Siyaset felsefesinin yaptığı büyük katkılar sebebiyle filozoflar arasında gösterilen Machiavelli ortaya koyduğu çalışmalarla batı dünyasını etkilemeyi...
Siyaset felsefesinin yaptığı büyük katkılar sebebiyle filozoflar arasında gösterilen Machiavelli ortaya koyduğu çalışmalarla batı dünyasını etkilemeyi başarmıştır. Siyaset okuyan üniversite öğrencilerinin yeni aldığı ilk kitap olan prens aynı zamanda gücü elinde tutmak isteyen devlet adamlarının ve iş dünyası yöneticilerinin ilk başvuru kaynağı olmuştur. Ünlü düşünürün önce “Prens” sonra da “Hükümdar” olarak basılan kitabına azıcık değinmek isterim.
Siyaset filozofları, ahlak ve meşru otorite arasında sıkı bir bağ olduğunu, hükümdarın ahlaki yönden kusursuza yakın olmasıyla ortaya meşru bir yönetimin çıkabileceği, mevcut yönetici eğer başarılı olmak, huzur ve barış içinde bir saltanat sürmek istiyorsa ve kendisinden sonra gelecek kişinin kendi akrabasının ya da partisi yöneticisinin olmasını istiyorsa bile geleneksel etik ilkeleri uygulamalıdır. Ancak Machiavellizm bu görüşün tam zıttını düşünerek bu tanımlamayı eleştirmiş.
Filozofa göre; gücün meşru ve gayrimeşru kullanımları arasındaki farkı yargılamak için ahlaki bir temel esas yoktur. Ona göre gücü elinde tutan kişinin her şeyi komuta etmeye hakkı vardır. İyi bir birey olmak ya da iyi bir yönetim benimsemek daha fazla otoriteye sahip olma anlamına gelmeyecektir. Hükümdarın tek bir kaygısı olmalıdır oda iktidarı elinde tutmak ve sürdürmektir. Hükümdarın amacı; adil bir toplum oluşturmak değildir. Onun amacı güçlü bir siyasal yapı kurmak ve uzun yıllar hükmetmektir.
Düşünüre göre; siyaset de bir savaştır ve savaşlar geleneksel ahlak kuralları çerçevesinde işleyen bir alan değildir. Gerektiğinde ahlak dışı eylemlere yol açan hükümdar bu değerlerden yoksun olsa da ideal olan dışarıdan bakan kişilere ahlaklı görünmelidir. Kalıcı bir siyasi yapının inşasında istikrar çok önemlidir. Gerektiğinde ahlaki yozlaşma istikrar için temel bir araçtır. İyi bir yönetici doğru zamanda vicdansız olabilmek için de istekli olmalıdır. Bunun için kendisini hazırlamalıdır. Bir hükümdar hem sevilen hem de korkulan olmalıdır; ama bu pratikte çok da mümkün olmadığından hükümdarın çok sevilmektense çok korkulan olması daha makbuldür. Ceza sistemi ile birlikte saltanatını daha uzun sürdürebilir, kaba kuvvet ve hile hükümdarın olmazsa olmazıdır.
Filozof, düşüncesini desteklemek için “aslan ve tilki” üzerinden örnek vermiş. Aslan güçlüdür, atılgandır; ancak konusunda becerikli değildir. Tilki ise beceriklidir ve ileriyi görür; ama güçlü değildir. Bu sebeple bir hükümdar hem aslan hem de tilki olmalıdır.
Düşünür, siyasi yapıda kendisinden başka kimseye güvenmeyi önermez. Bu sebepledir ki kitabında “Güvenini insanlar üzerine kuran onu bataklığın üzerine kurmuş olur” demiştir.
Machiavelli, kitabında insanların ne yapmaları gerektiğini değil ne yaptıklarını hicvetmiş.
Kısacası Machiavellizm; tiranlığı, ahlaksızlığı, komployu, aldatmayı ve şiddeti gerektiğinde bir araç olarak kullanabilecek düşünce sistemidir. Ona göre bu fikrin özünde yatan şey, insanın doğası gereğidir, çünkü insan doğuştan kötü ve bencildir. Machiavvelli’nin ortaya koyduğu bu düşünce birçok filozof tarafından şiddetle reddedildiğini ve mahkemece de iğrenç bir düşünce olduğu ortak görüşünü de belirtmem de yarar var.
Tiranlık sanatı olarak görülen Machiavellizm özetle “hedefe giden yolda her şey mübahtır” ilkesini taşıyan sıra dışı bir felsefe sanatıdır.
Bu felsefe sistemiyle, yönetim her ne kadar acımasızca bir teori olarak ortaya konulsa da devletin ayakta kalması için yapılması gerekenler anlatılır kitapta.
Psikolojideyse Machiavellizm, siyasi felsefe olan bu düşünceden ilhamla ortaya çıkmıştır.
Psikolojideki tanımlamasıyla bir kişinin kendi çıkarları doğrultsunda insanları manipüle etmesine, aldatmasına, sömürmesine verilen isimdir. İnsan üzerindeki “Karanlık üçlü” olarak adlandırılan psikopati ve narsizimden sonraki üçüncü özeliktir. Bu üç özellik, kişinin kötücül niyetli niteliğinin ifadesidir.
Psikolojide Machiavellizm, ilerleyebilmek için aldatıcı sanatına sahip olmadır.
Böylesi bir özelliğe sahip olan kişi, sadece kendi hırslarına ve çıkarlarına odaklanır.
İlişkilerde para ve güce önem verir.
Kendinden emin ve çekici görünmeye özen gösterir.
Manipüle etme konusunda yeteneklidir.
Yalanı ve aldatmayı araç olarak görür.
Empati seviyesi oldukça düşüktür.
Duyguları tanımaz.
Duygusal bağlılıktan sürekli kaçınır.
Yaptıklarının sonucu hakkında duygusal farkındalığı olmaz.
Böyleleri gerek iş hayatında gerekse sosyal hayatta oldukça fazladırlar. Duygusal duyarsızlığa sahip böylesi kişiler kuşkucudurlar ve etik değerleri pek önemsemezler.
Machiavellistler amaçları uğruna aldıkları kararların duygusal sonucuna değil, kazançlarına odaklanırlar. Yalan veya ihanet kendini amaca ulaştırdığı sürece erdemler onun için pek de kıymetli değildir.
Şimdi bu çerçeveden düşünüldüğünde, amman ha kimse kimseye felsefe yapmasın!