Harari Yine Yapmış Yapacağını: Bilginin Köklerine Yolculuk

Abone Ol

Yuval Noah Harari yine yapmış yapacağını.
“Neksus” adını verdiği son kitabıyla, sadece bilgi çağını değil, insanlığın bilgiyi nasıl bir silaha, nasıl bir merceğe, nasıl bir ağa dönüştürdüğünü anlatıyor. Bu bir değerlendirme yazısı değil sadece. Bu yazı, Harari’nin kendine has düşünce biçiminin, insanlık tarihine nasıl nüfuz ettiğini gösteren bir saygı duruşu niteliğinde.

Daha önceki makalelerimde de defaatle kendisine yer verdiğim Harari’yi her zaman önemsedim. Onu kıymetli kılan, sadece akıcı dili, rafine düşünceleri değil; aynı zamanda tarih boyunca görmezden gelinen ya da sıradanlaştırılan kavramları yepyeni bir çerçevede sunabilme cesareti oldu.
Özellikle “Sapiens” ile başlayan, “Homo Deus” ile geleceğe yönelen o dev anlatı dizisi… Harari’nin insanlığın evrimini anlatırken, aslında kendimizi ne kadar az tanıdığımızı yüzümüze vurduğu o sayfalar… Her biriyle ayrı hesaplaşmıştım, ayrı notlar almıştım. Bu defa mesele, doğrudan bilginin tarihi.

Taş Tabletten Yapay Zekâya: Neksus

“Neksus: Taş Devri’nden Yapay Zekâya Bilgi Ağlarının Kısa Tarihi”
Bu başlık bile tek başına çok şey anlatıyor. Harari, bu yeni kitabında bilgiyi tek başına bir araç olarak değil, aynı zamanda bir güç, bir iktidar, bir sistem olarak ele alıyor.

Kitabın ilk sayfalarında sizi Sümer yazıtlarına, mağara resimlerine, anlatılarla kurulan sözlü toplumlara götürüyor. O bilgiler kimi zaman bir çobanın omzunda, kimi zaman bir din adamının sakladığı sırda, kimi zamansa bir devletin tuttuğu kayıtlarda karşımıza çıkıyor. Bilginin hep vardı, ama onun dolaşıma girmesiyle iktidar şekil değiştirdi. Harari tam da bu kesişim noktalarında durup bizi uyarıyor: “Bilgiye kim sahipse, iktidar da ondadır.”

Sonraki sayfalarda matbaanın gelişiyle birlikte, bilgi üzerindeki tekelin sarsılışına; ardından radyo ve televizyonla başlayan kitlesel yönlendirmeye tanıklık ediyoruz. Harari burada sadece teknolojik kırılmaları değil, aynı zamanda zihinsel dönüşümleri de çok iyi analiz ediyor.

Ve Şimdi: Yapay Zekâ Çağı

Kitabın son çeyreği ise bugünün dünyasına dair tedirgin edici sorular soruyor.
Google’a bir soru yazdığınızda, cevabın birileri tarafından seçilmiş olduğunu; sosyal medyada gördüğünüz her içeriğin sizi belli bir duyguya, düşünceye sürüklemek üzere tasarlandığını fark ettiğinizde, Harari’nin şu satırları anlam kazanıyor:

“Artık bilgiye ulaşmak değil, bilginin bizi nereye sürükleyeceğini tartışmak gerekiyor.”

Harari burada yapay zekâyı övmüyor ya da şeytanlaştırmıyor.
Sadece onu bir güç aracı olarak analiz ediyor. Kimin elinde, hangi niyetle kullanıldığına odaklanıyor. Bilgi artık gökte değil, toprakta değil, o çok katmanlı “Neksus” ağının içinde. Ve bu ağın şifresini kim çözerse, insanlığın gidişatını da o şekillendirecek.

Kişisel Notumla...

Ben Harari’yi her zaman bir tarihçi olarak değil, bir düşünür olarak okudum.
Onun derdi kronoloji değil, kırılmalar. Onun merakı olaylarda değil, o olayların insanlık ruhunda açtığı yarıklarda.

“Neksus” tam da bu bağlamda okunması gereken bir kitap.
Bilginin nasıl bir güç haline geldiğini, bir zamanlar köy meydanında ağızdan ağıza dolaşan sözün bugün algoritmalarla nasıl yönlendirildiğini anlamak isteyen herkese tavsiye ederim.

Harari yine yapmış yapacağını.

Ve bu kez bilginin izini sürerek, gizlenenin peşine düşmüş.