Her ‘Kurban Bayramı’nda olduğu gibi bu bayramda da vicdanımızı sızlatan olaylara tanık olduk, üstelik kısa süre önce ülkemizin yaşadığı büyük deprem felaketi ve henüz günler öncesinde yaşadığımız çok çekişmeli ve gergin seçimin arkasından bu görüntülerle karşılaşmak, içimizi kararttı. Öyle inanıyorum ki, benim gibi bir çok okurumun da çevresinde tanık olduğu bu tür örnekler vardır. Bir çok insan, islami kurallardan ve dini koşullardan habersiz şekilde borçlanarak, hatta kredi kullanarak kurban kesmekte, yakınlarına dindarlığını gösterme çabasına girmektedir. Sonrasında cadde ve sokaklarda kaçan kurbanlıkları kovalayanlar, bu hayvanlarla acımasızca cebelleşenler, ayaklarını, bacaklarını kıranlar, yakalayıp bir hınç ve öfke içerisinde keserek ibadet ettiğini sananlar…
Söz buraya gelmişken, 2005 yılında bir matbaacı arkadaşı ile ortak olarak ilk matbaasını kuran oğlumun, o yıllarda bir ‘Kurban Bayramı’nda yaşadıklarını anımsadım.
Oğlum, matbaada makina başında baskı ve teknik işlerle uğraşırken, piyasa ile bağlantıları yürüten ortağı, bayram öncesinde anlaştığı bir işin avansı ile kurbanlık almış, bayramdan sonra iş basılıp tahsilat aşamasına gelince durum anlaşılmıştı. Zaten bundan sonra da yaşanan bir kaç benzeri olay sonrası ortaklık bitmiş, herkes kendi yoluna gitmişti. Oğlum, halen matbaacılık işine devam ediyor, öteki ortağının ise kurduğu işleri başaramadığını, bazı yerlerde işçi olarak çalıştığını öğrenmiştim. Allah yardımcısı olsun.1997 yılında Başbakanlık basın müşavirliği kadrosunda görevli iken dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ın Hac ibadeti için kutsal topraklara yaptığı ziyarete görevli olarak katılmıştım. Bu yaşıma kadar okuduklarım, öğrendiklerim ve gördüklerimle bu satırları karalıyorum.
Bilmiyorum şu tespitlerimi de fark edenler oluyor mu? Ben bir çok ‘Kurban Bayramı’nda hangi bölgede, hangi iklimde, hangi mevsimde olursa olsun, çoğu kez yağmur yağdığına tanık olmuşumdur. Sanki bilinçsizce gerçekleştirilen hayvan kesimleri ve helal olmayan kurbanlıkların kanları ile kirletilen dünyamızı, yüce yaratan, yağmurla temizliyordu. Bu ‘Kurban Bayramı’nda siyasal alanda yaşananlar ve karşıma çıkan görüntüler de vicdanımı sızlattı. Ankara’da muhalefet partilerin birisinden milletvekili seçilen vatandaş, bayram süresince Etlik civarında cadde ve meydanları afiş ve bilboardlardaki afişleri ile süslemiş, gülümseyen kocaman resminin yanında “Kurban bayramınızı kutluyorum” diyor.
Ak Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim çalışmaları sırasında asılı kalmış üzerinde resmi ve “Ankara için hemen şimdi” yazılı bir kaç afişinin yanı sıra caddelerde ve meydalarda ondan kat kat fazla bu milletvekilinin bayram kutlama afiş ve bilboardları karşıma çıkıyordu.
Bu görüntüler bana, muhalefet partilerinde “Büyük paran yoksa milletvekili olman imka
nsız” iddialarını anımsatıyor. Demek ki bu vatandaşın parası çokmuş, bastırmış parayı milletvekili olmuş, bayramda da böyle milyonlarca para harcayıp bayramımızı kutluyor.
Sanki vatandaş onu, böyle gösterişli afiş ve bilboardlarla bayramlarımızı kutlasın, gövde gösterileri yapsın diye milletvekili seçmiş, ülkede yaşanan ekonomik sıkıntılar, tartışmalar, sosyal siyasal alanlardaki çekişmeler onu hiç ilgilendirmiyor!.. Oysa bayramdan bir gün önce ünlü gazeteci yazar Merdan Yanardağ göz altına alınmış, ne idiği belirsiz gerekçelerle tutuklanarak cezaevine gönderilmiş, günlerdir ülke gündemini bu tutuklama meşgul ediyor.
Yaşamı boyunca yazdığı çok sayıda kitabı ve medyadaki çalışmaları ile Atatürkçü, laik, demokratik hukuk deveti’nin en büyük savunucuları arasında yer alan, geçtiğimiz seçim sürecinde de en cesur şekilde muhalefetin yanında durarak partili cumhurbaşkanlığı sisteminin değiştirilmesi yönünde çaba harcayan Merdan Yanardağ, bayramı cezaevinde geçiriyor.Bir Ankaralı olarak bugüne kadar adını bile duymadığım bu muhalefet milletvekili ise, güllük gülistanlık bir ülkede üstün meziyetleri ile seçilmiş bir milletvekili gibi mutluluk pozlar veriyor, afişleri, bilboardları ile meydan ve caddeleri süslüyor, milyonlar harcayarak bayramımızı kutluyor.Ne diyelim?
En kısa zamanda adaletin yerini bulmasını, Merdan Yanardağ’ın özgürlüğüne kavuşmasını dileyelim…
Liyakati ile değil de parasal gücü ile milletvekili seçilenlere kucak açan siyasal partilerin yönetici ve yetkililerine de Allah akıl izan versin diyelim?