Bugün, bilim dünyasının en prestijli ödülü olan Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan ilk Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar'ı ve onun azim, mütevazılık ve vatan sevgisi dolu hayatını konu alıyoruz.
Mardin'in Savur ilçesinde başlayan bu olağanüstü yolculuk, DNA onarımı alanında yaptığı çığır açan keşiflerle dünya bilim tarihine adını altın harflerle yazdırdı.
Bu haberde, büyük bilim insanı Aziz Sancar'ın hayatını, çetin mücadelelerle dolu kariyerini, önemli başarılarını ve hakkında pek bilinmeyen ilginç detayları derinlemesine inceliyoruz.
SAVUR'DAN İSTANBUL'A
Aziz Sancar, 8 Eylül 1946'da, sekiz çocuklu bir ailenin yedinci çocuğu olarak Mardin'in Savur ilçesinde dünyaya geldi. İlkokulu Savur'da bitiren Sancar, lise eğitimi için ailesiyle birlikte Mardin'e taşındı.
- Çileli Lise Yılları: Mardin'de yatılı okuyan Sancar, zorlu koşullara rağmen derslerine sıkı sıkıya sarıldı. Lise yıllarında futbola olan tutkusu da öne çıkıyordu ve bir dönem genç millî takım aday kadrosuna bile seçilmişti. Ancak o, spor yerine bilime yönelmeyi tercih etti.
İstanbul'da Üniversite Eğitimi: 1963'te İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne giren Sancar, 1969'da buradan birincilikle mezun oldu. Mezun olduktan sonra doğduğu yer olan Savur'da bir süre hekimlik yaptı. Ancak bilim aşkı ağır bastı ve 1971'de, doktora yapmak için ABD'ye gitmeye karar verdi.
AMERİKA YILLARI
ABD'ye gittiğinde ilk durakları Texas Üniversitesi oldu. Burada, biyokimya alanında doktora yapmak için çalışmalara başladı. Ancak bu süreç hiç de kolay olmadı.
- Doktora ve Sonrası: Sancar, 1977'de Texas Üniversitesi'nden moleküler biyoloji alanında doktora derecesini aldı. Doktora sonrası çalışmalarına Yale Üniversitesi'nde devam etti. Ancak ABD'de bir Türk olarak iş bulmakta zorlanıyordu. Bu dönemde tam 4 yıl boyunca laboratuvar teknisyeni olarak çalıştı ve bilimsel çalışmalarına ara vermeden devam etti. Bu zorlu süreç, onun azmini ve kararlılığını daha da pekiştirdi.
- DNA Onarımı Alanında Devrimsel Keşif: Sancar'ın asıl büyük atılımı, 1982'de Kuzey Karolina Üniversitesi'nde yaptığı çalışmalarla geldi. Burada, "DNA onarımı" üzerine yoğunlaştı. Canlıların DNA'sında meydana gelen hasarların nasıl onarıldığını, özellikle de ultraviyole ışınlarının neden olduğu hasarları onaran mekanizmaları keşfetti.
NOBEL ÖDÜLÜ VE MİRAS
Aziz Sancar, DNA onarımı alanındaki bu çığır açan çalışmalarıyla 2015 yılında Nobel Kimya Ödülü'ne layık görüldü. İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, Sancar'a ödülü, "DNA onarım mekanizmaları üzerine yaptığı haritalamalar" nedeniyle verdi.
- "Vatanım İçin Çalışmaya Devam Edeceğim": Ödülü aldıktan sonra yaptığı konuşmalarda ve verdiği röportajlarda, vatanına olan sevgisini her fırsatta dile getirdi. Kazandığı ödülü, Anıtkabir'e götürerek Mustafa Kemal Atatürk'e ithaf etti.
Aziz ve Gwen Sancar Vakfı: Nobel ödülüyle gelen paranın büyük bir kısmını, ABD'de eğitim gören Türk öğrencilere destek olmak amacıyla Aziz ve Gwen Sancar Vakfı'nı kurmaya ayırdı. Vakıf, özellikle kız çocuklarının bilime yönelmesini teşvik ediyor.
HAKKINDA AZ BİLİNEN VE İLGİNÇ BİLGİLER
-
"Nobel'i Alacağımı Biliyordum": Yıllar önce bir röportajında, "Bir gün Nobel alacağım" dediği için ailesi ve yakın çevresi tarafından şaka konusu olmuştu. Ancak o, bu inancından hiç vazgeçmedi ve hayalini gerçeğe dönüştürdü.
-
Mütevazı Kişiliği: Dünya çapında bir bilim insanı olmasına rağmen Sancar, her zaman alçakgönüllü ve samimi bir insan olarak biliniyor.
- Türkçe Konuşmaya Özen: ABD'de uzun yıllar yaşamasına rağmen, Türkçe'yi unutmadı ve mümkün olduğunca Türkçe konuşmaya özen gösterdi. Konuşmalarında sıklıkla "vatanım" ve "milletim" kelimelerini kullandı.
Aziz Sancar'ın hayatı, sadece bir bilimsel başarı hikayesi değil, aynı zamanda azim, kararlılık ve vatan sevgisinin ilham verici bir örneği olarak tarihe geçmiştir.