Halaçlı Mehmet Ağa Konağı

Hakikaten çok özel bir mekandayım. Yanılmıyorsam Ankara’ya 43-44 km uzakta bir mekan, Gölbaşı’ndayız. Halaçlı, eski adıyla...

Abone Ol

Hakikaten çok özel bir mekandayım. Yanılmıyorsam Ankara’ya 43-44 km uzakta bir mekan, Gölbaşı’ndayız. Halaçlı, eski adıyla köyü, yeni haliyle mahallesindeyiz. Bu yapıyı, bu yapının öyküsünü, hikayesini, anlatacağım. Burada ciddi bir onarım işi var, bir restorasyon işi sürüyor. Bu yapı yenilecek, kültür varlığı olarak korunacak, Ankara’nın kullanımına sunulacak ama nasıl fonksiyonları olacak, ne tür bir işletmeciliği olacak? bunları anlatmak istiyorum. Bugün burada bulunduğumuz, bu çalışmada, bizim gelecekteki anılarımıza, özel bir yer tutacak çalışma olacak.

Gölbaşı’nda yaklaşık 23 km uzaklıkta. Eskiden Halaçlı Köyü diye bildiğimiz ama şimdi yasayla mahalle olan, bir yerleşim alanı. İçerisinde bulunduğumuz konağın ismi de, Halaçlı Mehmet Ağa, onu da buradan rahmetle, şükranla anıyorum. Halaçlı Mehmet Ağa, Ankara’nın yerlisi, buranın da ileri gelen ailelerinden. Atatürk’ün Ankara’ya gelişinde, 27 Aralık 1919’da, Haymana atlılarını oluşturup, onun başında Atatürk’ü karşılayan ekibin başı ve en önemlisi, Sakarya Meydan muharebesinde, askerlerimizin burada kurmuş olduğu üç fırında, ekmek ihtiyacını karşılayan, sadece ekmek değil, yani savaş esnasında pek çok destek ve yardımda bulunan, gerçek anlamda bir vatansever kendisi. Kızı Andaç Hanım, kendisi kamuda uzun yıllar üst düzey görev yapmış, bir bürokrat hanımefendi. Bu konağı, bir şekilde yaşaması için bağışlamak istemiş, fakat birkaç yerle görüşmeler oluyor, netice alınamıyor. Alınamayınca Sudi Kocaimamoğlu, Mülkiyeliler Birliğinden, kendisi de Andaç Hanım, siyasal mezunu, devreye giriyorlar, diyorlar ki; Sayın Mansur Yavaş Başkanlığında, Büyükşehir Belediyesine, bunu bağışlayabilirsiniz, hiç merak etmeyin konağınızda, hak ettiği şekilde korunur ve geleceği aktarılır diye. Andaç Hanım şartlı bağışlıyor konağı. Bir tek şartı vardı, bir odası babasının adına düzenlensin istiyor. Burada çalışma esnasında da belgeler çıkıyor. O belgelerinde sergilendiği bir Halaçlı Mehmet Ağa odası da yapılacak. Konak mülkiyeti Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne geçti. Tahmin ettiğiniz gibi, burası tescilli bir yapı olduğu için, buraya ilişkin olarak, önce role ve restorasyon projeleri hazırlandı. 2863 sayılı yasa kapsamında kurullardan, koruma kurullarından geçti. Ciddi bir çalışma yapılıyor, 3-4 toplantı gerçekleştirdikten sonra, konağın bulunduğu alandaki, bu lokasyondaki, kırsala yapacağı görevi belirleniyor.

Buranın 1923’lü yıllarda, projesi çizilir ki, projeyi çizen İsviçreli bir mimar. Ankara’da, 1. Ulusal Mimarlık döneminin tek örneği, tipik örneği Halaçlı Mehmet Ağa Konağı. 29 yılına kadar hemen hemen yapımı sürüyor. Sanat tarihçilerimizin çalışması sonucunda, Rum ustalarca buranın inşaatının yapıldığını biliyoruz. Bodrum kat var, zemin kat, birinci kat ve çatı katı var. Tamamen oturduğu alan, 5.755 metre kare. Zemin kat, bodrum kat, birinci kat ve çatı katı ile birlikte, kapalı alanımızda yaklaşık, 550-560 metrekare. Binanın oturum alanı, 165 m². Binanın bodrum katını, buradaki tarımda kullanılan malzemelerin sergilendiği, bir tarım sergisi olarak planlandı. Onun ötesindeki zemin ve 1 katta da yöresel ürünlerin, hem burada sunulduğu hem tadıldığı mekanlar var, fırınlar var, aynı fırın işlerine devam edecek. Sakarya Meydan Muharebesi’nde, onları besleyen, bizi besleyecek.

Yaklaşık 3.216 metrekare pasif rekreasyon alanı var. 2224 metrekarede aktif rekreasyon alanı var. 63 metrekare kapalı, 85 metrekarede açık alanı olan, yaklaşık 150 metrekare, 148 metrekarede yine yöresel ürünlerin tadıldığı ama gelen misafirlerin de, burada oturup, hoşça vakit geçirecekleri mekanlar olacak. Ankara Büyükşehir Belediyesinin, yurt dışından gelen, kardeş şehirlerimiz veya Ankara’ya resmi görev için gelmiş olan diplomatlar veya büyük elçilerimizin, deneyimleme yapabilecekleri, kırsalda konaklayabilecekler. Sanat edebiyat günleri, şiir günleri yapılabilir ki, yazın buranında, çok güzel havası olur. İnanıyorum bittiği zaman, hem yüz yıllık bize bırakılan, böylesine önemli bir kültürel mimari mirası koruyup, gelecek nesillere aktarmış olacağız, hem de buradaki, yöredeki yaşayan hemşehrilerimizin kalkınmasında, itici, jeneratör bir görevde üstlenecek diye düşünüyorum. Bir savaş kahramanımızı da her gün anıyor olacağız.