Türk denizcilik tarihinin en acı ve en az bilinen olaylarından biri olan Refah Gemisi Faciası'nın 84. yıldönümü. 23 Haziran 1941 gecesi, İkinci Dünya Savaşı'nın en çalkantılı günlerinde, İngiltere'den alınan denizaltıları Türkiye'ye getiren sivil gemi Refah, Mersin açıklarında kimliği belirsiz bir denizaltı tarafından batırıldı.
Resmi kayıtlara göre 124 Türk vatandaşının hayatını kaybettiği bu trajedi, Türkiye'nin İkinci Dünya Savaşı'ndaki tarafsızlık politikasına rağmen karşılaştığı zorlukları ve diplomatik yalnızlığını gözler önüne seren unutulmuş bir bölümdür.
FACİANIN ÖNCESİ: DENİZALTI İHTİYACI
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'nın başladığı 1939 yılında tarafsızlığını ilan etmişti. Ancak, olası bir savaş durumuna karşı savunma kapasitesini güçlendirme çabaları içindeydi. Bu kapsamda, İngiltere'den denizaltı satın alınmasına karar verildi.
Satın alınan dört denizaltı (Oruç Reis, Muratreis, Burakreis, Uluçali Reis) İngiltere'de bulunuyordu. Savaş koşulları nedeniyle denizaltıların kendi güçleriyle Türkiye'ye gelmesi riskliydi. Bu nedenle, personel ve malzemelerin taşınması için sivil bir geminin kullanılması kararlaştırıldı.
İşte bu noktada, Türk Denizcilik İşletmeleri'ne ait, 1902 yapımı eski bir kargo gemisi olan "Refah" devreye girdi. Geminin sivil bir kimlikle, uluslararası sulara çıkması ve Türk denizaltılarını İngiltere'den getirecek personeli taşıması planlandı.
Gemide, denizaltı personeli, mühendisler, uzmanlar ve bazı sivil yolcular bulunuyordu. Toplamda 200'den fazla kişi olduğu tahmin ediliyor. Refah, herhangi bir savaş gemisi özelliği taşımıyor, dolayısıyla bir savaş gemisi gibi donatılmamış veya korunmuyordu.
Refah Gemisi, 1941 yılının Haziran ayında, Mısır'ın Port Said Limanı'ndan yola çıktı ve hedefi Mersin'di. Gemideki atmosfer, İkinci Dünya Savaşı'nın yarattığı belirsizliğe rağmen, yeni denizaltılara kavuşmanın ve vatan toprağına ulaşmanın heyecanıyla doluydu.
Ancak hiç kimse, bu yolculuğun trajik bir sonla biteceğini tahmin edemezdi.
KARA GECE
23 Haziran 1941 gecesi, saat 22.45 sularında, Refah Gemisi, Mersin'in 10 mil açıklarında, Taşucu ve Anamur arasındaki sularda, bilinmeyen bir denizaltı tarafından torpillendi. Gemiye isabet eden torpido, büyük bir patlamaya neden oldu.
Eski bir gemi olması ve savaş koşullarına uygun donanıma sahip olmaması nedeniyle Refah, saniyeler içinde sulara gömülmeye başladı.
Patlamanın şiddetiyle uyanan mürettebat ve yolcular, büyük bir panik içinde gemiden ayrılmaya çalıştı. Ancak gece karanlığı, denizin soğukluğu ve geminin hızla batması, kurtulma şansını oldukça azalttı.
Kurtarma botları tam olarak indirilemedi, can yelekleri yetersiz kaldı. Birçok kişi, geminin enkazıyla birlikte denizin derinliklerine sürüklendi.
Hayatta kalmayı başaranlar, Akdeniz'in karanlık sularında ölüm kalım savaşı verdiler. Denizde kalan bazı kişilerin, denizde gördükleri yılan sanılan nesneler nedeniyle paniğe kapıldığı ve boğularak hayatını kaybettiği anlatılır.
Daha sonra bu "yılanların" aslında denizanaları olduğu ortaya çıktı. Sabaha karşı, balıkçı tekneleri ve bölgedeki diğer gemiler tarafından kazazedelerden bazıları kurtarıldı. Ancak kurtulanların sayısı oldukça azdı.
Resmi rakamlara göre, Refah Gemisi faciasında 124 Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Bu kayıp, Türkiye'nin savaşta tarafsız olmasına rağmen yaşadığı en büyük sivil deniz felaketlerinden biriydi.
FACİANIN GİZEMİ VE DİPLOMATİK TEMASLAR
Refah Gemisi'ni batıran denizaltının kimliği, facianın üzerinden 84 yıl geçmesine rağmen tam olarak netlik kazanmamış ve hâlâ bir sır perdesiyle örtülüdür. O dönemde, olası suçlular arasında Alman, İtalyan, hatta Sovyet ve İngiliz denizaltıları bile yer aldı.
- Alman ve İtalyan Denizaltıları: Almanya ve İtalya, Akdeniz'de güçlü denizaltı filolarına sahipti ve İngiliz ikmal hatlarını hedef alıyorlardı. Ancak her iki ülke de Türkiye'nin tarafsızlığına saygı duyduklarını açıklamış ve olayı reddetmişti. Diplomatik krizin tırmanmaması için Türkiye'den de resmi bir açıklama gelmedi.
- Sovyet ve İngiliz Denizaltıları: Bazı komplo teorileri, Sovyet veya İngiliz denizaltılarının da olaya karışmış olabileceğini öne sürdü. Ancak bu iddialar için sağlam kanıtlar bulunmuyor.
Facianın hemen ardından Türkiye, olayı soruşturmak için büyükelçilikler aracılığıyla yoğun diplomatik girişimlerde bulundu. Ancak İkinci Dünya Savaşı'nın kaosu ve karmaşık diplomatik ilişkiler, gerçek suçlunun ortaya çıkarılmasını engelledi.
Hiçbir ülke sorumluluğu üstlenmedi ve olay, uluslararası arenada bir süre sonra unutulmaya yüz tuttu.
Türkiye de, savaşın tarafsızlık politikası gereği, olayın daha fazla büyümesini ve ülkenin savaşa çekilmesini istemediği için konuyu resmen kapatmak zorunda kaldı. Bu durum, acılı aileler için adalet arayışını daha da zorlaştırdı.
UNUTULMAYA YÜZ TUTAN DETAYLAR
Refah Gemisi faciası, Türk toplumunun hafızasında derin izler bıraksa da, savaşın genel atmosferi içinde ve resmi sessizlik nedeniyle hak ettiği kadar bilinmeyen bir trajedi olarak kaldı. Ancak, olayla ilgili bazı az bilinen detaylar ve ilginç bilgiler mevcuttur:
- Hayatta Kalanların Hikayeleri: Facia sonrası kurtulanların anlattıkları, olayın dehşetini gözler önüne serer. Bazı kurtulanlar, saatlerce denizde kaldıktan sonra mucizevi bir şekilde hayatta kalmayı başarmıştı. Onların tanıklıkları, trajedinin boyutlarını anlamak için önemliydi.
- Resmi Kayıtlardaki Çelişkiler: Gemideki yolcu sayısı hakkında farklı tahminler bulunmaktadır. Resmi kayıtlarda 200'ün üzerinde yolcu ve mürettebat olduğu belirtilse de, bazı kaynaklar bu sayının çok daha fazla olduğunu iddia etmektedir. Bu durum, olayın tam boyutunun belirlenmesini zorlaştırmıştır.
- Türkiye'nin Diplomatik İkilemi: Türkiye, İkinci Dünya Savaşı boyunca tarafsız kalma konusunda büyük çaba sarf etti. Refah Gemisi faciası, bu tarafsızlığın ne kadar kırılgan olduğunu ve ülkenin savaşın getirdiği tehlikelerden tamamen izole olamayacağını göstermişti. Olay, Türkiye'nin diplomatik dengelerini nasıl korumaya çalıştığının da bir göstergesiydi.
- "Kayıpların Gemisi" Algısı: Facianın ardından, Refah Gemisi "Kayıpların Gemisi" olarak anılmaya başlandı. Batışın gizemi ve sorumluların bulunamaması, bu trajediyi daha da dramatik hale getirdi.
Refah Gemisi faciası, İkinci Dünya Savaşı'nın gölgesinde kalmış, ancak Türk denizcilik ve yakın tarihinin önemli bir parçasıdır.
Bu olay, savaşın sadece cephelerde değil, sivil hayatlar üzerinde de ne denli yıkıcı etkiler bırakabileceğini, diplomatik ilişkilerin karmaşıklığını ve tarihin unutulmuş köşelerinde kalan insanlık trajedilerini hatırlatır.
Bugün, Refah şehitlerini anmak, tarihimizdeki bu acı olayı anlamak ve ders çıkarmak açısından büyük önem taşımaktadır.