Başına poşet geçirilen Y.E.A. direnince ayağı kırıldı. Hemen hastaneye kaldırılan öğrencinin ayağına yapılan ameliyatla platin takılarak 17 dikiş atıldı ve 1 ay rapor verildi.
Y.E.A. ve ailesi olay sonrasında hem okuldan hem de olayda adı geçen kişilerden şikayetçi oldu.
Son örnek İstanbul Maltepe’de yaşandı. İddiaya göre, aynı okulda okuyan bir grup genç kız, 9. sınıf öğrencisini sözlü olarak hedef aldıktan sonra darp etti. Saldırı sırasında küfürler savurulurken olay anı sınıfta bulunan diğer öğrenciler tarafından cep telefonu kamerasıyla kaydedildi.
Darp edilen öğrencinin ailesi, kızlarını hastaneye götürerek darp raporu aldı ve polise başvurdu. Baba, “Kızım ölebilirdi. Adalet istiyoruz” diyerek sorumluların cezalandırılmasını talep etti.
Akran Zorbalığı Neden Artıyor?
Çocuk gelişimi uzmanlarına göre, bu tür olayların gündemde daha sık yer almasının nedeni yalnızca artış göstermeleri değil, aynı zamanda daha görünür hale gelmeleri. Bununla birlikte, toplumsal ruh halinden aile içi ilişkilere, dijitalleşmenin etkilerinden okul ortamlarına kadar birçok faktör zorbalığın yaygınlaşmasında rol oynuyor.
Özellikle sosyal medya, çocukların sosyalleşmesini kolaylaştırsa da; kıyaslama, dışlanma ve sanal zorbalık gibi yeni tehditleri de beraberinde getiriyor. Denetimsiz izlenen şiddet içerikli diziler, oyunlar ve videolar, çocukların şiddeti bir güç gösterisi veya sorun çözme yöntemi olarak algılamasına neden olabiliyor. Ayrıca pandemi sonrası artan ekran süresi, yalnızlık, hareketsizlik ve yetersiz gelişen sosyal beceriler, empati kurma ve sağlıklı iletişim becerilerini olumsuz etkileyen unsurlar arasında yer alıyor.
Öğretmenlerin Kritik Rolü
Akran zorbalığının önlenmesinde okul–aile–çocuk üçgeninde en önemli sorumluluklardan biri öğretmenlere düşüyor. Öğretmenin tüm öğrencilerle eşit, yapıcı ve kapsayıcı bir iletişim kurması, sınıf içi etkileşimi düzenli olarak gözlemlemesi ve sosyometri gibi tekniklerle öğrenciler arası ilişkileri takip etmesi hayati önem taşıyor. Özellikle fiziksel zorbalığa göre tespit edilmesi daha güç olan ilişkisel zorbalıkta öğretmenin farkındalığı belirleyici oluyor. Öğretmenlerin çocukların aileleriyle sürekli iletişim halinde olması ve işbirliği içinde hareket etmesi sürecin sağlıklı ilerlemesine katkı sağlıyor.
Araştırmalar Ne Diyor?
Araştırmalar, öğretmenin sınıfta sergilediği olumlu tutumların öğrencilerin problem çözme becerilerini geliştirdiğini gösteriyor. Tersi durumda, öğretmen–öğrenci iletişiminde yaşanan sorunlar, çocuğun akran ilişkilerine de olumsuz yansıyabiliyor. Bu nedenle öğretmenlerin, sınıf iklimini gözlem ve sosyometri gibi yöntemlerle düzenli olarak takip etmesi, akran ilişkilerinin gelişimini desteklemesi ve ailelerle güçlü bir iletişim ağı kurması gerekiyor.
Akran zorbalığı sadece mağdur olan çocuğun değil, tüm okul ortamının huzurunu ve güvenliğini tehdit eden ciddi bir sorun. Bu nedenle aileler, öğretmenler ve eğitim kurumları ortak bir sorumluluk bilinciyle hareket etmeli; çocukların güvenle büyüyebileceği, destekleyici ve sağlıklı öğrenme ortamları inşa etmelidir.