ABD ile İran arasında birincisi Umman'da yapılan nükleer görüşmelerin ikinci turu İtalya'nın başkenti Roma'da yapıldı. İlk olarak ABD heyetinin daha sonra İran heyetinin müzakere alanından ayrıldığı görüldü.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini belirterek, üçüncü tur görüşmelerin 26 Nisan'da Umman'da yapılacağını söyledi.
TOPLANTININ AMACI
İran ve ABD heyetlerinin İtalya'da bir araya gelmesinin temelinde, uzun süredir devam eden ve uluslararası alanda önemli bir gerginlik kaynağı olan İran'ın nükleer programına dair anlaşmazlıkları çözme çabası yatmaktadır. Bu buluşma, 2015 yılında imzalanan ancak sonrasında ABD'nin tek taraflı olarak çekilmesiyle akamete uğrayan nükleer anlaşmanın (JCPOA) yeniden canlandırılması ihtimalini masaya yatırmayı amaçlamaktadır. Görüşmelerde, İran'ın giderek artan uranyum zenginleştirme faaliyetleri ve bu durumun uluslararası güvenlik açısından yarattığı endişeler önemli bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda, İran'ın yüksek seviyelerdeki zenginleştirme oranını sınırlandırması ve gelecekteki nükleer faaliyetleri konusunda şeffaflığı artırması beklenen adımlar arasında yer alabilir. Buna karşılık olarak, ABD'nin İran ekonomisini olumsuz etkileyen yaptırımların hafifletilmesi veya tamamen kaldırılması gibi konular da müzakere masasında bulunmaktadır. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın İran'daki nükleer tesislere erişimi ve denetimleri konusundaki iş birliğinin güçlendirilmesi de görüşmelerin önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Ancak, müzakerelerin başarısı, her iki tarafın da karşılıklı güveni yeniden inşa etmesine, ABD'nin sadece nükleer konularla sınırlı kalmayıp bölgesel güvenlik gibi diğer meseleleri de gündeme getirme eğilimine ve İran'ın nükleer programından geri adım atma konusundaki istekliliğine bağlıdır. Ayrıca, İsrail'in bu diplomatik süreci olumsuz etkileme potansiyeli de göz ardı edilmemesi gereken bir faktördür. Netice itibarıyla, Roma'daki bu toplantı, karmaşık ve hassas bir dosyayı ele alarak bölgesel istikrarın sağlanmasına yönelik umut vadeden bir diplomatik girişim olarak değerlendirilebilir.