Güncel

Ebeveynlere Uyarı: çocuklar önce drama ile özgürleşmeli

Abone Ol

14- 16 yaş grubunun sezon bitirme oyunu olan “Ortaya Karışık” skeç üçlemesi sahnelendi. Birbirinden eğlenceli skeçlerden oluşan oyun, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde seyirciyle buluştu.

Büyük coşkuyla izlenen skeçlerin ilkinde komedi tiyatrosu; ikincisinde Ermiş Hoca; üçüncüsünde ise sahneye uyarlanmış Hacivat ve Karagöz canlandırıldı. Ekibin yol göstericisi olan Drama Eğitmeni Caner Karadağ ile drama, tiyatro ve çocuklar hakkında sohbet ettik. Ebeveynlere de ışık tutacak olan satırlarda Eğitmen Karadağ, tiyatronun ve dramanın yaş faktörü üzerindeki etkinlerine vurgu yaptı.

“TİYATRO BANA ÇOK BÜYÜK AİLELER KAZANDIRDI”

Sanat yolculuğunun ortaokulda başladığını, lisede ise şekillendiği bilgisini paylaşan Drama Eğitmeni Caner Karadağ, “Lise yıllarımda edebiyat öğretmenim sayesinde birinci sınıftan dördüncü sınıfa kadar dönem bitirme oyunlarında yer aldım. Sonrasında büyükşehir belediyesinde kursiyer açılımında oraya dahil oldum. Sonra da konservatuar yıllarım başladı. Müjdat Gezen Konservatuar mezunuyum. Hayatımda tiyatro bana çok şey kazandırdı. Aslında kendim olmayı öğrendim. Caner olmayı öğrendim. Hiçbir şey kaybettirmedi bana bu zamana kadar. Aksine çok büyük aileler kazandım. Çünkü birçok tiyatro topluluklarında, okulda, farklı arkadaşlıklar, farklı hocalar, farklı deneyimler kazandım.” ifadelerini kullandı.

Drama grubunda 14 ila 16 yaş grubunun sezon bitirme oyununun üç skeçten oluştuğunu kaydeden Karadağ, “İlk skecimiz, bir tiyatroda geçiyor. Tiyatroya ilk defa gelen bir insanın tiyatroda nasıl davranacağını bilmediği şekilde, bazen oyuncu oynarken aralarda ‘bu burada olmuyor ya’ dedirten bir oyun. Örneğin o karakter tiyatro salonuna dürüm söylüyor. Hiç tiyatroyla alakası olmayan birinin olaya dahil olmasıyla ilgili. Aslında bir komedi skeci. İkinci skeç, Ermiş Hoca olarak geçiyor. Aslında bu hoca, büyük tezleri var, bilim insanı. Ama günümüzde maalesef şöyle bir durum var: Hocaya inanılıyor, hocaya gidiliyor, hoca muska yazıyor. Bu da çözümü bu şekilde bulmuş. İnsanları muska yazarak bilime yönlendiriyor aslında. Üçüncü skecimiz de geleneksel Türk tiyatromuzdan mirasımız Karagöz ve Hacivat. Biz gelenekselciyiz. O yüzden Karagöz ve Hacivat’ı es geçmek istemedim. O da eğlenceli bir skeç.” diye konuştu.

“ÇOCUKLARIN 16 YAŞINDAN SONRA TİYATRO EĞİTİMİ ALMALARI DAHA DOĞRU OLUR”

Karadağ, eğitimlerin küçük yaş gruplarından başladığını aktararak, “4 ila 6 yaş, 7 ila 9, 10 ila 13 ve 14 ila 16 arasında drama gruplarımız var. Aslında bir tiyatro grubu değil. Drama ve tiyatro bambaşka dallardır. Drama tiyatronun tekniklerini kullanır. Çünkü buna tam bir tiyatro eğitimi diyemeyiz. 16 yaşından sonra çocukların tiyatro eğitimi almaları daha doğru olur. Bazen büyük bir yanlışa kapılıp çocukluktan tiyatro eğitimi aldırıyorlar. Bu çok yanlış aslında. Bu çocuğa küçük yaşta sahnenin kurallarını öğretiyorsunuz, oyunculuğu öğretiyorsunuz. Bu sefer o çocuk biraz büyüdüğü zaman araştırmaya giriyor. Bu oyunculuğun duayenleri kim? Ama bu küçük yaşta tamamen yanlış bir şey. Aslında drama eğitimi alması lazım. Drama eğitimini oyunlaştırıp sahne hayatına girmesi lazım. Biz bunları oyunlaştırıp, doğaçlamaları, sahne hayatına sokuyoruz aslında. Tiyatro eğitimi aldıklarında şöyle bir şey oluyor: Çocuklar gerçekten oyuncu olduklarını sanıyor. O yaşta o psikolojiyi kendilerine yüklüyorlar. İleride yanlış yaptıkları zaman bu yanlışlar onlara büyük zarara sokuyor. Bu da onlar için yanlış bir durum.” dedi.

“4 YAŞINDAN 13 YAŞINA KADAR ÇOCUKLAR KESİNLİKLE DRAMA EĞİTİMİ ALMALI”

Konservatuar eğitimlerini ele alan Karadağ, şu ifadelere yer verdi: “Konservatuar eğitiminde de şöyledir: Sahne sanatlarına girersiniz ama ilk iki sene sahneye çıkamazsınız. Yasaktır. Ondan sonra sahneye çıkabilirsiniz. Biz de aslında konservatuar çıkışlı olduğumuz için bu çok önemli. Çocuk sahneye çıkabilir ama amatör şekilde çıkabilir. Özellikle küçük yaş gruplarının sahneye çıkması sakıncalı. Ama tabii günümüzde bunun eğitimini çok üst düzeyde vermedikleri için maalesef küçük yaş tiyatro grubu olarak açıyorlar, drama olarak değil. Drama eğitimi alınmalı. 4 yaşından 13 yaşına kadar çocuklar kesinlikle drama eğitimi almalı. Bunun altı tiyatro demelerine kesinlikle karşı çıkıyorum. 14 ila 16 yaş grubunda tiyatro olabilir ama aslında bir drama eğitimi alıp tiyatroya başlamaları onlar için daha iyi olur. 13 yaşına kadar kesinlikle drama olmalı. Ben de dramayla başladım. Drama bittikten sonra tiyatroya entegre edildim. Dramanın içinde tiyatronun tekniklerini kullanıyoruz ama ikisi bambaşka eğitim. Tamamen tiyatroya yoğunlaşmıyoruz. “

“ÇOCUKLARINIZA DRAMA EĞİTİMİ ALDIRIN İLK BAŞTA”

Dramada çocukların sahneye çıkabilmesine rağmen tamamıyla tiyatro eğitimi almadıklarına dikkati çeken Karadağ, “Bazı egzersiz oyunları oynuyorlar, sadece tiyatroda oluşan sahne sanatları ile ilgili değildir. İçinde doğaçlamalar da var, tiyatro tekniklerini de kullanıyor. Aynı zamanda refleks oyunu oynuyoruz mesele. Refleks oyunu ile tiyatroyu alakalandıramazsınız. Çünkü bambaşka bir şeydir. Çocuğun hayal gücünü geliştiriyoruz. Mesela, ‘bir hikaye oluşturun ve bu hikayeyi bir resme dökün. Biz de o resimden ne gibi bir hikaye çıkardınız onu anlayalım’. Bu da tabii ki tiyatroyla alakası olmayan bir durum. Çocukların aslında hayal gücü bu tamamen. Kendilerini tanımalarını sağlıyoruz. Drama bunun üzerine kurulu. Sadece sahne sanatları dramaya katkı sağlıyor. Velilere buradan önerim şudur: Çocuklarınıza drama eğitimi aldırın ilk başta. Sonra tiyatro yönlendirmeleri yapın. Zaten drama eğitimleri alırlarsa çok rahatlıkla tiyatro eğitimleri de alırlar.” değerlendirmesini yaptı.

“ONLARI PROVADA YÖNLENDİREREK KARAKTERİ BULMASINI SAĞLIYORUM”

Drama Eğitmeni Karadağ, canlandıracağı karaktere hazırlanmadan önce karakter analizi yaptığını belirterek, “Alt metin analizi yapıyoruz. Bu karakter bana göre nasıl bir olmalı noktasını araştırıyorum. O karaktere benzeyen etrafımda biri varsa onu gözlemliyorum. Zaten karakter çıkarmada en büyük ihtiyacımız gözlemdir. Örneğin bir arkadaşım okul bitirme oyununda eşcinsel bir karakteri oynayacaktı. Biz bunu gözlemlemek için o kişiyle arkadaşlık kurduk. Günlerce beraber takıldık, gözlem yaptık. Arkadaşım da o karakteri çıkardı, çok da başarılı oldu. Bazen artık hayal gücüne de kalabiliyor. Ben tamamen gözlem üzerinden gidiyorum. Kendi hayal gücümü de katıp bir karakter oluşturuyorum. Çocuklara provada o karakterleri bulmasını sağlıyorum. Kendim buradan örnekler vere vere gidiyorum. Çünkü o yaştaki çocuğa bu sorumluluğu yükleyemiyoruz. O yüzden onları provada yönlendirerek karakteri bulmasını sağlıyorum. Zaten gerçekten oynadığı zaman kendini o karakteri buluyor. Çocuğu bu alanda özgür bırakıyorum. Prova esnasında karakterini bulmuş oluyor. Hocası yardım ediyorsa bulur ama hocası bizim gibi profesyonel düşünemiyorsa psikolojik anlamda da zor bir durum. Çünkü sizin karakterinizin dışında farklı bir karakter çıkarıp onu sahnede sergiliyorsunuz ve onun gibi davranmaya başlıyorsunuz.” diye konuştu.

“BU ZAMANA KADAR EĞİTİMLERİMDE BENİ ZORLAYAN DURUM OLMADI”

Çocukları eğitirken derslerde eğlendiği bilgisini veren Karadağ, “Provalarda bazen gerilebiliyoruz. Zorluklarına gelirsek: Çocuklarımızın bazen sahne korkusu oluyor. Bu korkuları yenmeleri gerekiyor. O korkuların başında da ezberini unutma var. Onlara kolaylık sağlıyoruz. ‘Ezberinizi unutsanız ona yakın bir doğaçlama yapabilirsiniz ya da aklınıza gelmiyorsa sahnede bir arkadaşınız hatırlar ve sizi kurtarır. Merak etmeyin o zor durumda hiç kimse kalmaz’ diyoruz. Bu zamana kadar eğitimlerimde beni zorlayan durum olmadı çocuklar açısından. Birkaç tane özel durumum oldu. Onlarda da ailesi ile birlikte aştık bu durumları.” ifadelerini kullandı.

“DRAMA EĞİTİMİ İLE EN BAŞTA ÖZGÜVEN KAZANIYOR ÇOCUKLAR”

Çocukların drama eğitiminden elde edecekleri kazanımların tamamen onların elinde olduğunu dile getiren Eğitmen Karadağ, “Bizim elimizde sihirli bir değnek yok. En başta özgüven kazanıyorlar. Sosyalleşme kazanıyorlar. İnsanlarla nasıl konuşabilir, nasıl diyalog kurabilir, utangaçlıklarını nasıl yenebilecekleri gibi kazanımlar elde ediyorlar. Sırayla bazı kazanımları elde edebiliyor çocuk. Ama bu tamamen çocuğun kendini işe vermesiyle alakalı bir durum. O çocuk ailesinin zoruyla drama eğitimine gönderiliyorsa bu bir sıkıntıdır. ‘Haydi, sen git bakalım özgürleş, sosyalleş, özgüven kazan’ diyerek zorla gönderiyorsa oraya bu kazanımlar söz konusu olmuyor. Eğer çocukta ufak bir ışık varsa zaten derslerde eğitimlerde kazanımları teker teker elde ediyor. Drama yaratıcılığın daha da çalıştığı, özgür oldukları, kendi becerilerini ortaya koydukları bir eğitimdir. Ama tiyatro bu değil. Tiyatro metne bağlı. Drama metne bağlı değil. O yüzden çocuklar drama kendilerini daha rahat hissediyorlar. Ama tiyatroda bir metne bağlısın. Önüne geliyorsa bir senaryo. Onu okuyup karakter çalışıyorsun. Ama dramada doğaçlamalarda öyle değil. Onda özgürsün. Çocukların kendi fikirleri, kendi deneyimledikleri. Drama daha özgür, tiyatro daha kısıtlayıcı.” dedi.

Çocuklarına sahne sanatı eğitimi aldırmak isteyen velilerin, ilk önce drama eğitimine yönlendirmesi gerektiğini, ardından tiyatro eğitimi aldırmaları gerektiğine vurgu yaptı. Söz konusu oyun sonunda, genç aktörler ve aktristler sertifikalarını aldı.