ATO, sözleşmeden çekilmenin kadınların hak mücadelesine zarar verdiğini belirterek, “İstanbul Sözleşmesi’nden, haklarımızdan vazgeçmiyoruz” dedi.
Sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İstanbul Sözleşmesi; kadının güçlendirilmesi, şiddetin önlenmesi, önlenemediği durumlarda etkin soruşturma yürütülmesi, destek ve koruma mekanizmaları sağlanması ve ikincil mağduriyetler oluşturulmaması konularında yol haritası çizer. Sorumlu kişi ve kurumların denetlenmesini sağlar.”
Tabip odası, sözleşmenin kadına yönelik şiddetin sonlandırılmasında önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde mücadele çağrısını yineledi.
Türkiye, 2021 yılında Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmişti. Karar, başta kadın örgütleri olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu ve meslek odasının tepkisini çekmişti.
İstanbul Sözleşmesi Nedir?
Tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, 2011 yılında İstanbul’da imzaya açılmış ve bu nedenle “İstanbul Sözleşmesi” olarak anılmıştır. Türkiye, sözleşmeyi ilk imzalayan ve onaylayan ülke olmuştur.
Sözleşme dört temel ilkeye dayanır:
Şiddetin Önlenmesi: Toplumda farkındalık yaratılması, eğitim programları ve kültürel değişimle şiddetin kökten önlenmesi hedeflenir.
Mağdurların Korunması: Şiddet mağdurlarının barınma, sağlık, hukuki destek gibi hizmetlere erişiminin güvence altına alınması öngörülür.
Faillerin Cezalandırılması: Şiddeti uygulayan kişilere karşı etkin ve adil yargı süreçlerinin işletilmesi, cezasızlığın önlenmesi amaçlanır.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması: Şiddetin temelinde yatan eşitsizlikle mücadele etmek, kadın-erkek eşitliğini kurumsal ve toplumsal düzeyde güçlendirmek sözleşmenin ana eksenlerinden biridir.
Ne Olmuştu?
Türkiye, 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini açıklamıştı. Bu karar, kadın hakları savunucuları, hukukçular ve birçok meslek örgütü tarafından tepkiyle karşılandı. Kararın ardından ülke genelinde pek çok protesto düzenlendi ve sözleşmenin yeniden yürürlüğe girmesi yönünde çağrılar yapılmaya devam ediyor.