Siyasette Neler Oluyor?

28 Mayıs’ta yapılan Partili Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turundan hemen sonra babamın vefatı dolayısıyla Ankara’dan ayrılmış ve...

28 Mayıs’ta yapılan Partili Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turundan hemen sonra babamın vefatı dolayısıyla Ankara’dan ayrılmış ve Adana, Osmaniye, İskenderun civarında on beş gün kadar siyasetteki gelişmelerden az da olsa uzakta kalmıştım. Ankara’ya döndüğüm bir kaç günden beri de deprem bölgesinde tanık olduğum olaylardan seçtiğim bir kaçını, Zafer’de okurlarımla paylaştım.

Bugünlerde ülke ekonomisi, 22 Haziran Perşembe günü yapılacak Merkez Bankası’nın Para Politikaları Kurulu toplantısına kilitlenmiş, açıklanacak hayati kararları bekliyordu.

Ak Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Ben ekonominin kitabını yazdım, ekonominin profesörüyüm… Faiz sebep, enflasyon sonuçtur… Nas ortada dururken, sana bana ne oluyor?.. Bu kardeşiniz görevde bulunduğu sürece faiz yükselemez…” şeklinde net ifadelerle belirlediği ekonomi politikaları, nasıl bir değişikliğe uğrayacaktı?..

Merkez Bankası’ndan beklenen açıklama geldi, faizde yüzde 6,5’luk bir artış kararı alınmıştı.

Faiz kararının açıklanmasından hemen sonra, faiz artacak, döviz kurları düşecek diye bekleyen piyasalarda, bir anda Dolar ve Euro hızla değer kazanmaya başladı, günlerdir 22 TL civarında tutulmaya çalışılan Dolar kuru, ilk günden 25 TL gibi rekor bir düzeye yükseliverdi.

Dışarıdan getirilen Merkez Bankası Başkanı ve ikinci kez göreve getirilen Hazine ve Maliye Bakanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi poltikalarında tam bir U dönüşü gerçekleştiriyorlar.

Ve günler geçiyor, Ak Parti iktidarından topluma nefes aldıracak bir açıklama gelmiyor. Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 Mart ayında yapılacak yerel seçimlere odaklanmış, şimdiden 2019 seçimlerinde kaybettiği İstanbul Ankara dahil tüm büyükşehirleri yeniden gele geçirmenin hesaplarını yapıyor, konuşmalarında halka çağrılarda bulunuyor, “Çalışacak mıyız, bu büyük şehirleri kazanacak mıyız?” diye coşkulu sözler ediyor.

Muhalefet ise kendi iç dünyasında başlattığı kavgalarla boğuşuyor, piyasalarla ilgili tek söz söyleyen yok.

“Kılıçdaroğlu geldi, Kılıçdaroğlu gitti…”

Muhalefetteki partilerin, hatta medyanın tüm sözcüleri, Kılıçdaroğlu’nu linç girişimindeler.

Şahsen ben, Kılıçdaroğlu’na karşı başlatılan bu tartışmaları akla, mantığa, vicdan ve adalet ölçülerine sığdıramıyorum.

Sizler yapılan seçimlerde, Kılıçdaroğlu’nun performansını ölçme yarışına mı girdiniz, tek adam rejimini değiştirme çabasında mı bulundunuz?..

Devletin tüm güçlerini kullanan Ak Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı, sürekli içerideki çatlak seslerle de mücadele ederek seçime giren ve yüzde 48 oranında oy toplamayı başaran Kılıçdaroğlu’nu linç etme girişimlerinin amacı nedir?

Beğenmediğiniz tek adam rejimini değiştirme, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçme amacıyla çıktığınız bu yolda, sizler ne kadar çaba harcadınız?.. Ya o medya sözcüleri, seçim sürecinde ne kadar cesur ve özgürce yazılar yazdılar, sözler söylediler?..

Herkes üzerine düşeni yaptı da bir tek Kılıçdaroğlu mu yapamadı?..

Kılıçdaroğlu, siyasete girdiği ve toplumdan takdir gördüğünü anladığı günden beri kişisel yaşamını ortaya koydu. Adeta bir demokrasi fedaisi olarak yoluna devam etti.

Yumruklar yedi, kurşunlandı, hakaretlere, saldırılara uğradı, ama yolundan dönmedi. Emekli bir üst düzey bürokrat, emekli bir milletvekili olarak rahat yaşamı seçemez miydi?.. Bu yaşından sonra saraylarda yaşamak, saltanat sürmek gibi bir amaç uğruna kişisel yaşamını ortaya koyabilir mi insan?..

Demokrasi ve adalet için Ankara’dan İstanbul’a günlerce yürüdü.

2017’de seçime bile katılamayacak olan İYİ Parti’ye 15 milletvekili gönderip, seçime katılmasını sağladı, İYİ Parti’nin siyaset sahnesinde var olmasının yolunu açtı.

Değişik siyasal görüşlerden partileri bir araya getirip, tek adam rejimine karşı en etkili siyaseti geliştirdi.

2019 yerel seçimlerinde izlediği ustaca politikalarla İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi tüm büyük şehir belediyelerinin muhalefete geçmesini sağladı.

Kılıçdaroğlu’na karşı başlatılan linç kampanyası, sıradan bir insan olarak benim vicdanımı sızlatıyor.

Şimdi de 85 milyonluk ülkenin en az yüzde 48 oyunu almış Kılıçdaroğlu, itidar tarafından düzenlenen fezlekelerle yargıya götürülmeye, tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılıyor, birlikte yola çıktığı siyasetçilerden hiç bir ses çıkmıyor!..

Benim küçük aklım almıyor bu siyasetteki yaşananları..