SAMET EKER
Osmanlı Devleti ve devamın da kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile beraber insanlara ulaşmak için her zaman bir iletişim aracına ihtiyaç duyulmuştur. Dönemin en önemli araçlarından biri olan gazete, verilen Millî Mücadele’nin en önemli tanıklarından olmuştur. Cumhuriyetin kurulacağı, kurulduğu ve tek partili dönemin bittiği yıllara kadar gazeteler, her zaman tanıtmaya yönelik olmuştur. Ama çok partili dönemin başlaması ve öncesinde CHP yönetimini ile destekleyenlerinin muhalefete karşı uyguladıkları politikalar sebebi ile eleştirel bir hal almaya ve çatışmalara sebep olmuştur. Hakimiyet-i Milliye’den Ulus gazetesine uzanan süreçte Millî Mücadele ve devamında CHP’yi destekleme süreci ile beraber Ulus’un muhalefete geçmesi, Başkent’ten Zafer uzanan yolculuğunda iktidarı ele alması Ankara medyasını daha dikkat çekici hale getirdi.
“ANKARA’NIN BAB-I ÂLİ’Sİ ULUS’TUR”
Millî Mücadele yıllarında Mustafa Kemal ve silah arkadaşları Anadolu topraklarında birçok insanla buluşmakta ve bu mücadelenin haklı bir mücadele olduğunu anlatmaktadır. Bu haklı mücadelenin dünya basınında ve yerel halkın duyması adına ve milli mücadelenin lehinde propaganda yapmak amacıyla bir gazete çıkarılması gerekiyordu. Çünkü o dönemin en önemli enformasyon akışını sağlayan araçlardan biri gazeteydi.
Hakimiyet-i Milliye Gazetesi bu görevi üstlenecekti. 10 Ocak 1920 Cumartesi günü gazetenin ilk sayısı yayımlandı. Gazete adının altında ‘Mesleği milletin iradesini hâkim kılmaktır’ başlığıyla yer alıyordu. Haftada iki gün ve dört sayı çıkan gazete 47. sayısından sonra 18 Temmuz 1920’den itibaren haftada üç gün yayınlanmaya başladı. Teknik yetersizliklerden dolayı ilerleyen dönemlerde yeniden iki güne düştü. Ama Hakimiyet-i Milliye Gazetesinin günlük gazete olabilmesi için 22 Ocak 1921’de 100. sayıdan sonra yayına iki hafta ara verildi ve 6 Şubat 1921’de tek yapraklı ilk günlük gazete olarak yayımlandı. Cumartesileri hariç her gün çıkmaya başladı. Çok önemli isimleri yazar kadrosunda bulunduran Hakimiyet-i Milliye Gazetesi dışardan birçok aydının ve gazetecinin de destek vermesi ile önemli bir hal aldı. Tabii ki kurtuluş Savaşı’nın galibiyetle sonuçlanması ve ardından cumhuriyetin ilan edilmesi ile beraber Cumhuriyet halk fırkasının yarı resmi yayın organı haline geldi. 28 Kasım 1934 tarihinde ise Ulus adını aldı. O dönem Türkiye’nin ve Ankara’nın kalbi ulustan atıyordu. Ulus tarih boyunca her zaman önemli bir yere sahip oldu çünkü tarihi yapısı, ticari önemi ve sonrasında Cumhuriyet dönemi ile beraber Türkiye’nin kalbi burası oldu. İstanbul’un gazetecilik anlamında en önemli mekânı Bab-ı Âli’dir. Tabii ki bu noktada Türk basınının gelişmesi haber kaynağına yakınlığı ile doğru orantılı. Cumhuriyet döneminde de Ulus’ta olmasının sebebi bundan kaynaklıdır. Yani Ankara’nın Bab-ı Âli’si Ulus’tur. Tabii ki cumhuriyetin kurulması ve Türk parasına İstanbul’daki alışkanlığından ve Babıali’den vazgeçemedi. Gazetelerin merkezleri ve kitapevleri bu bölgeyi atmıştı. Tabii ki 20. yüzyılın sonlarında gazeteler bu bölgeye sığmaz oldu ve bölgeyi terk ettiler. Ama tabii ki İstanbul basını Ulus’ta yerine almak zorundaydı. Biz de Ankara’daki rüzgârlı sokağa İstanbul’da Babıali yokuşu der gibi rüzgârlı yokuşu desek pek farkı olmaz galiba. Tabii ki Ankara büroları bu bölgede bulunmak zorundaydı. Sabah, Hürriyet, Akşam gibi gazetelerin idareleri bu bölgede bulunuyordu. Günaydın ve Güneş Gazeteleri’de bölgede yerini almışlardı. Bu bölge tabii ki önemli kamu kurumlarının da bulunduğu bir bölgeydi. CHP Genel merkezi, SGK, ulus devlet hastanesi gibi binalar rüzgârlı da yer alırdı. Ankara’nın tabi rica ise idare merkezi konumundaydı. Tabii ki yönetimin belli başlı binalarının yeni Ankara tarafına doğru taşınmasıyla bu özelliğini yitirmeye başladı. 1961’de TBMM’nin şu anki yerine taşınmasıyla bu özelliğini tamamen yitirdi. Çok partili döneme geçişte Ulus Gazetesi CHP’yi temsil ederken Zafer Gazetesi Demokrat Parti’yi temsil ediyordu. Muhalefet konumuna düşen Ulus gazetesi ve CHP, ideolojilerine yansıtırken geçmişte yaptıkları durumların eleştirel oklarına maruz kalıyorlardı.
“ULUS VE ZAFER, TÜRK SİYASETİNE YÖN VERDİ”
Tabii ki Zafer Gazetesi daha öncesi farklı isimlerle anılırken Demokrat Parti’nin yayın organı haline getirilmesi ile beraber Zafer adına aldı. 1949 ve 1960 yılları arasında Ankara’da yayımlanmış günlük bir siyasi gazetedir. ‘Zafer demokrasinindir’ şeklinde siyasal ortama uygun bir sloganla siyasi sabah gazetesi olarak yayın hayatında ilk adresi Denizciler Caddesi’ndeydi. Sonrasında Rüzgârlı Sokağa taşınmıştır. Zaferin kurucusu, baş yazarı ve imtiyaz sahibi Güneş Matbaacılık adına Mümtaz Faik Fenik’tir. Mümtaz Faik Fenik Demokrat Parti Ankara milletvekili yapan ve daha önce Cumhuriyet, Tan, Ulus, Vakit ve Vatan gibi basın organlarında yer almıştır. Zafer Gazetesi belirli bir süre altı sayfa olarak yayımlanan ve daha sonrasında sekiz sayfa olarak yayınlanmış ve özel günlerde eklere yer veren bir gazete olmuştur. Genellikle siyasi olaylara ağırlık veren ve köşe yazılarıyla desteklenen önemli bir gazete haline almıştır. Gazetede yerel ve ulusalın yanında dünya basınından da haberler yer almaktaydı. Gazetenin en önemli gelir kaynaklarından birine resmi ilanlar ve reklamları oluşturmaktaydı. Ayrıca gazetenin satışını artırmak için zaman zaman kupon kampanyalar düzenlenmiş ve ikramiyeler dağıtılmıştır. Kendi muhabirlerinin yarın sıra Anadolu Ajansı, Basın Yayın Umum Müdürlüğü ve Radyo Gazetesi’nden yararlanılmıştır. Uluslararası haberlerin kaynağı Anadolu Ajansı ve yabancı basındır. Çeşitli yazarların öne çıkan hikâye, roman ve yazı dizileri gazetede yayımlanmıştır. Gazetenin çıkış amaçlarından birinin milli çıkarları savunmak amaçlı olduğu ifade edilmiştir. O dönem dillere pelesenk olan ‘Yeter! Söz Milletindir.’ sözünün temeli bu gazeteden çıkmaktadır. Bu önemli iki gazete günümüzde yayın hayatına devam etmektedir. Ankara yerelinde yayın hayatına devam eden iki gazetede önceki ihtişamından çok uzakta yer almaktadır. Buna ister gazetelerin geldiği durumu baz alın, isterseniz de basının ne konuma geldiğini ele alın. Her iki durumda da karşı karşıya olan ve Rüzgârlı’ ya değer katan iki gazetenin zamanında Türk siyasetini yönlendirdiğini değiştirmeyecektir. Rüzgârlı, Ulus ve Zafer Gazetesi gibi birçok gazeteye ev sahipliği yapmıştır. Şimdilerde adı Rüzgârlı Caddesi olsa da halk arasındaki adı her zaman Rüzgârlı olarak kalacaktır. Ankara’nın Babıali’si eski ihtişamından eser kalmadığı halde halk arasındaki hikayeleri devam edip gidecektir.
Yorum yazarak Zafer Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Zafer Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Zafer Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Zafer Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Zafer Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Zafer Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Zafer Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Zafer Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.