'Uzaylı Keçi' 38 Yaşında
'Uzaylı Keçi' 38 Yaşında
İçeriği Görüntüle

Lozan Barış Antlaşması (1923) sırasında Musul sorunu çözülememiş, Türkiye ile İngiltere arasında doğrudan müzakerelere bırakılmıştı. İki taraf, Lozan'da Musul konusunda anlaşamayınca, konuyu Milletler Cemiyeti'ne götürme kararı almıştı. Milletler Cemiyeti, Musul'un Irak'a bırakılması yönünde bir karar vermiş, ancak Türkiye bu kararı kabul etmemişti.

Bu dönemde Türkiye, Musul üzerindeki hak iddialarını sürdürürken, İngiltere ise bölgedeki çıkarlarını korumak için diplomatik ve askeri baskıyı artırıyordu. Özellikle 1924'te yaşanan Hakkari Olayı (Nasturi Ayaklanması) ve 1925'teki Şeyh Said İsyanı gibi iç sorunlar, Türkiye'nin dış politikadaki hareket alanını kısıtlıyordu. Türkiye, hem iç meselelerle uğraşmak hem de uluslararası baskılara direnmek zorunda kalmıştı.

ANTLAŞMANIN İMZA ZEMİNİ

Tüm bu gergin atmosfer içerisinde, diplomatik yollarla bir çözüm bulunması zorunlu hale geldi. Türkiye, İngiltere ve Irak temsilcileri arasında yoğun müzakereler yürütüldü. Nihayetinde, 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara'da, Türkiye, İngiltere ve Irak arasında "Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması" olarak da bilinen Ankara Antlaşması imzalandı.

Ankara Antlaşması 1

Antlaşmanın temel maddeleri şu şekildeydi:

  • Sınırın Kesinleşmesi: Türkiye ile Irak arasındaki sınır, büyük ölçüde Milletler Cemiyeti'nin belirlediği "Brüksel Hattı" esas alınarak çizildi. Bu hattın kuzeyinde kalan Hakkari bölgesi Türkiye'ye bırakılırken, Musul Vilayeti Irak topraklarında kaldı.
  • Petrol Gelirlerinin Paylaşımı: Irak Hükümeti, Musul petrollerinin gelirlerinin %10'unu 25 yıl süreyle Türkiye'ye ödemeyi kabul etti. Bu madde, Türkiye'nin ekonomik olarak zor zamanlarında önemli bir gelir kapısı olmuştur. Türkiye, bu geliri bir süre sonra İngiltere'den peşin olarak almayı tercih etti.
  • İyi Komşuluk İlişkileri: Antlaşma, üç ülke arasında iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesini ve sınır güvenliğinin sağlanmasını öngörüyordu.
  • Uluslararası Hukuka Saygı: Taraflar, antlaşma hükümlerine ve uluslararası hukuka uygun hareket etme taahhüdünde bulundu.

ÖNEMİ VE SONUÇLARI

1926 Ankara Antlaşması, Türk dış politikası ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş süreci açısından büyük öneme sahiptir:

  • Güney Sınırının Kesinleşmesi: Bu antlaşmayla Türkiye'nin güney sınırı kesin olarak çizilmiş ve Misak-ı Milli'nin son pürüzlü noktalarından biri olan Musul sorunu diplomatik yolla çözülmüştür. Bu durum, Türkiye'nin toprak bütünlüğünün uluslararası alanda tescilini sağlamıştır.
  • Bölgesel İstikrar: Antlaşma, Türkiye, Irak ve İngiltere arasında uzun süredir devam eden bir gerilimi sona erdirerek bölgede göreceli bir istikrar ortamı yaratmıştır.
  • Milletler Cemiyeti'nin Rolü: Antlaşma süreci, Milletler Cemiyeti'nin uluslararası uyuşmazlıkların çözümündeki rolünün bir örneği olmuştur. Türkiye, Cemiyet'in kararını kabul etmese de, diplomatik süreç sonunda antlaşmaya varmıştır.
  • Petrol Gelirleri: Musul petrollerinden pay alınması, Türkiye'nin o dönemdeki ekonomik kalkınma hamlelerine küçük de olsa bir katkı sağlamıştır.
  • İngiltere ile İlişkiler: Antlaşma, Türkiye ile İngiltere arasında Lozan'dan beri devam eden gerilimli dönemi sona erdirmiş ve ikili ilişkilerin normalleşmesine zemin hazırlamıştır.
  • Yeni Türkiye'nin Diplomatik Başarısı: Genç Türkiye Cumhuriyeti, böylesine zorlu bir konuda büyük bir devlete (İngiltere) karşı diplomatik bir başarı elde ederek uluslararası alandaki gücünü ve kararlılığını göstermiştir.

GÜNÜMÜZE ETKİSİ

Günümüzde, Irak'ın kuzeyindeki gelişmeler, Suriye'deki iç savaş ve bölgesel aktörlerin rolleri gibi faktörler, 1926 Ankara Antlaşması'nı zaman zaman yeniden gündeme getirmektedir. Ancak antlaşma, uluslararası hukuk açısından Türkiye'nin güney sınırlarının temelini oluşturan geçerli bir belge olma özelliğini korumaktadır.

Ankara Antlaşması 3

1926 Ankara Antlaşması, Türk diplomatik tarihine bir zafer olarak değil, ancak genç bir devletin uluslararası baskılara ve iç zorluklara rağmen sınırlarını kesinleştirmeyi başardığı, rasyonel ve gerçekçi bir dış politika anlayışıyla hareket ettiği önemli bir anlaşma olarak geçmiştir. Bu antlaşma, Türkiye'nin kendi bölgesindeki istikrar ve barışa verdiği önemin de bir göstergesi olmuştur.

Muhabir: Barış Berkant Oğuz