Türkiye’nin dört bir yanında bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında etkinlikler, açıklamalar ve farkındalık çalışmaları düzenleniyor. Kadın örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler, şiddetin görünmeyen yüzünü ortaya çıkarmak ve toplumsal bilinç oluşturmak için sokaklarda, salonlarda ve sosyal medyada seslerini yükseltiyor.
Neden 25 kasım?
25 Kasım, Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden Mirabal Kardeşler’in 1960 yılında katledilmesinin ardından, dünyanın birçok ülkesinde “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak kabul edildi. Bu tarih, kadınlara yönelik her türlü baskı, ayrımcılık ve şiddete karşı küresel bir dayanışma sembolü haline geldi.
Türkiye’de tablo hala ağır
Kadın örgütleri, şiddetin yalnızca fiziksel olmadığını; psikolojik, ekonomik ve dijital şiddetin de giderek arttığını vurguluyor. Uzmanlar, erken müdahale mekanizmalarının güçlendirilmesi, kadına yönelik şiddet davalarında etkin soruşturma ve koruyucu politikaların hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Sokaklarda ve meydanlarda çağrı: “Yaşamak istiyoruz”
Bugün İstanbul’dan Diyarbakır’a, İzmir’den Trabzon’a birçok kentte kadınlar yürüyüşler düzenliyor. Taşınan dövizlerde ortak mesaj ise aynı: “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Şiddete sıfır tolerans” ve “Yaşamak istiyoruz”
Resmi kurumlardan açıklamalar
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile çeşitli belediyeler, şiddetle mücadelede acil destek hatları, kadın danışma merkezleri ve sığınma evlerinin önemine dikkat çekerek, ihbar mekanizmalarının aktif kullanılması çağrısında bulundu.
Uzmanlardan çağrı: Sadece bir gün değil, her gün mücadele
Sosyologlar, hukukçular ve psikologlar, 25 Kasım’ın yalnızca bir farkındalık günü olmadığını, yıl boyunca süren bir mücadelenin güçlü bir hatırlatıcısı olduğunu belirtiyor. Kadınların güçlenmesinin, eğitim ve ekonomik bağımsızlıkla mümkün olabileceği vurgulanıyor.