Yazıklar Olsun!

25 Temmuz Çarşamba sabahı bir fincan kahvemi alarak bilgisayarın başına geçtim, yazmayı planladığım güncel konulardan birisine...

Abone Ol

25 Temmuz Çarşamba sabahı bir fincan kahvemi alarak bilgisayarın başına geçtim, yazmayı planladığım güncel konulardan birisine karar vermeye çalışıyordum. Gündem o kadar yoğundu ki, karşımdaki televizyon ekranında alt yazı olarak ürkütücü bir haber akmaya başladı:

“Merkez üssü Adana’nın Kozan ilçesi olan 5,5 büyüklüğünde deprem meydana geldi.”

15 dakika kadar sonra da haber kanalları depremle ilgili Adana merkezden canlı görüntüler ve bilgiler vermeye başladılar, halk sokaklarda, bölgeden, özellikle 70 km uzaktaki merkez üssü Kozan’dan bilgiler alınmaya çalışılıyor.

Geçtiğimiz 6 Şubat depreminden bu yana bölgede sürekli artçı depremler yaşanıyor, uzmanlar, Adana bölgesinde aşırı stres birikimi olduğunu ve depremler beklendiğini söyleyip duruyorlardı. Umarız ve dileriz ki kötü haberler almayız ve bu da son olur.Sabah ilk işim, cep telefonumdan banka hesabımı açarak emekli maaş zam farkının yatıp yatmadığını kontrol etmek olmuştu, bugün de yoktu, oysa her yıl Temmuz ayının ilk günlerinde belirlenen maaş zamları açıklanır, memur ve memur emeklisinin zam farkları da ayın 20’si civarı hesaplarına yatırılırdı.

Dün kabine toplantısından sonra açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlara tasarruf çağrısında bulunmuş, emeklilerin ve dar gelirlilerin mağduriyetlerini de yılbaşında gidereceklerini belirtmiş. Oysa Temmuz maaş artışlarında emekliye yapılan yüzde 25’lik zamdan milyonlarca emekli bir kuruş bile yararlanamadı. Daha önce seçim yatırımı olarak maaşları seyyanen 7 bin 500 liraya yükseltilen milyonlarca emekli, yüzde 25’lik yeni zam, kök maaşları üzerinden hesaplandığı için bir kuruş bile alamadı, günlerdir tartışmaları devam ediyor.Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürprizlerine ve müjedelerine alışmış olan emekliler, her an yeni bir müjde beklemeye koyulmuşlar, dünkü kabine toplantısından bile küçük de olsa seyyanen bir zam beklentisine girmişlerdi, olmadı.

Sabah ilk haberler arasında akaryakıt zammı ile karşılaşıyorum, neredeyse her gün aralıksız devam eden zamlara bir yenisi daha eklenmiş. Geçtiğimiz seçimlerden önce daha 19-20 lira civarlarında olan mazot ve benzin fiyatları, 36 lirayı aşmış, 40 liraya doğru gidiyor. Bir yandan da devletimizi yönetenler, akaryakıt ürünlerini Avrupa’dan daha ucuza kullandığımızı söylüyorlar. Avrupa ülkelerinde en düşük emekli maaşı bin euro civarında, bizim paramızla 30 bin lira ediyor, internetten inceliyorum, benzin Almanya’da 1.80 euro (54 TL), Yunanistan’da 1.90 euro (57 TL.)Aynı haberler içerisinde kredi kartı borç faizlerinin artırıldığı, aylık yüzde 2.13’e yükseltildiği duyuruluyor.

Görünen o ki, her konuşmasında ve açıklamasında önümüzdeki 2024 yılının Mart ayında yapılacak yerel seçimlere vurgu yapan ve partililere yoğun çalışma talimatları veren Erdoğan’ın, emekli ve diğer çalışanları biraz daha bekletip seçime doğru yani yılbaşında bir rahatlama sağlayarak gönülerini alacağı hesaplanıyor.Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Arap ülkelerinde milyarlarca dolarlık anlaşmalara imza atıldığı söyleniyordu. Zaten Arap ülkelerine seyahate çıkarken Erdoğan, “Neyi alıp neyi satacağımızı biz biliriz” diyordu, ne alındığı, ne satıldığı, ne türlü anlaşmalar imzalandığı konularında bir açıklama yapılmadı.Sadece savunma sanayiinde özel sektör olarak başarıdan başarıya koşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın kurucusu olduğu Baykar A.Ş.’nin insansız hava araçları satışı ile ilgili imza töreni akıllarda kaldı. Baykar A.Ş. Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Cumhurbaşkanı ve Suudi Arabistan Kralı’nın huzurlarında törenle iha siha satış anlaşmasını imzalıyordu. Ne kadar dolarlık kaç iha siha satıldığı konusunda ise bilgi verilmiyordu.

Aslında bugün yazmak istediğim konuların başında eski HDP’li şimdi Yeşil Sol Partili Sırrı Süreya Önder’in Başkanlığını yaptığı TBMM’de yine Yeşil Sol Partili milletvekili Beritan Güneş Altın’ın Kürtçe ve Arapça olarak meclisi selamlamasına yönelik tepki ve tartışmalardı.

Ancak itirazım, Kürtçe, Arapça dillerinin telafuzuna değil, belki bunun yeri TBMM’de olmamalıydı ama, siyasal ortamda sürekli “Cudi, Gabar, Kandil, Tendürek, Bestlerderesi, PKK, YPG, HDP, CHP” söylemleri ile taraftarlarını konsolide etmeyi sürdüren AK Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, geçtiğimiz seçim çalışmaları sırasında Kandil’de bir grup PKK’lının coşkulu gösteri videoları önüne monte edilen Kemal Kılıçdaroğlu’nu mitinglerinde göstermesi, sonra da TRT’deki canlı yayında “Kılıçdaroğlu’nun Kandil’deki PKK’lilerle video çekimleri var. Ama montaj ama şu bu…” ifadelerini kullanmasıydı.

İktidar cephesi böyle de muhalefet ne yapıyor? Yazının başından beri sıraladığım bir kaç saatlik gündem konularından birisi hakkında hangi muhalif siyasetçi dişe dokunur bir açıklama yaptı veya girişimde bulundu? Daha önceki bir yazımda da değindiğim gibi muhalefet kendi derdinde, vatan, millet, devlet umurlarında bile değil, hepsi kişisel egolarının peşinde.

Yazıklar olsun…