Kaan Yılancıoğlu, X (eski adıyla Twitter) hesabından yaptığı paylaşımda, kanser araştırmalarında yıllardır “ulaşılamaz hedef” olarak görülen MYC proteinine yönelik devrim niteliğinde bir gelişmeye dikkat çekti.
Yılancıoğlu’nun aktardığı bilgilere göre, kanserlerin yaklaşık yüzde 70’inde rol oynadığı bilinen MYC proteini; yumurtalık, pankreas, meme ve prostat gibi agresif kanser türlerinde kritik bir etkiye sahip. MYC’nin bugüne kadar doğrudan hedeflenememesinin nedeni ise, yapısının son derece karmaşık olması ve klasik ilaçlarla bloke edilememesi olarak gösteriliyordu.
Doğrudan hedef değil, sistemi çökertiyor
Paylaşımda yer alan bilgilere göre, geliştirilen PMR-116 adlı deneysel ilaç, MYC’yi doğrudan durdurmak yerine, proteinin aktif kalabilmesi için bağımlı olduğu protein üretim mekanizmasını bozuyor. Bu sayede MYC işlevini yitiriyor ve kanser hücrelerinin büyümesi baskılanıyor.
Hayvan deneylerinde güçlü etki
Preklinik çalışmaların sonuçlarına dikkat çeken Yılancıoğlu, PMR-116’nın hayvan deneylerinde:
- Prostat kanseri lezyonlarını yüzde 85 oranında azalttığını,
- Tümör büyümesini saatler içinde belirgin şekilde yavaşlattığını vurguladı.
İnsan klinik denemeleri 2025’te
Paylaşımda ayrıca, ilacın 2025 yılı içerisinde ilk insan klinik denemelerine başlamasının planlandığı bilgisi yer aldı. Klinik süreçten olumlu sonuçlar alınması halinde, MYC odaklı kanserlerin tedavisinde köklü bir paradigma değişikliğinin yaşanabileceği ifade ediliyor.
Uzmanlar, bu yaklaşımın başarılı olması durumunda, bugüne kadar tedaviye dirençli pek çok kanser türü için yeni ve etkili bir tedavi seçeneği doğabileceğine dikkat çekiyor.
Bilim dünyası, MYC’ye yönelik bu dolaylı ama hedefli müdahalenin, kanserle mücadelede uzun süredir beklenen “oyun değiştirici” adımlardan biri olabileceğini değerlendiriyor.