Bu iki kural, hayatımızın en derinlerine kök saldı ve yıllarca içimizdeki en masum taleplere bile bir etiket yapıştırdı: bencillik ve uyumsuzluk.
Belki de o insanlardan biri sizsiniz ya da ben…
Sürekli başkalarına “evet” demekten yoruluruz; sırf çatışma çıkmasın diye zaman zaman kendi isteklerimizden kolayca vazgeçebiliriz. Ancak bir gün aynaya bakıp “Ben bunu istiyorum” dediğimizde bile, içimizden yükselen bir ses bizi durdurabilir: “Şimdi bencil oldun” İşte tam da bu yüzden, huzurlu bir hayatın kılavuzu, o küçüklüğümüzden kalan yanlış tanımları söküp atmaktan geçiyor.
“Ruh sağlığımızın kurtuluş manifestosu: Kendini önceliklendir.”
Kendini düşünmenin bencillik, sınır koymanın ise uyumsuzluk olmadığı gerçeğini öğrenmek… Belki de bu kılavuz önce kendimize ‘evet’ demenin, omuzlarımızdaki gereksiz yükleri atmanın hayata başka bir pencereden bakmanın yolunu gösterecek.
ÖĞRENMEK
“Ben bunu istiyorum” demenin uyumsuzluk olmadığını öğrenmek.
Kendini düşünmenin bencillik olmadığını öğrenmek.
Güçlü yanlarını bilmenin kibir olmadığını öğrenmek.
Kendine “aferin” demenin şımarıklık olmadığını öğrenmek.
Hakkını savunmanın çirkeflik olmadığını öğrenmek.
Yazımı “Büyük Diktatör” filminden Charlie Chaplin’in küçük bir kesitiyle bitirmek istiyorum;
“Kusura bakmayın ama ben imparator olmak istemiyorum”