İnsanoğlunun istikbali göklerde aramasının başlangıcı kendisine kanat takarak uçmaya çalışması ve bir bez torbayı sıcak havayla doldurarak uçmak amacıyla balonu icat etmesiyle başlamıştır.
Balondan sonra uçağın icat edilmesi ise başlı başına bir devrimdir.
Yolcu taşımanın yanında askeri amaçlarla da zaman içinde kullanılmaya başlamasıyla, uçağın ve göklerin önemi daha da iyi anlaşılmaya başlanmıştır.
Atatürk, savaş ortamlarını görmüş bir asker olarak savaş uçaklarının önemini çok önceden görmüştür. Uçakların önemli savaşların sonuçlarına ne derecede etkili olduklarını da takip etmiştir. Bu bilgiler doğrultusunda havacılığın gelişmesi için çaba göstermiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin, havacılık alanında ilerlemesi için bu alanda her türlü desteği vermiştir.
Çok ileri görüşlüdür. Herkesin ayakta uyuduğu yıllarda o gerçekleri ve ileriyi görmüş “İstikbal göklerdedir. Göklerini koruyamayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar” sözü ile göklere hâkim olamayanların ülkeye hâkim olamayacağının altını çizmiştir.
Havacılığın hızla ilerlemeye başlaması bilim ve teknoloji hızına yetişmeyi gerektirmiştir. Uluslar geleceklerini adeta göklerde aramaya başlamak zorunda kalmışlardır.
Atatürk “Kanatlı bir gençlik memleketin geleceği bakımından en büyük güvencedir. Bir gün batılı ayaklar Ay’da ayaklarının izlerini bırakacaklarsa, bunların arasında bir de Türk’ün bu-lunması için şimdiden çalışmalara girişmek, aşamalar kaydetmek gerekir.” diyerek havacılığın ulaşacağı seviye ile ilgili müthiş bir öngörüde bulunmuştur.
Atatürk, havacılık alanındaki gelişmelerin takipçisi olmuştur. Gerekli adımların atılmasını sağlamıştır.
1936 yılında Eskişehir’e yaptığı bir seyahatte “Geleceğin en etkili silahı da, aracı da hiç kuş-kunuz olmasın tayyaredir. Bir gün insanoğlu tayyaresiz de göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de aydan bize haber yollayacaktır. Bu mucizenin gerçekleşmesi için 2000 yılını beklemeye gerek kalmayacaktır. Gelişen teknoloji daha şimdiden bunu müjdeliyor. Bize düşen görev ise, batıdan bu konuda fazla geri kalmamayı temindir.”
Havacılığın önemini ve oldukça gelişeceğini anlayan Atatürk, havacılığının gelişmesi, ilerle-mesi, güçlendirilmesi için girişimleri başlatmıştır.
Fazla zaman kaybetmeden çiçeği burnunda Cumhuriyet’imizin 1. yılında, Ankara’da Türk Tayyare Cemiyeti kurularak (16 Şubat 1925) hizmete başlatmıştır.
Atatürk, 1926 yılında Bursa’da, Öğretmenler Birliği’nin toplantısında “Türk ulusunun, hava kuvvetlerimizin güçlendirilmesi gereğini anlayıp değerli yardımlarda bulunması, siyasî uygar-lığa erişmesinin en büyük kanıtıdır. Bu alanda ulusa yol gösteren Türk Tayyare Cemiyeti’nin çalışmalarını takdir ederim. Cemiyet’in sabit ve muayyen gelir bulması için yurdumuzun çeşitli yerlerinde yapmış olduğu toplantıların yararlı bir şekilde sonuçlanması için, yurttaşların gayret göstereceklerinden eminim” der. “... Havacılığın toplum içinde tanıtılıp sevdirilmesinde, aynı zamanda gençliği heveslendirip istekli hale gelmesinde Cemiyet’in çalışması önemlidir.” sözleriyle konuya ne kadar önem verdiği anlaşılmaktadır.