7 Şubat 1923.
Cumhuriyet henüz ilan edilmemiştir ama kıvılcımı Anadolu’da dolaşmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk o gün Balıkesir’dedir.
Ve alışılmadık bir yerde, Zağanos Paşa Camii’nin minberinde halka seslenmektedir.
Sırtında cübbe yok, elinde sarık yok. Elinde sadece gerçek vardır.
Ve söyleyeceği cümleler, yüzlerce yıl boyunca halkın zihnine işlenmiş bir anlayışla mesafelidir.
“Bizim dinimiz akla ve fenne uygundur...”
Bu söz bugün sıradan gibi duyulabilir.
Ama o gün cami minberinde bu ifadeleri kurmak, toplumun alıştığı düzenin dışında yeni bir yol teklif etmekti.
Atatürk, Balıkesir Nutku olarak bilinen bu konuşmada ne dini övüyor ne de onu yeriyor.
Onun hedefi açıktı:
Dinin yön verdiği değil, aklın belirlediği bir toplumsal düzen.
Cami Neden Seçildi?
O günün koşullarında cami, halkın toplandığı en güçlü kamusal alandı.
Ve bir toplum dönüşecekse, alışkanlıkların içinden başlamalıydı.
Cami minberi bu nedenle sadece bir kürsü değil, bir geçiş sahnesiydi.
Mustafa Kemal burada dine değil, dinin araçsallaştırılmasına karşı bir dil kuruyordu.
Satır Arasında Değil, Merkezde: Laiklik
Konuşmadaki birçok ifade zamanla yanlış okundu.
Kimi Atatürk’ün dine yakın olduğunu iddia etti, kimi bu konuşmayı yok saydı.
Oysa Balıkesir Nutku, laikliğin satır arasında değil, merkezde olduğu bir metindir.
Atatürk’ün çağrısı, ne inanca düşmanlıktır ne de inanç üzerinden siyaset kurmak.
Asıl mesele, aklı ve bilimi merkeze alan bir toplumsal ilerlemedir.
Neden Geri Planda Kaldı?
Bu konuşmanın Nutuk’ta yer almaması, yıllar içinde bir "gizlenmiş metin" algısı yarattı.
Oysa mesele sansür değil, geçişin stratejisiydi.
Laik bir düzen kurulmadan önce, halkın yaşadığı gerçekliğe temas etmek gerekiyordu.
Balıkesir Nutku, bu temasın tarihsel belgesidir.
Bugüne Ne Söyler?
Bugün laiklik hâlâ tartışma konusuysa, bu konuşma hâlâ günceldir.
Çünkü orada dile gelen şey bir sistem eleştirisidir.
Ve o sistem hâlâ tam anlamıyla geride bırakılmış değildir.
Atatürk’ün camide konuşmuş olması, onun dine yakınlığıyla değil, halkla doğrudan iletişim arayışıyla ilgilidir.
Asıl dikkat edilmesi gereken, neyi söylediği değil, neyi değiştirmek istediğidir.
O gün cami minberinden yalnızca bir konuşma yapılmadı.
Bir çağ kapatılıp bir başka çağın sesi duyuldu.
Ve o ses, hâlâ duyulmaya devam ediyor.