20. yüzyılın en tanınmış ve tartışmalı figürlerinden biri olan Ernesto "Che" Guevara'yı (1928-1967) inceliyoruz. Arjantinli bir doktor olarak çıktığı Latin Amerika yolculukları, onu devrimci ideallere sürüklemiş, Küba Devrimi'nin kilit isimlerinden biri haline getirmiş ve sonunda Bolivya'da öldürülerek efsaneleşmiştir.
Yüzü tişörtlerden posterlere kadar yayılarak bir karşı kültür ikonuna dönüşse de, hayatı ve mirası hala derinlemesine tartışılan bir figür olmaya devam etmektedir.
İLK YILLARI, TIP VE LATİN AMERİKA
Ernesto Guevara, 14 Haziran 1928'de Arjantin'in Rosario kentinde orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Tıp eğitimi almak için Buenos Aires Üniversitesi'ne kaydoldu. Ancak onun hayatını şekillendiren asıl deneyimler, Latin Amerika'da yaptığı uzun yolculuklar oldu.
Özellikle 1951-1952 yıllarında motosikletiyle Güney Amerika'yı dolaşması, kıtanın yoksulluğunu, eşitsizliğini ve emperyalist sömürüsünü yakından görmesine neden oldu.
Bu yolculuklar sırasında edindiği izlenimler, Marksist düşüncelere ilgi duymasına ve devrimci bir bakış açısı geliştirmesine zemin hazırladı. Guatemala'da ABD destekli bir darbenin demokratik olarak seçilmiş Jacobo Árbenz hükümetini devirmesine tanık olması, anti-emperyalist duruşunu pekiştirdi.
FİDEL CASTRO VE KÜBA DEVRİMİ
1954'te Meksika'ya giden Che, sürgündeki Kübalı devrimci Fidel Castro ile tanıştı. Castro'nun Küba'yı Batista diktatörlüğünden kurtarma planına gönülden inandı ve hareketin bir parçası oldu. 1956'da "Granma" adlı yatla Küba'ya çıkarma yapan 82 devrimciden biriydi.
Sierra Maestra Dağları'nda verilen gerilla mücadelesinde tıp bilgisini kullanarak hem doktorluk yaptı hem de askeri stratejist olarak öne çıktı. Cesareti, disiplini ve liderlik vasıflarıyla kısa sürede yükseldi ve "Comandante" (Komutan) rütbesine ulaştı.
1 Ocak 1959'da Batista rejiminin devrilmesiyle sona eren Küba Devrimi'nin en önemli figürlerinden biri haline geldi. Yeni kurulan Küba hükümetinde çeşitli önemli görevler üstlendi: Ulusal Banka Başkanı, Sanayi Bakanı ve toprak reformu komitesinin başkanı oldu.
Bu görevlerde, Küba ekonomisini sosyalist ilkelere göre dönüştürmeye çalıştı.
ULUSLARARASI DEVRİMCİ MİSYONU
Che Guevara, Küba Devrimi'nin başarısının, diğer Latin Amerika ülkeleri ve Üçüncü Dünya ülkeleri için bir model olması gerektiğine inanıyordu. Vietnam Savaşı'nda ABD'ye karşı mücadele eden ülkelere destek verdi ve "bir, iki, üç Vietnam yaratmalıyız" çağrısında bulundu. Bu uluslararası devrimci misyonu, onu Küba'daki resmi görevlerinden ayırdı.
1965 yılında Küba'dan ayrılarak Kongo'da bir gerilla hareketine destek verdi, ancak bu girişim başarısız oldu. Ardından Bolivya'ya giderek yeni bir gerilla cephesi açma girişiminde bulundu.
Bu süreçte, Küba liderliği ve Sovyetler Birliği ile ideolojik farklılıkları da belirginleşti. Che, Sovyetler Birliği'nin "barış içinde bir arada yaşama" politikalarını eleştirerek, Batı emperyalizmine karşı doğrudan ve silahlı mücadelenin gerekliliğini savundu.
BOLİVYA SON NEFES VE EFSANENİN DOĞUŞU
Bolivya'daki gerilla hareketi, yerel halktan yeterli desteği alamadı ve ABD destekli Bolivya ordusu tarafından hızla kuşatıldı. 8 Ekim 1967'de La Higuera yakınlarında yakalandı. 9 Ekim 1967'de ise Bolivya ordusu tarafından, ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı'nın (CIA) desteğiyle infaz edildi.
Ölümü, Che Guevara'yı bir efsaneye dönüştürdü. Yüzü, dünya çapında anti-emperyalist hareketlerin, sosyalistlerin, devrimcilerin ve hatta karşı kültürün bir sembolü haline geldi. Sömürüye karşı duruşu, idealizmi ve nihai fedakarlığı, onu gençler arasında popüler bir figür haline getirdi.
MİRASI
Che Guevara'nın mirası, günümüzde de yoğun tartışmalara konu olmaktadır. Kimileri onu, Latin Amerika'nın bağımsızlığı ve sosyal adaleti için savaşan bir özgürlük savaşçısı ve insan hakları savunucusu olarak görürken, kimileri de şiddeti savunan, insan hakları ihlallerine karışmış totaliter bir figür olarak eleştirmektedir.
Onun devrimci teori ve pratikleri, özellikle "foco" teorisi (küçük bir gerilla grubunun toplumsal ayaklanmayı tetikleyebileceği fikri), sonraki gerilla hareketlerini etkilemiştir.
Che Guevara, idealist bir doktorun, kıtaların ötesine geçen bir devrimciye dönüşümünü simgelemektedir. Hayatı, kapitalizm ve emperyalizm karşıtı mücadelenin, fedakarlığın ve siyasi eylemin sınırlarını zorlayan bir örnektir.
O, sadece bir tarihi figür değil, aynı zamanda küresel siyasi tartışmaların ve popüler kültürün güçlü bir ikonudur.