bir tane somut delil bulamadılar. Bulsa yetecek Ladin’in dediği. Onun dediği yerde kasa çıksa, onun dediği gibi para çıksa, onun dediği gibi yolsuzluk olsa. Yok, yok, yok. Sonra iş geldi yeni bir mekanizmaya. Herkese bir kişiye bir avukat zorunluluğu. Yasal değil, yasak. Ama öyle. Neden? Haber gelmesin, gitmesin. Herkese ‘Bir diğerinden şu kanıt çıktı. O bunu itiraf etmiş. O bunu yapmış. Sen de bunu söylersen kurtulursun.’ İftira at, kurtul mekanizması. Birazdan en somutunu göreceksiniz, en somutunu. Kimine; ‘Duydum, de.’ Yüzlerce itiraf beyanı var. ‘Gördüm’ bile yok; ‘Duydum’, ‘Sanıyorum’, ‘Galiba…’ Bunlarla yaptılar yaptılar, her önüne gelene başkasına bir iftira attırdılar. Öyle bir noktaya geldi ki iş itiraf için çağırdıkları kişiyi çağırdıkları anda eşini de gözaltına aldılar. ‘Eşin gözaltında, akşam birlikte olursunuz inşallah’ dediler, ‘Ya Silivri’de ya kendi evinizde."

"Dünyanın en büyük organize kötülük hareketi çökecek"

Öyle bir çorap söküğünün olacağına altını çizen Özel, "Şimdi öyle bir çorap söküğü başlayacak ki, bu itiraflardan, itirafnamelerden öyle bir yere gelecek ki iş. Bu itirafları yapanlar esas nasıl iftira atmaya zorlandıklarını öyle anlatacaklar ki. Dünyanın en büyük organize kötülük hareketi çökecek, bunun dünya çapında izlenecek filmleri olacak. Yeter ki bu gösterilen cesaretler gösterilmeye devam etsin. Bir de burada ‘Saat 17.00. Sandıklar kapandı, kabus bitti’ diyebilelim. Devletin bütün imkanlarını elinde tutanların ne kadar kötüleşebildiklerini görmek açısından fevkalade önemli bir noktadayız. Ama sadece şuraya bakalım. Bir sürü savcı, mütevazi lojmanlarda oturuyor. Öyle lojmanlar var, depreme dayanıklılığından şüphe var. Lojmanda oturamayan görevliler, Çağlayan’da görev yapanlar kendi cebinden kirayla evlerde oturuyorlar. Ama bir savcı 80 yıllık maaşıyla alabileceği yatı, alıcı gözle gezebiliyor. Boğaz’da kendisine lojman tahsis edilmiş, sadece 56 milyon TL tadilatına verilebiliyor. 56 milyon TL, 56 emekli öğretmenin 30 yıllık emeği karşılığı aldığı ikramiye. Sadece tadilata verilebiliyor. Öyle bir pervasızlıkla karşı karşıyayız ki birazcık kafaları bozulunca, birazcık onlarla uğraşınca bir tane beyaz Toros koyup, karşısına geçip, fotoğraf çektirip, bizi tehdit edebilen, Erdoğan ‘Bu ülke beyaz Toroslar’dan çok çekti’ dediği gün beyaz Toros paylaşabilen bir pervasızlıkla, gözü dönmüşlükle karşı karşıyayız. 90’ların JİTEM’cileri böyle cesur veya böyle küstahtı. Şimdi Erdoğan’ın Çağlayan’daki AK Toroscuları bu noktaya gelmiş durumda. Öyle bir noktaya geldik ki bu çeteyle ilgili elimizdeki bütün bilgileri derledik, 15 gün önce HSK‘ya başvurduk." şeklinde konuştu.

Şeker pancarının bu seneki alım fiyatı belli oldu
Şeker pancarının bu seneki alım fiyatı belli oldu
İçeriği Görüntüle

AK Parti'nin 'doğum günü' hediyesi

"Bu AK Toroslar çetesinin irtibat içinde olduğu bir avukat arkadaş, İBB soruşturmasındaki tutuklu iş insanı Murat Kapki’ye gider. Murat Kapki dediğiniz kişi, İBB AKP’deyken de çok iş yapan, çeşitli kamu kurumlarına da iş yapan, çok büyük bir şirketin sahiplerinden biridir. Defalarca itirafçılığa zorlanmış, etkin pişmanlık ifadeleri de vermiş ama kendisinden istenen ifadeyi vermediği için, gerçek dışı beyan vermediği için içeride tutulmuş birisidir. Bu kişiye bugün kuruluşunu kutladığımız Adalet ve Kalkınma Partisi’nin MKYK üyeliği dahil, çok sayıda görev yapmış Mücahit Birinci denen arkadaş gider. Bu giden arkadaş, Murat Kapki ile konuşur 31 Temmuz 2025 günü ve Murat Kapki’nin birazdan her birinizin tanık olacağı 1,5 sayfalık bir ifade tutanağını önüne koyup, ‘Bunu imzalayacaksın, üstüne de 2 milyon dolar vereceksin…’ 82 milyon TL. ‘Ve buradan tıpış tıpış çıkıp gideceksin.’ Olmayan bir buluşmayı olmuş gibi söylemesini, çeşitli kişilerin isimlerini geçirmesini, çeşitli olaylarla bunları ilişkilendirmesini isteyip… Hatta ‘Ben kimseye iftira atmam’ deyince ‘Makyavelist düşün. Baktın CHP iyiye gidiyor. O gün mahkemede dersin ki ‘Ben bunu kendimi kurtarmak için söyledim.’ CHP yanlısı bir ifade verir, CHP’nin gazabından kendini kurtarırsın.’ Diyor ki ‘Her gece Fuat Uğur, Cem Küçük, Nedim Şener hakkımda konuşuyorlar. Ben bir de bunları söylersem nasıl olacak?’ ‘Onlar bende. Merak etme. Hepsini halledeceğim. Ben senin medyadaki elin, ayağın, teminatın olacağım’ diyebiliyor. Çağlayan’daki çetenin kontrolünde olmayan avukatları, savcıları, hakimleri baskılamak için ‘Şöyle bir ifade vereceksin’ diyerek, ‘Avukat Mehmet Pehlivan’ın bütün Çağlayan’ı emrine aldığını…’ İBB soruşturmasından tutuklu olan, Ekrem Başkanın avukatı. ‘Sana söylediğini söyleyeceksin’ diyor. Devamında dünya kadar iddiayla, efendim öyle bir ifade ki basında da kullanılmak üzere… Fevkalade riskli, gazetecilere hakaret eden, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir türlü beceremedikleri kurultayıyla ilgili bir hamle yapan, Fatih Keleş’i, bir türlü yapamadıkları Fatih Keleş iftirasını oturtan, Ekrem Başkan’a, Murat Ongun’a dokunan bir ifadeyi vermesi karşılığında 2 milyon dolar da verirse olacağını söylüyor. Şimdi diyorlar ki ‘Mektup olacakmış, bilmem neymiş…"

Muhabir: Ceren Dilan Koluaçık