Bugün Satı kadını anlatacağım. Satı Kadın, çok özel biri, cumhuriyetin kuruluş yıllarında emeği olan biri ve bence bütün kadınları çok ilgilendiren bir yanı var. Parlamentoya 1935’te giren, 18 kadın milletvekili ile birlikte görev yapmış ama diğerlerinden farkı, 17 parlamenter kadından farkı, köyden çıkıp gelen, o aslında bir köylü parlamenter. Son görevi de, sanıyorum milletvekili öncesinde Kazan’da muhtarlık yapıyor. Satı Kadın, Kazan için çok önemli bir şahsiyet. Çok zengin bir ailenin kızı, Kara Mehmetler. Hakikaten burada binlerce dönüm arazileri olan, benim okumalarımda gördüm ki müthiş bir zenginlik ama babasını kaybettikten sonra da belki dönemin konsepti öyleydi, öyle bir ilişki vardı, neredeyse malına mülküne çökülme noktasına geldiler. O hukuk savaşı vermiş, direnmiş, mahkemelere gitmiş. Tabii o dönemde, Kurtuluş Savaşı’nın sonraki yılları, tabii gücün çok önemli olduğu, hukukun çok iyi çalışmadığı dönemler. O yüzden büyük bir ailenin kızı ama baba da ölünce varlık iki tane kızcağıza kalıyor. O dönemlerde yavaş yavaş ellerinden alma çabaları var ama Satı Kadının ilk direnişi böyle başlıyor ve bıçağı eline alıyor, bu topraklar benim topraklarım diyor ve mücadele başlıyor. Bu mücadele azmini görünce karşı taraf geri adım atmaya başlıyor, bu böyledir zaten, güç karşısında gücünüz yoksa, geriye gidersiniz, onlar da ilerlemeye devam eder ama siz mücadele azminizi ortaya koyabilirseniz, bu sefer onlar geriye gidecektir.
Seçimle gelinen bir süreç ve muhtar oluyor. Sonra da Büyük Önder onu keşfediyor. Satı Kadın burada muhtar o dönemde, Atatürk’te İstanbul’a gidiyor. İstanbul yolu da Kazan’dan geçiyor. Dolayısıyla halkta Mustafa Kemal’i karşılamak üzere hazırlık yapıyor. Satı Kadın’da döneme göre iyi elbiselerini giyiyor, Paşa’yı karşılamak üzere hazırlık yapıyor. Tabii o dönemde Paşa ile görüşmek, konuşmak, ona dert anlatmak cesaret istiyor. Anadolu insanı onları karşılıyor. Paşa’ya burada ayran sunuluyor. Satı Kadın anlatıyor. Paşa Nuri Conker’e bu hanımı not alın diyor, bunu ileride milletvekili yapalım. Bunu Afet İnan, 1981 yılında yaptığı bir TRT söyleşisinde, birebir anlatıyor. Satı Kadın burada yaşıyor ve köylü hayatı sürüyor. Parlamentonun ilk günlerinde Sayın Nevzat Tandoğan ona bin lira para veriyor ve diyor ki, önce üstünden başından başlayarak, biraz düzenleme olmalı. Buna şiddetle itiraz ediyor. Beni buraya mebus yapıyorsanız, ben bu köylü kimliğimle bunu sürdürmeliyim diyor ve o giysileri reddediyor. Şehirlilere, şehirli giysisi yakışır, ben de köylüyüm, bu giyside bana yakışır diyerek, aldığı bin lirayı, hızla köyüne dönüp, burada yoksullara dağıttığı söyleniyor. Satı Kadını minnetle ve şükranla anıyorum. Esen kalın.