Sağlık

Zona aşısı demansa umut oldu

Prof. Dr. Güner Sönmez, zona aşısına ilişkin yeni araştırmaların aşının yalnızca demansı önlemekle kalmayıp hastalığın ilerlemesini yavaşlattığını ve demansa bağlı ölüm riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koyduğunu belirtti.

Abone Ol

Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Güner Sönmez, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında zona aşısına ilişkin dikkat çekici yeni bulguların elde edildiğini duyurdu.

Daha önce yapılan araştırmalarda, zona aşısının Alzheimer ve genel demans riskini azalttığının ortaya koyulduğunu belirten Prof. Dr. Sönmez, yeni çalışmalarda ise bu etkinin yalnızca hastalığı önleme aşamasında değil, demansın ilerlemesini yavaşlatma ve demansa bağlı ölüm riskini azaltma sürecinde de önemli rol oynadığını gösterdiğini bildirdi. Sönmez, yapılan araştırmaya göre zona aşısının, demansa bağlı ölüm riskini yüzde 29 oranında düşürdüğünü söyledi.

Yüzde 33'e kadar azaltıyor

Zona hastalığına neden olan virüsün bazı kişilerde beyne yerleşip yıllar sonra yeniden aktif hale gelebildiğini söyleyen Prof. Dr. Sönmez, bu yeniden aktivasyonun beyinde iltihaplanmaya ve damar hasarına neden olarak demans riskini artırabildiğini vurguladı. Sönmez, aşının virüsün tekrar uyanmasını engelleyerek hem demansın ortaya çıkma olasılığını hem de mevcut hastalığın ilerleme hızını azalttığını ifade ederek yapılan çalışmaların, zona aşısının demans riskini yüzde 33’e kadar düşürebildiğini gösterdiğini belirtti.

Kalp-damar için de önem vadediyor

Zona aşısının demans üzerindeki olumlu etkilerin yanı sıra, başka bir araştırma da aşının kalp-damar sağlığı için önemli faydalar sunduğu gösterildi. Araştırmaya göre, canlı zona aşısı olan kişilerde:

  • Kalp krizi, felç veya kalp hastalığına bağlı ölüm riskinde yüzde 26 azalma,

  • Kalp yetmezliği gelişme riskinde yüzde 26 azalma tespit edildi.

Zona hastalığı nedir?

Tıbbi adıyla herpes zoster olarak bilinen zona, su çiçeğine neden olan Varicella-Zoster virüsünün (VZV) yıllar sonra tekrar aktif hale gelmesiyle ortaya çıkan, sinirleri etkileyen ve şiddetli ağrılı döküntülerle seyreden bir enfeksiyon hastalığı olarak tanımlanıyor. Uzmanlar, özellikle bağışıklık sisteminin zayıfladığı dönemlerde virüsün yeniden canlanarak hastalığa yol açtığını ifade ediyor.

Su çiçeği geçiren herkesin risk altında olduğunu belirten uzmanlara göre, Varicella-Zoster virüsü sinir köklerinde uzun yıllar sessiz bir şekilde bekleyebiliyor. Bağışıklık sisteminin yaşla birlikte zayıflaması, kronik hastalıklar, stres veya bağışıklık baskılayıcı ilaç kullanımı virüsün yeniden aktif hale gelmesine neden olabiliyor. Özellikle 50 yaş üzeri bireylerde zona görülme sıklığının belirgin şekilde arttığı vurgulanıyor.

Belirtileri nelerdir?

Zona hastalığı genellikle ciltte yanma, batma, karıncalanma veya kaşıntı hissi ile başlıyor. Bu erken belirtileri birkaç gün içinde vücudun tek bir tarafında, sinir hattı boyunca yayılan kırmızı döküntüler takip ediyor. Döküntüler daha sonra içi sıvı dolu kabarcıklara dönüşüyor, kabarcıklar patlayarak kabuklanıyor ve yaklaşık 7–10 gün içinde iyileşmeye başlıyor.

Hastalığın en belirgin özelliklerinden biri döküntülerin sadece vücudun bir tarafında ortaya çıkması. Göğüs, sırt, yüz, ense, omuz, karın ve kalça bölgeleri en sık etkilenen alanlar arasında yer alıyor. Zona sırasında yaşanan ağrının, sinir tutulumu nedeniyle yanıcı, batıcı ve elektrik çarpması tarzında olabileceği belirtiliyor.

Hastalık iyileştikten sonra bile bazı kişilerde postherpetik nevralji adı verilen ve aylarca hatta yıllarca sürebilen şiddetli sinir ağrıları kalabiliyor. Bu durum özellikle ileri yaşta daha sık görülüyor.

Hastalığın nedenleri

Zona hastalığının temel nedeni, su çiçeği geçirdikten sonra sinir sistemine yerleşen Varicella-Zoster virüsünün yıllar sonra yeniden aktive olması. Hastalığın ortaya çıkmasında etkili olan faktörler arasında:

  • Yaşlanmaya bağlı bağışıklık zayıflaması

  • Kronik hastalıklar

  • Kanser, HIV/AIDS gibi bağışıklık sistemi sorunları

  • Organ nakli sonrası kullanılan bağışıklık baskılayıcı ilaçlar

  • Uzun süreli kortikosteroid kullanımı

  • Yoğun stres, travma, ağır fiziksel yorgunluk ve uykusuzluk

yer alıyor.

Nasıl tanı konuyor?

Zona tanısı çoğunlukla döküntülerin tipi ve sinir hattı boyunca tek taraflı yerleşimi ile konuluyor. Erken dönemde henüz döküntü yokken bile başlayan yanma ve ağrı hissi hastalık için karakteristik kabul ediliyor.

Kesin tanı gerektiğinde uygulanabilen testler şunlar:

  • Tzanck Testi: Kabarcıklardan alınan hücre örneklerinin mikroskopla incelenmesi

  • PCR Testi: Virüsün genetik materyalinin tespit edilmesi

  • Kültür Testi: Kabarcık içi sıvının laboratuvarda incelenmesi

  • Kan Testleri: Enfeksiyonun aktif olup olmadığının değerlendirilmesi

Uzmanlar, erken tanı ve tedavinin hem ağrının hafifletilmesi hem de uzun süreli sinir hasarının önlenmesi açısından büyük önem taşıdığı konusunda uyarıyor.