Ressam Kürşad Yılmaz, Kızılderili kültürünün ruhunu ve doğayla iç içe yaşam felsefesini resminde ele aldı. Kürşat Yılmaz, Bu çalışmayı oluştururken, renklerin duygusal gücünü ve formların keskinliğiyle uyumunu vurgulamak istediğini belirtti.
Resmimde, Kızılderili kültürünün ruhunu ve doğayla iç içe yaşam felsefesini modern bir bakış açısıyla anlatmaya çalıştım. Tuval üzerine 100x120 cm boyutunda çalıştığım bu yağlı boya resim, hem geleneksel motifleri hem de çağdaş sanatın geometrik dilini bir araya getiriyor.
Bu çalışmayı oluştururken, renklerin duygusal gücünü ve formların keskinliğiyle uyumunu vurgulamak istedim. Kızılderili figürü, hem hüzünlü hem de bilge bir ifadeyle bize geçmişin izlerini taşıyor; yüzündeki desenler ve bakışlar, bu kültürün tarihsel travmalarını ve zamansız bilgeliklerini simgeliyor. Aynı zamanda bu figür, bir bilge kişi, bir doktor, bir büyücü ve bir şaman gibi, kendi topluluğunun rehberi ve şifa kaynağı olan çok katmanlı bir kimliğe sahip. Arka planda yer alan çadırlarsa, Kızılderili topluluklarının dayanışma ve doğayla olan bağını hatırlatıyor.
Tekniğim; Resimde kullanılan geometrik formlar ve canlı renk paleti, kübizm akışını takip etmekle birlikte, modern ekspresyonist bir yaklaşımla harmanlanmıştır. Mavi tonlarının hakimiyetindeki gökyüzü, sanki parçalanmış bir vitray gibi işlenmiş, bu da resme dinamik bir derinlik katmıştır. Turkuaz, kırmızı ve sarı tonlarının dengeli kullanımı, geleneksel Kızılderili sanatının renk değişimlerinin modern bir gönderme niteliğindedir. Fırça hareketlerinin enerjisi ve kompozisyonun dinamizmi ön plandadır. Farklı katmanlarla oluşturduğum bu çalışmada geometrik formlar, Kızılderili yaşam tarzının sade ama derin anlamlar taşıyan yapısını temsil ediyor. Renk paletimde doğadan ilham aldım; mavi gökyüzü, kırmızı toprak ve yeşilin sıcak tonları, hem huzuru hem de yaşam döngüsünün zenginliğini betimliyor.
Bu eser, sadece bir figürü değil, aynı zamanda bir kültürün ruhunu ve kimliğini yansıtmaya yönelik bir çabadır. Kızılderili toplumlarına duyduğum derin saygı ve onların hikayelerinden ilham alarak, bu resmi izleyicilere bir pencere olarak sunuyorum. Her bir fırça darbesiyle bu kadim kültürün sesini, renklerin diliyle ifade etmeye çalıştım.
Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna girecek bir eser ortaya koymuş olmanın gururunu yaşıyorum. Bu resim, bir çalıştay resmi olmanın ötesinde özenle, kendime duyduğum saygıyla yapılmış, yalnızca imzamı değil, aynı zamanda beni ve sanat anlayışımı yansıtan bir parça olarak anlam kazanacağını düşünüyorum.