Kapadokya bölgesinde yer alan Sobesos Antik Kenti’nde 2002 yılından bu yana yürütülen kazılarda, 4. yüzyıla ait Roma dönemi yapıları ortaya çıkarıldı. Alanda; mozaik tabanlı yapılar, hamam, toplantı salonları, tandırlar, kaya mezarları ve çeşitli yerleşim alanları tespit edildi. Kazılar, Kapadokya’daki geleneksel kaya yerleşimlerinden farklı olarak, yüzeydeki şehirleşme izlerine işaret ediyor.
"Sobesos Kapadokya’nın benzersiz örneğidir"
Kazı başkanı ve Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilsen Özdemir, Sobesos’un bölge arkeolojisi açısından eşsiz bir örnek sunduğunu belirtti. Özdemir, "Kapadokya genelinde daha çok kayalara oyulmuş yapılar görülürken, Sobesos bu kalıpların dışına çıkarak şehirleşme açısından farklı bir bakış açısı sunuyor. Bu yönüyle Tyana ve Mokissos antik kentlerinden sonra bölgedeki önemli kırsal şehirleşme örneklerinden biri" dedi.
Neolitik ve Tunç Çağı bulgularına da ulaşıldı
Yapılan yüzey araştırmaları sırasında, Roma döneminden daha eski olan Neolitik ve Tunç Çağı’na ait kalıntılara da rastlandı. Özdemir, elde edilen bulguların antik kentte çok katmanlı bir yerleşim olduğunu ortaya koyduğunu ifade ederek, "Sobesos’un bilinen sınırlarının ileride genişlemesi ve daha erken dönem yerleşimlerine ulaşılması mümkün" diye konuştu.
Ziyaretçi sayısı düşük, potansiyel yüksek
Ürgüp Müze Müdür Vekili Mehmet Öncü ise Sobesos Antik Kenti’nin ücretsiz olarak ziyaret edilebilen bölümlerinin olduğunu belirterek, özellikle mozaik tabanlı villa yapısının dikkat çekici olduğunu vurguladı. Ancak bölgenin tanıtım eksikliği nedeniyle yılda yalnızca yaklaşık 15 bin kişinin kenti ziyaret ettiğini belirten Öncü, antik kentin çevresinde bulunan köylerdeki yüzey araştırmalarında rastlanan seramik örneklerinin bilim insanları için heyecan verici olduğunu da vurguladı.