Doğa ve insan arasında kurulan görünmez bağ, gıdaların yalnızca bir besin olarak değil aynı zamanda şifa kaynağı olarak bilinmesini sağladı. Halk arasında bir sebze veya meyvenin şeklinin insan vücudundaki bir organa benzetilmesi o organa iyi gelir düşüncesi yaratarak 'benzer benzere iyi gelir' algısını oluşturdu. Bu düşünce, bilimsel açıdan ele alındığında ise ortaya şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkıyor.
Beyin Ve Ceviz Arasındaki Bağ
Cevizin kabuğu kırıldığında içinin beyin kıvrımlarına benzemesi dolayısıyla halk arasında ceviz, zeka gelişimine katkıda bulunan bir besin olarak biliniyor. Modern bilim ise cevizin beyin sağlığına iyi geldiğini doğruluyor. Cevizin, içerisinde bulunan omega-3 yağ asitleri, hafızayı kuvvetlendirirken aynı zamanda öğrenme kapasitesini destekliyor.
Göz Ve Havuç Arasındaki Bağ
Havuç, dilim dilim kesildiğinde göz bebeğine benzer bir görüntü ortaya çıkıyor. Havucun şekli dolayısıyla halk arasında göz sağlığına iyi geldiğine inanılıyor. Bilimsel yönden bakıldığında ise içerisinde yüksek oranda bulunan beta-karoten, vücutta A vitaminine dönüşüyor. Bu da gece görüşü için oldukça önem arz ediyor. Düzenli olarak havuç tüketimi ise göz sağlığını korumaya yardımcı oluyor.
Kalp ve Domates Arasındaki Bağ
Domates kesildiği zaman şekil olarak kalp odacıklarına benziyor. Domatesin güçlü bir antioksidan olduğu ve likopen bakımından zengin olduğu biliyor. Yapılan araştırmalara göre ise domatesi düzenli olarak tüketmenin kalp-damar hastalıkları riskini azaltabileceğini gösteriyor.
Böbrek Ve Fasulye Arasındaki Bağ
Kuru fasulye şekil bakımından böbreğe çok benziyor. Protein, lif ve mineral açısından oldukça zengin olan bu gıda, böbrek sağlığına katkıda bulunurken idrar yolları için de faydalı olduğu biliniyor.
Bu İnanış Bilimsel Açıdan Doğru Mu?
Bütün yiyeceklerin şekli ve etkili olduğu organ arasında doğrudan bir bağlantı olduğu düşüncesi bilimsel olarak doğru değil. Öte yandan bazı gıdalar ve organlar arasında benzerliklerin olması, doğanın insana ipuçları sunduğunu düşündürüyor. Uzmanlar ise konuya ilişkin, bu tür inanışların tek başına tedavi olarak görülmemesi gerektiğini belirtiyor.
