KIZILCAGÜN... (2)

Evet meşhur tirad yaşamıştır.

"Millet yolunda kanımızı akıtmaya geldik."
Dikmen'den Ulus'taki valilik binasına kadar yol boyları Mustafa Kemal'i karşılamaya gelen Ankara'lılarla bayram yerlerini andırıyordu. Ankara'lı gerekirse milleti için kanını bile akıtmaya hazırdı. Yaya, atlı Ankaralı Seymenler dikkati çekerken diğer yer düzenin sağlanmasında yardımcı oluyorlardı. Onlar Ahi Cumhuriyetinden kalan Seyfi Kolları geleneğinin miraslarıydı.

Mustafa Kemal'in başında gri bir kalpak, sırtında belinden kemerli açık renkli bir palto vardı. Mustafa Kemal ve arkadaşları bugünkü Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nin önüne yaklaşırken arabadan inerek biraz ileride bekleyen Müftü Rıfat Efendinin de bulunduğu, Ankara'nın ileri gelenleri ve Ankara İdadisi'nin hocalarının ve talebelerinin bulunduğu yere gelir. Müftü Rıfat efendi ile ileri gelenlerin; "Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz" hitapları ve tokalaşmalardan sonra buradan tozlu topraklı istasyon yönünde hareket edilir.
Güvençli İbrahim, Kasap Yaşar Efe kırıç'ın oğlu Bekir Efe ve Seymenlerden bir grup, çok yerde olduğu gibi istasyon yolunda Gazi Paşa'nın gelmesini bekliyorlardı. Güvençli İbrahim'in sağ elinde bayrak, sol elinde işlemeliiti pola grubun başında bekliyordu. Selamlaşmalar yapıldıktan sonra Gazi Paşa ve arkadaşları otomobilleri ile önde davul zurna eşliğinde Seymen grubu arkalarında Taşhan'a gelmişlerdi. Fransız askerlerinin karargah olarak kullandığı günümüzde Kurtuluş Müzesi olan Meclis binasından bir Fransız subayı ve madam önlerinden geçen heyeti küçümseyerek seyrediyorlardı. Mustafa Kemal Mazhar Müfit'e hitaben "Bu küstahlar çok yakında memleketlerine gidecekler" diyerek tepkisini göstermişti. Aynen İngiliz donanmasını göründüğünde olduğu gibi. GİTTİLER...

Kalın Sağlıcakla...