Diego Armando Maradona, 30 Ekim 1960’ta Buenos Aires’in Lanus kentinde Corrientes’ten gelen fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Üç kız kardeşin ardından ailenin ilk erkek çocuğu olarak doğan Maradona’nın Hugo ve Raul (Lalo) adında iki kardeşi de profesyonel futbolcu oldu. İtalyan kökenli olan Maradona’nın ailesi Calabria bölgesinden Arjantin’e göç etmişti.
Maradona, 10 yaşındayken keşfedildi ve Estrella Roja’da futbola başladı. Ardından Los Cebollitas’a transfer oldu ve kısa sürede dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Henüz 12 yaşındayken maç aralarında yaptığı top cambazlıklarıyla seyircileri büyüleyen Maradona, 1976’da Argentinos Juniors ile profesyonel sözleşme imzaladığında yalnızca 15 yaşındaydı.
Transferiyle rekor kırdı
Maradona, 167 maçta 115 gol attığı Argentinos Juniors kariyerinin ardından 1 milyon sterlin karşılığında Boca Juniors’a geçti. 1982’de Barcelona’ya 5 milyon sterlin karşılığında transfer olarak dönemin rekorunu kırdı. Ancak bu rekoru kısa sürede kendisi egale etti; 1984’te Napoli’ye 6,9 milyon sterlin karşılığında transfer olarak yeni bir rekora imza attı.
Barcelona, Napoli ve Sevilla formaları giyen Maradona, özellikle Napoli’deki performansıyla efsaneleşti. Napoli’yi tarihindeki ilk Serie A şampiyonluğuna taşıdı ve şehirde adeta bir kahraman olarak anılmaya başladı.
Tanrı’nın Eli, Asrın Golü ve Altın Top
Maradona, Arjantin Milli Takımı formasıyla çıktığı 91 maçta 34 gol attı. Dört Dünya Kupası’nda (1982, 1986, 1990, 1994) mücadele eden yıldız futbolcu, 1986 Meksika Dünya Kupası’nda Arjantin’i zafere taşıdı.
Turnuvanın çeyrek finalinde İngiltere’ye attığı iki gol tarihe geçti. İlki, eliyle attığı ve “Tanrı’nın Eli” olarak anılan goldü. İkincisi ise topu 60 metre sürüp beş İngiliz oyuncuyu geçerek attığı “Asrın Golü”ydü. FIFA, bu golü 2002 yılında resmi olarak “Yüzyılın Golü” seçti.
Arjantin, finalde Batı Almanya’yı 3-2 mağlup ederek Dünya Kupası’nı kazandı ve Maradona da Altın Top ödülünü almaya hak kazandı.
Kariyerinin gölgesinde farklı hayat
Futbol yeteneği kadar özel hayatıyla da gündemden düşmeyen Maradona, 1980’lerin ortalarından itibaren kokain bağımlılığıyla mücadele etti. Bu alışkanlığı ilk kez Barcelona’da kazandığı iddia edildi. Napoli döneminde bağımlılığı artan Maradona'nın performansı olumsuz yönde etkilendi.
1991’de uyuşturucu testi pozitif çıkan Maradona, futboldan uzaklaştırıldı. Ardından alkol sorunları ve kilo problemleri başladı. Bir dönem 130 kilograma kadar çıkarak obeziteyle mücadele etti. 2005 yılında Kolombiya’da mide küçültme ameliyatı geçirdi ve sağlığına kavuşmak için uzun bir tedavi süreci geçirdi.

Acı tesadüf
Maradona, 2007 yılında alkol ve hepatit nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve yıllarca devam eden tedavi süreci geçirdi. 2020 yılında beyin kanaması nedeniyle ameliyat oldu ve başarılı bir operasyonun ardından taburcu edildi. Ancak kısa süre sonra Tigre’deki evinde kalp krizi geçirerek 25 Kasım 2020’de 60 yaşında hayata gözlerini yumdu. İronik bir tesadüf olarak yakın dostu Fidel Castro ve futbol efsanesi George Best ile aynı gün öldü.
Arjantin Cumhurbaşkanı Maradona'nın ölümünün ardından ülkede üç günlük ulusal yas ilan etti.
Futbolun ölümsüz yüzü
Diego Maradona, futbol tarihinin yalnızca en yetenekli değil, aynı zamanda en etkileyici ve tartışmalı figürlerinden biri olarak biliniyor. Sahadaki büyüleyici zekası, futbol topuna hükmeden sanatı ve iniş çıkışlarla dolu yaşamı, onu bir sporcu olmanın ötesine taşıdı.
Futbol tarihine “Tanrı’nın Eli”, “Asrın Golü” ve “Altın Top” gibi unvanlarla geçen Maradona, ölümünden yıllar sonra bile futbolun ölümsüz simgelerinden biri olmaya devam ediyor.








