Sevgili okurlarım bugun size, Anadolu Medeniyetleri Müzemizi anlatacağım. Bilgilerine başvurduğum dostum, sayın Murat YILDIRIM, şu an devlet Güzel Sanatlar Müzemizin müdürü.
Burada Ankara’nın Kent belleğinde önemli yeri olan, iki tane yapıdan bahsedeceğiz ve bu iki yapı yeni işleviyle bir müze. Biri hemen önünde durduğumuz yapı, Mahmut Paşa Bedesteni.
Bedesten Farsça kökenli, bezzaz’dan geliyor, bez satan kişiden, bezden geliyor. Bez satılan yer, bez satılan ticari birim anlamına geliyor. Ticaretin yoğun olduğu şehirlerde yapılan yapılar. Mahmut Paşa Bedesteni. Mahmut Paşa bir baş vezir, sadrazam. Fatih dönemi baş vezirlerinden bir tanesi. O dönemde yapılmış, önemli bir yapı. Ankara bilinenin aksine kültür açısından çok güçlü bir şehir. Ankara’da en erken Friglerden beri, sistemli yerleşimlerden bahsediyoruz. Kent merkezi için söylüyorum, bunun Altındağ bölgesi için söylüyorum. Yüzyıllar boyunca meşgul olmuş topraklardayız. Ankara önemli bir ticaret şehri, önemli bir güzergah şehri, yolların kavşak noktasında önemli bir şehir. İpek Yolu’nun, ondan öncesinde Kral Yolu’nun, ondan öncesinde Hac Yolu’nun güzergahında önemli bir şehir. Yapı Osmanlı dönemi yapısı, dönemin önemli ticaret yapılarından bir tanesi.
Ankara’daki Osmanlı dönemine ait, en önemli ticari yapı, Ankara’daki Osmanlı dönemine ait en anıtsal yapıda diyebiliriz. Burası Anadolu Medeniyetleri Müzesi olarak bilinir ama Anadolu Medeniyetleri Müzesi eserlerimiz, koleksiyonumuz dünyada eşsiz. Müze yapılarımız da eğer bir müze olmasaydı da müze yapıları içinde de ziyaret edilmeye değer bir yer aslında.
Her iki yapı da. Hem Han hem Bedesten için bunu söyleyebiliriz. Fatih, İstanbul’un fethiyle, daha doğrusu Anadolu birliğini sağlandıktan sonra, birçok güzergahta önemli ticari yapılar yapmıştır. Ankara’daki bu yapı önemli ayaklarından bir tanesi. Başka Bedestenlerde var, Bursa’da, Tokat’ta, Vezirköprü’de, İstanbul’da, Edirne’de, Selanik de var. Önemli ticari yapılar. Mahmut Paşa’nın ilk Başvezir olduğu, sadrazam olduğu dönemde yapıldığını düşünüyoruz. İstanbul’un fethinden üç ya da dört yıl sonra sadrazam olmuş. Binanın bir yapım kitabesi yok ama bu tarihteki bir zaman diliminde yapıldığını düşünüyoruz. Bu dönem gelen seyyahlar da bundan bahseder. Hatta Evliya Çelebi‘de bundan bahseder. Evliya Çelebi binanın mimari olarak, bazı eksiklerinden bahseder ama burada Mahmut Paşa tarafından yapıldığını, 96 tane içeride dükkanın, 150 tane de dışında dükkanın olduğu, önemli bir Bedestan’dan bahseder. İçerideki dükkan sayısı ile ilgili bir düzeltme yapmamız lazım, Evliya Çelebi için, kendisi biraz abartır. Biraz mübala var ama Ankaramızla ilgili çok güzel sualleri var. Ankara kalemizi bir gül goncasını benzetir. Beyaz bir gül goncasına. Ankara Kalesi, Ankara taşındandır bilirsiniz. Şimdiki gibi düşünmeyin, etrafında yapıların olmadığı bir zaman düşünün. 96 tane dükkan var demiş içeride, içeride bizim 102 dükkan sıramız var.
Binayı 10 tane kubbeli ortada, mekanı çepeçevre saran, 102 tane dükkan sırası var. Evliya Çelebi’nin şu bilgisi doğru olabilir, binanın etrafında da dükkan sıraları olabilir. Sonradan binaya eklenen, binaya bitişik küçük yapılar olabilir. İçerde on kubbeyle kapalı, yapının esas mekanı var, dört tane fil ayağının taşıdığı. Dönemin Kervansarayına benzetilir ama Bedestan yapıları Kervansaraylardan biraz daha farklı. Hemen üstünde bir eklenti han, Bedestenin. Şu an biz orayı idari birim olarak kullanıyoruz, müze eserlerinin deposu olarak kullanıyoruz. Bedestana ağırlıklı olarak develerle, atlarla, özellikle il dışından, Osmanlı coğrafyasında şehir dışlarından gelen, kervanların, kervan yüklerini burada indirdiği, özellikle kıymetli eşyalarını, burası aynı zamanda o dönem banka yok, burası aynı zamanda korunaklı binalar. Bedestenin bir şeyhi var. Ciddi bir koruma sistemi var burada, güvenlik sistem var. Mesela bizim kapalı kubbeli bölümün dört tane kapısı var. Her kapıda koruması var. Binanın yine 3 cephesinde kapısı var, her cephede korumalı, 24 saat esasına göre korunan yapılar bunlar. Getirdiği malını, satacağı malını, kumaşını, baharatını buraya indiriyor. Ağırlıklı olarak baharat, kumaş, önemli ticari kalemler var. Hemen üstünde de bina ile organik olarak bitişik, bütünleşik bir hanımız var. Mahmut Paşa’dan sonra, başa gelen Rum Mehmet Paşa var. Bir han var. Ankara’daki en önemli han aslında. Han’a gelen insanlar konaklıyorlar. Hanın üst katında 30 tane oda, alt katında 28 tane odası var. Hemen alt kısmında ahır bölümü var. Geldiği hayvanlar orada duruyor, yüklerin bir kısmı da yine orada duruyor. Daha anlatacak çok şey var. Belki ileri ki yazılarımızda. Esen kalın…