20. yüzyılın en uzun ve en kanlı konvansiyonel savaşlarından biri olan Irak-İran Savaşı'nı (1980-1988) inceliyoruz. Sekiz yıl süren bu yıkıcı savaş, yüz binlerce can kaybına ve her iki ülke için de milyarlarca dolarlık ekonomik zarara yol açtı.
İran İslam Devrimi'nin ardından Saddam Hüseyin liderliğindeki Irak’ın duyduğu endişe ve bölgesel liderlik arayışı, savaşın fitilini ateşleyen ana sebeplerden biri oldu.
Bu yazıda, bu kanlı savaşın nedenlerini, seyrini, sonuçlarını ve hakkında az bilinen ilginç detayları inceleyeceğiz.
SAVAŞIN SEBEPLERİ
Irak-İran Savaşı, tek bir nedene bağlı olarak başlamadı; kökleri derin tarihsel, siyasi ve ideolojik farklılıklara dayanıyordu.
- Sınır Anlaşmazlıkları: Savaşın en bilinen nedeni, iki ülke arasındaki sınır anlaşmazlıklarıydı. Özellikle Şattülarap su yolu üzerindeki egemenlik mücadelesi, yüzyıllardır süregelen bir sorundu. Saddam Hüseyin, 1975'te imzalanan Cezayir Anlaşması'nı feshederek savaşa zemin hazırladı.
- İran İslam Devrimi'nin Etkisi: 1979'daki İran İslam Devrimi, Ortadoğu'daki siyasi denklemi tamamen değiştirdi. Ayetullah Humeyni'nin iktidara gelmesi, Irak'ın laik yönetimi için bir tehdit oluşturuyordu. Humeyni'nin Irak'taki Şiilere de devrim çağrısı yapması, Saddam için büyük bir tehlikeydi.
- Bölgesel Liderlik ve Güç Dengesi: Saddam Hüseyin, İran'ın devrim sonrası iç karışıklık içinde olmasını bir fırsat olarak görüyordu. Irak, devrimin zayıflattığı İran'ın yerine Körfez'de lider bir güç olma emelindeydi.
- Saddam'ın Saldırısı: 22 Eylül 1980'de, Saddam Hüseyin, İran'a kapsamlı bir saldırı başlattı. Amacı, İran'ın askeri gücünü hızla kırmak ve toprak kazanımlarıyla yeni bir güç dengesi kurmaktı.
SAVAŞIN SEYRİ VE ÖNEMLİ İSİMLER
Savaş, Saddam'ın beklediği gibi kısa sürmedi ve her iki taraf için de bir yıpratma savaşına dönüştü.
- İlk Aşama: Irak'ın Hızlı İlerleyişi (1980-1982): Savaşın ilk yıllarında Irak, İran topraklarının bazı bölgelerini işgal etti. Ancak İran, Devrim Muhafızları ve halk milislerinin katılımıyla organize bir direniş gösterdi.
- İkinci Aşama: İran'ın Karşı Saldırıları (1982-1988): 1982'den sonra savaşın seyrini değiştiren en önemli gelişme, İran'ın kaybettikleri toprakları geri alması ve Irak'a karşı saldırıya geçmesi oldu. "İnsan dalgası" taktikleri ve inanç motivasyonu, İran'a büyük bir moral üstünlük sağladı.
- Kimyasal Silah Kullanımı: Saddam Hüseyin, İran askerlerine ve sivil halka karşı kimyasal silah kullandı. Bu, savaşın en karanlık sayfalarından biriydi. Irak, İran'ın Kürtlere karşı isyanını bastırmak için Halepçe'de on binlerce sivilin ölümüne neden oldu.
Uluslararası Destek: Savaşın en dikkat çeken yönlerinden biri, uluslararası güçlerin savaşa müdahil olmasıydı. Irak, özellikle Batı ve bazı Körfez ülkelerinden finansal ve askeri destek alırken, İran'a karşı bir ambargo uygulanıyordu.
SONUÇLAR VE MİRAS
- Can Kaybı ve Ekonomik Yıkım: Savaşın sonunda her iki tarafta da yaklaşık 1 milyon insan hayatını kaybetti ve ekonomiler tamamen çöktü. Kentler harabeye döndü, altyapı sistemleri yok oldu.
- Sınırların Korunması: Savaşın en ilginç sonuçlarından biri, sekiz yıl süren çatışmaya rağmen iki ülke arasındaki sınırların neredeyse hiç değişmemesiydi. Bu durum, savaşın ne kadar anlamsız olduğunu sembolize ediyordu.
- Ortadoğu'da Yeni Dengeler: Savaş, Irak ve İran'ı zayıflattı. Saddam Hüseyin, savaştan borçlu çıktı ve bu durum, Kuveyt'i işgal etmesine zemin hazırlayan nedenlerden biri oldu. İran ise savaş sonrası bölgesel gücünü pekiştirmeye başladı.
İLGİNÇ BİLGİLER
- Çocuk Askerler: İran, savaşta yaşları 12'ye kadar düşen "Besiciler" adı verilen gönüllü çocuk askerleri kullandı. Bu çocuklar, "anahtarlarıyla cennete gidecekleri" inancıyla cepheye gönderiliyordu.
- "Tanker Savaşı": Savaşın sonlarına doğru Körfez'deki petrol tankerlerine yönelik saldırılar arttı. Bu durum, uluslararası ticareti tehlikeye attı ve ABD ile diğer Batılı güçlerin bölgeye askeri gemi göndermesine neden oldu.
- Savaşın Sonu: Savaş, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 598 sayılı Kararı'nın kabulüyle sona erdi. Humeyni, bu kararı "zehir içmek" olarak niteledi ancak kabul etmek zorunda kaldı.
Irak-İran Savaşı, sadece iki ülkeyi değil, tüm Orta Doğu'yu etkileyen derin bir yara bıraktı. Bu savaşın izleri, bugün bile bölgenin siyasi, ekonomik ve sosyal yapısında görülmektedir.