Eğilmez, 2010 yılında 2,38 olan toplam doğurganlık oranının, 2014 yılından itibaren sürekli azaldığını ve 2016'dan bu yana nüfusun yenilenme seviyesinin kabul edilen 2,10'un altına düştüğünü ifade etti. Türkiye’nin doğurganlık oranının iller arasında büyük farklar gösterdiğini vurgulayan Eğilmez, doğurganlık oranının en yüksek olduğu illerin başında Şanlıurfa (3,28), Şırnak (2,62), Mardin (2,32) ve Diyarbakır’ın (2,20) yer aldığını, en düşük doğurganlık oranına sahip iller arasında ise Bartın, Eskişehir, Zonguldak, Ankara ve İzmir’in bulunduğunu söyledi.
Yaşlı Nüfus Artıyor, Hanehalkı Küçülüyor
Toplam doğurganlık hızının azalmasının, yaşlı nüfusun oranının artmasına ve hanehalkı büyüklüğünün küçülmesine yol açtığını belirten Eğilmez, bu eğilimin ilerleyen yıllarda daha belirgin hale geleceğini kaydetti. Eğilmez’in verilerine göre, 65 yaş ve üzeri nüfus oranı, 2080 yılında yüzde 25’e ulaşacak. Ayrıca, 2008 yılında 4 kişi olan ortalama hanehalkı büyüklüğünün, 2024 yılında 3,1’e düşmesi bekleniyor.
Ekonomik Sorunlar ve Doğurganlık Oranındaki Düşüşün Bağlantısı
Eğilmez, doğurganlık oranındaki düşüşün başlıca sebeplerinden birinin yüksek enflasyon ve gelir dağılımındaki bozulmalar olduğunu ifade etti. Ailelerin çocuk sayısını azaltmalarının en büyük nedenlerinden birinin, çocuklarını yeterince iyi yetiştirememek ve kaliteli bir eğitim alamayacakları endişesi olduğunu belirtti. Eğilmez, geçmişte devlet okullarının özel okullarla kıyaslanabilecek kadar kaliteli olduğunu, ancak günümüzde devlet okullarının kalitesinin gerilediğini vurguladı.
Nüfus Kalitesini Arttırmak İçin 3 Temel Adım
Eğilmez, Türkiye'nin doğurganlık oranlarını toplumsal yenilenme seviyesine çıkarmak ve nüfus kalitesini artırmak için üç temel çözüm önerdi:
Enflasyonun Düşürülmesi: Enflasyonun yüzde 5’in altına indirilmesi gerektiğini belirtti.
Gelir Dağılımının Düzgünleştirilmesi: Gini katsayısının 35’lere düşürülmesi gerektiği üzerinde durdu.
Eğitim Kalitesinin Artırılması: Devlet okullarında eğitim kalitesinin yükseltilmesi, eğitimin ucuzlatılması ve özellikle orta öğretimde bilim ve uygulamaya dönük derslerin artırılması gerektiğine dikkat çekti.